Birlikte yaşadığınız adamların da baktığı, en sevdiğiniz kadın dergisinin kapağında muhteşem, incecik kadın bedenleri görüyorsunuz.
Bu dergilerin son yıllarda verdikleri mesaj hep aynı: Sıkı rejim yapın? Neden? Kim koyuyor bu 90-60-90 vücut normunu?
Sylvette Giet "Özgürleşin! Bu Bir Emirdir" (*) isimli kitabında 2003 yılında bir mevsim boyunca incelediği "cinsiyete yönelik yayınlar"ı ele almış.
Yani cinselliklerini ön plana çıkartarak okuyucuya ulaşan yayınları. Anlayacağınız kadınlara ya da erkeklere özel dergileri.
Giet, incelenen gazete ve dergilerde, vücudun erotik sunumunun yüceltildiğini vurguluyor ve onu ticari tüketime tamamen açık hale geldiği mesajını veriyor.
Üstelik bu dergilerin ve gazetelerin insan bedenine yönelik normları ve değer yargılarını kanun gibi belirleyip özgürleşmeyi çoğunluk tarafından kabul edilebilecek bir ahlak çerçevesinde yücelttiklerini söylüyor.
Giet’e göre gazeteler ve dergiler, artık duygusal olana ve aşka paha biçiyor. Nasılını görmek ve anlamak istiyorsanız, "Özgürleşin! Bu Bir Emirdir"i elinizden bırakmayın. 160 sayfalık kitap rahat okunuyor. İnsanı oldukça düşündürtüyor. Düşünmek istemiyorsanız daha iyi alternatifler var tabii ki. Erkekler için zayıflamaya devam!
(*) Sylvette Giet, Özgürleşin Bu Bir Emirdir, Dharma, 2006.
Cuma okur tavsiyesi
Eğer acı seviyorsanız, bol acılı tavuk seviyorsanız, Erol Taş gibi elinizin tersiyle ağzınızı silerek süper tavuk kanadı ve yanında buzzz gibi bira içmek istiyorsanız, bir de bunu 80’lerin dekorasyonunda ve 80’lerin unutulmaz müziklerini dinlerken yaşamak istiyorsanız size müthiş bir tavsiyem var. İstiklal Caddesi’nden aşağıya doğru iniyorsunuz, yakında tarih olacak Vakko’nun karşı sokağına giriyorsunuz ve sonuna kadar yürüyorsunuz. Karşınızda Birbuçuk.
Özellikle çok acı sevenler için buffola wings vazgeçilmez bir tat. En azından benim için özellikle yanındaki sosuyla. Ağzınız sulandı bile di mi? Afiyet olsun... (Şükran Kaya)
CUMA TAKINTISI
Uçuş 93’teki demokrasi dersi
Uçuş 93’te yönetmen Paul Greengrass’ın samimiyetini çok beğendim. Film, 11 Eylül 2001 günü teröristlerin kaçırdıkları dört uçaktan birini, San Francisco’ya giden UA 93’te düşene kadar geçen olayları anlatıyor.
Kaçırılan yaklaşık 40 Amerikalı, umutsuz bir bekleyiş içinde yakınlarını telefonla arıyorlar. O arada biz onların yakınlarının gözünden Dünya Ticaret Merkezi’ne iki uçağın çarpmasını izliyoruz. Daha sonra kaçırılanlar "kaçış yok" duygusu içinde bir araya gelip, teröristlere yönelik bir saldırı planı yapmaya başlıyor. Ve sonra Rambo, Zor Ölüm gibi filmlerde, bir kahramanla dünyaya hakim olan Amerikan devletinin çaresizliği, şaşkınlığı...
Uçuş 93’te en çok sevdiğim nokta da bu oldu. Greengrass, bir kahraman yaratmamış, aksine olaya tamamen tanıklık etmiş. Amerikalıların olayın ilk saatlerinde hiçbir şeye hakim olmadıklarını çok net olarak ortaya koymuş.
Bir de Greengrass (bu arada senarist de kendisi), olayın hala tartışılan, karanlıkta kalan noktalarını karanlıkta bırakmayı ihmal etmemiş. Son sahnelerde birkaç sembolik anlatım var, onlar da eksiklikleri tamamlamaya yetmiyor.
Uçuş 93’ü izlediğinizde kaçırılanların terörislere saldırı kararı verdikleri sahneye dikkat edin. Amerikalılar o arada derede bile saldırı kararını vermek için oylama yapıyorlar. Demokrasiyi içine sindirmek de böyle bir şey herhalde ne dersiniz?
Bu hafta Uçuş 93’ü kaçırmayın derim.
CUMA İTİRAFI
exyoungarchitect; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 27; İl: İstanbul
1,5 yıldır süren evliliğimde öğrendiklerim: 1) Evlilik başlayınca aşk biter. 2) Bekarken geçirdiğinizden çok daha fazla yalnız başınıza zaman geçirirsiniz. 3) Erkeklerin hiçbir şekilde memnun edilmesi mümkün değildir. 4) En modern erkek bile sizinle aynı zorlukta bir işte çalışmasına rağmen mükemmel bir ev kadını olmanızı bekler. 5) Hayatınızın aşkı, mükemmel adam, mükemmel eş diye bir şey yoktur. Tanıdığım herkese evlenmemesini tavsiye ediyorum.
Yorum: 1,5 yıllık bir evlilikten yola çıkarak itirafçımız nasıl anti- evlilik misyoneri oldu anlamak güç! Beyefendinin işkence yöntemlerini merak ettim doğrusu.