Pusula’yı şaşırmak!

KOÇBANK’ın Pusula reklamını anlamadım. Reklamı bırakın Pusula’nın ne olduğunu anlamadım. Niye Ayla Hanım’ı polis samanlıkta basıyor?

Ve hatta şalvarını gül dalına asacakken niye ona ‘Hani başlayacaktınız?’ diye soruyor? Reklamın başındaki uzun metraj ‘Kurtlar Vadisi’ girişinin tüm öyküye katkısı ne? Ayla Hanım’ın dana merakını ve yanında verilen hayvan yavrusunu daha çok Bonus Card reklamlarına özgü bir ‘saçmalık’ olarak kabul edersek, buradan yola çıkarak, Pusula’ya alışveriş kartı diyebilir miyiz? Basın reklamlarında öyle denmiyor ama. Basın reklamları Pusula’yı ‘Kişiye Özel Tasarruf Programı’ olarak tanımlıyor. Yoksa basın reklamlarındaki Pusula ile televizyondaki Pusula aynı Pusula değil mi? Emin olun Pusula’yı şaşırdım. Reklam dediğin şey tabii ki dikkat çekici olmalı da bir de anlaşılır olsa sizce daha iyi olmaz mı? Pusula reklamına onay veren makam bir de bana bu stratejiyi niye kabul ettiğini açıklarsa çok sevineceğim. Gerçekten. Belki benim de bilmediğim bir şey vardır, sizlerle paylaşır kimsenin hakkını yemeyiz (Reklam Ajansı: TBWA Rating: *).

Alaturka satış stratejileri

GEÇENLERDE
elime Özlem Seller’in yazmış olduğu Alaturka Satış Stratejileri diye bir kitap geçti. Hemen bir çırpıda okudum. Özlem Seller on yıl satışçı olarak çalışmış, 1998-1999 yılları arasında Halk Yaşam Sigorta’da üst üste iki yıl en çok satan satış elemanı olmuş. Şu anda psikololoji ve işletme mastırı yapıyormuş. Şimdilerde de ‘Bir Satıcı Doğuyor’ diye eğitimler veriyormuş. Seller’in ‘Türklerin Satıcı ve Alıcı Kültürü’ üzerine geliştirdiği tezler ilginç. Seller, daha baştan Türklerin farklı insanlar olduklarını kabul ediyor. Yaptığı alıntılarla diyor ki: ‘Ancak bir Türk işinde iyi birini överken aynı zamanda hakaret eder. Örnek: Şerefsizin oğlu ne iş yapmış be kardeşim helal olsun!’. Seller bu farklılıklar üzerine de yurdum insanının satışını ve alışını etkileyen özellikleri şöyle sıralıyor:

Türk insanı memleketlisini korur, Türk insanında ‘yabancıya gitmesin’ duygusu yüksetir.

Türk insanının gerçekten bir fincan kahvenin kırk yıl hatırını bilir. Siz bir iyilik mi yaptınız o daha büyüğüyle karşılık verir.

Türk insanı yakınlarına yardımcı olmayı sever. Biri bayi olduğunda tanıdıklar hemen ona yönelir.

Türk insanı özünde iyi niyetlidir. İyi niyeti ve güleryüzü unutmaz. Hiçbir ülkede bir satışçı şunu demez: ‘Şu modeli almayın. Biz bulunduruyoruz ama biraz sorunlu. Yandaki mağazaya bakın..’.

Türk insanı tanıdığından alır.

Türk insanı pazarlık etmeyi, alırken kazanmayı sever.

Türk insanı otoriteye güvenir, ona akıl danışmayı sever.

Türk insanı sosyal bir hayvandır. Yalnız kalmayı sevmez, çünkü kendine tahammül edemez.

Türk insanı kendini ezdirmeyi sevmez. Çabuk özenir, gördüğünü ister.

Türk insanı ‘güvenmez’. Bu nedenle de sağlamcıdır. Babaların kız isteme törenlerinde ‘Oğlunuzun SSK’sı var mı?’ diye sordukları tek ülke Türkiye’dir.

Son olarak; Türk insanının her işi acildir. Türk insanı sabırsızdır. Bu yüzden çektiği her faksın ‘acil’ olduğunu sanır. Seller haksız değil değil mi? İtirazı olan ya da başka özellikler eklemek isteyen varsa iletsin, paylaşalım.

Tayyip Bey’in çizgili İmajı..

BİR
süredir Başbakan Tayyip Erdoğan’ın niye daha fazla çizgili takım elbise tercih ettiğini düşünüyorum. Bilinçli bir tercih olabilir mi? Acaba ‘Kasımpaşalılık’ ruhunun çizgili takım içinde daha iyi mi ortaya çıktığı düşünülüyor? Düşünce buysa amaca ulaşılıyor.. Çizgili takım Tayyip Erdoğan’ın ‘Kasımpaşalı’ imajını pekiştiriyor. Tercih doğru mu? ‘Kasımpaşalılık’ prim yaptığına göre bu imajı pekiştirmek niye yanlış olsun. Devam...

Çekirgelik

Ne aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz. Mevláná
Yazarın Tüm Yazıları