Reha Muhtar hesap vermek zorunda değil, ama...

Dikkatinizden kaçmamıştır sanırım. Zidane milyonlarca insanın gözü önünde rakibine attığı kafa nedeniyle sadece çocuklardan özür diledi.

Özürünün gerekçesini de şöyle açıkladı: "Kötü örnek olduğum için çocuklardan özür diliyorum!"

Mahkeme de Zidane’a, futbolu bıraktığı için, çocuklarla ilgili bir sosyal hizmet kuruluşunda çalışma cezası verdi.

Şimdi Türkiye’ye gelelim.

Ne karışırız biz Reha Muhtar’ın aşkına, bekar olarak önüne çıkan fırsatlarına... İster ilk görüşte aşık olur, ister evlenir... Bize ne?

Ama her şey çocukların önünde, ekranlarda, gazetelerin "teenage"lere açık sayfalarında yaşanıyorsa Reha Muhtar’ın da, Gülşen’in de, Erol Köse’nin de, karısının da yaşadıkları atışmalar bizi ilgilendirir.

Muhtar, Gülşen, Köse ve karısı hiçbirimize yaşadıkları nedeniyle hesap vermek zorunda değiller.

Ama ilişkinin-evliliğin-aşkın bu denli "mahremiyetini" bozdukları, kötü örnek oldukları için çocuklara çok büyük bir özür borçlular.

"Sadece onlar mı" diye soruyorsunuz değil mi?

Haklısınız. Medya önündeki "aşk, evlilik ve ilişki tarzları" ile çocuklara kötü örnek olan o kadar çok ünlümüz var ki...

Teker teker özür dilemeye kalksalar sonuncuya sıra belki 10 yıl sonra gelir.

Ne yapsak acaba?

Önceliği yine de Muhtar, Gülşen, Köse ve karısı dörtlüsüne versek mi?

Olay hiç bu kadar "grup" tartışmasına dönmemişti de...

Mehmet Ali Şahin yağmıyor, gürlüyor

Futbol artık diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de milyarlarca doların, euro’nun döndüğü dev bir sektör.

Milyonlarca insan futbol ve futbolla ilgili sektörlerden para kazanıyor, futbola umut bağlıyor, futbol üzerine bahis oynuyor, futbolla mutlu oluyor, futbolla kimlik buluyor, futbolla üzülüyor.

Futbol gençleri spora bağlıyor, ilgilerini uyuşturucudan, alkolden, şiddetten alıp yeşil sahalara yöneltiyor.

Futbol İstiklal Marşı’mız ve bayrağımızdan sonra en önemli "mutabakat" konumuz olmaya aday.

Gelin görün ki Türkiye’de futbolun "adil" oynanan bir oyun olmadığını, mafya-siyasetçi-menajer batağına battığını artık herkes biliyor.

Futbolun tadı kaçtıkça kaçıyor...

Ve bir gün... Vatan Gazetesi bir şike dosyası başlatıyor.

Daha sonra Hürriyet, Denizlispor-Malatyaspor maçındaki şike iddiasını ortaya çıkarıyor.

Futbol sektörü şöyle bir silkeleniyor. Bir süre daha silkeleneceğe benziyor.

Umarım bu silkelenme futbol sektörünün ciddi olarak "hukuki" yönden düzenlenmesini sağlar.

Acilen spor mahkemeleri açılır, bu mahkemelere bağlı "soruşturmacı" kurumlar oluşturulur, Türk Ceza Kanunu’na şike, spor kurumlarına siyasi baskı, stadyum içi küfür ve şiddet cezaları eklenir.

Umarım TBMM futbolu yeniden düzenlemek ve siyasetten, mafyadan, ayak oyunlarından arındırmak için bu fırsatı kaçırmaz.

Umarım Başbakan Tayyip Erdoğan futbolla ilgili çıkarılacak yeni yasalar konusunda onu engelleyenleri bize söyler de biz de niye yasaların çıkmadığını öğreniriz. Ya da Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin niye sürekli yağmadan gürlediğini bize anlatır da futbolun geleceğine olan inancımızı yitirmeyiz. Niye sayın Şahin?

Niye sürekli gürlüyor ama bir türlü yağamıyorsunuz? Malatyaspor hangi yetkiyle Çek futbolcusunu sorguluyor, kaçırıyor ve kimseyle görüştürmüyor sayın Şahin?

İşte beni çok güldüren e-posta

Zaman Gazetesi’nden geçen hafta pazartesi yazdığım "Gerçekleri Zaman’a Bırakmayalım" başlıklı yazıma resmi bir e-yanıt gelmiş.

Bu yanıta iznim nedeniyle yeni ulaşabildim, bu nedenle köşemde yer veremedim. Zaman’daki arkadaşlarımız kusura bakmasınlar, gelecek pazar yanıtlarına yer vereceğim. Tabii "reklamcıların gözünde Zaman’ı farklı göstermek istiyorsun" iddialarına da...

Bu arada söz konusu yazıya çok sayıda okur e-postası geldiğini de belirteyim.

Bunlardan bir tanesi beni çok güldürdü. Bu tür tepki e-postalarının çoğunda olduğu gibi bu e-posta da zıttırıktan bir isme sahip ama çok komik. Bu nedenle paylaşayım diyorum:

"Zaman’ı kıskanmayın... Sizin gibi bakmıyoruz gazeteye, because okuyoruz. Dediğinizi yapın, but bir yaptırımı olsun, kapiş? Yıllanmış şarap gibi değil gazeteleriniz, sorry so şarapçıların diyebilirim. Çapınız kaç merak ediyorum uzman bey? Holding medyasının köşe yazarı olmak nasıl duygu? Allahtan korner direği yapmamışlar. Reel olarak yapamazlar sizi zaten siz fakültelisiniz hani. Neyse Atıf Amca iyi günler diliyorum. Uzman amcam benim."

Komik değil mi? Çok güldürdü beni ya. Bu e-postayı gönderen genci çok merak ediyorum. Gerçekten tanışmak ve kendisiyle röportaj yapmak istiyorum. İzninizle buradan kendisine sesleneyim:

Sevgili genç okurum... Lütfen koordinatlarını gönder. İmza: Uzman Amcan.

Tırtıl

Oynanan bütün oyunlar, iktidar ve güç savaşları hepsi bir yerde erkeğin ya annesine ya karısına ya sevgilisine ya da sanal kadınlara kendini alkışlatmak için yaptığı eylemlerden ibarettir. (Reha Muhtar)
Yazarın Tüm Yazıları