Hayata Tutun Ali Can..

Hergün e-posta kutuma çok sayıda okur mesajı düşüyor. Kiminiz yazdığım bir konuda görüş belirtiyor, kiminiz şikayetinizi iletiyorsunuz, kiminiz de kafadan hakaret ediyorsunuz.

Bazılarınız ise yazılarımla, "medyadaki görünümümle" ilgili algılarınızı çok sıcak, çok samimi bir şekilde anlatan mesajlar gönderiyorsunuz. Çok hoşuma gidiyor içtenliğiniz...

Beni bir arkadaş, bir dost gibi görüp içiniz döküyorsunuz.

Emin olun bu tür mesajlarınız, yazılarıma bir dört elle sarılmamı sağlıyor.

Geçen hafta Ali Can isimli okurumdan öyle bir mesaj aldım ki, yaptığım işin hayatınızdaki ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bir kez daha anladım.

Önce ilk mesajı geldi Ali Can’ın:

Sizin Hürriyet’te pazar, pazartesi günleri yazdığınız yazılarınızı hep takdir ederim, dolu dolu, çok iyi yazılar yazıyorsunuz. Ama Allah aşkına bu Cine5’teki programı bırakın ya da içeriğini değiştirin. Ne işiniz var Seda Sayan’larla, onlarla bunlarla...

Hem siz magazinle meşhur olmadınız, sektör çalışanlarına açtığınız ufukla hiçbir akademisyenin yapamadığı şekilde ünlü oldunuz. Daha ne istiyorsunuz?

Tamam Cuma’daki, Kelebek’teki sanat, müzik, sinema, kitap üzerine yazdıklarınıza da bir şey demiyorum, onlar da güzel denemeler.

Siz aslında iyi yürekli , temiz, yetenekli ve bilgili bir kişisiniz, hırslarınızın esiri olmayın, bırakın artık hevesinizi aldınız işte... Sevgiler Ali Can.."

Bir gün sonra ikincisi

"Atıf Hoca aslında size yazdığım bir önceki e-posta bir veda e-postasıydı. Sanırım artık sizi okuyamayacağım ya da seyredemeyeceğim. Ben çok sıkı bir okuyucu ve izleyiciyimdir ama kanser hastasıyım, yakında İngiltere’ye tedavi için gideceğim.

Kimbilir belki de hayatımın artık sonuna geldim bir daha canlı dönemeyebilirim.

Lütfen dediklerime biraz kulak verin olur mu? Yazılarınız ve programlarınızla, sıkıcı, acı dolu hayatıma biraz olsun ışık tutanlardan biri oldu. Size teşekkür ederim. Hoşçakalın. Sevgiler Ali Can..."

Okudum ve ekran başında öylece kalakaldım.

Oralarda bir yerlerde tanımadığım bir okurumun acı dolu hayatına ışık tuttuğumu öğrenmek tanımlamaz bir duygu yükledi bedenime.

"Tabii ki kulak veririm Ali Can" dedim içimden. Tabii ki. Ne Seray Sever’le program yapmanın ne de Seda Sayan’ı konuk almanın beni yıprattığını düşünüyorum. Cine-5’teki tüm programlarımı izle karşında bir "bilgi-eğlence" programı olduğunu göreceksin. Bunu adına televizyon programcılığında hamburger yöntemi deniyor. Üste ekmek, alta ekmek araya köfte... Bu köşede bile resmi gazete türü bir hava yaratsam kim okur.

Sen hiç merak etme Ali Can... Uzun yaşayacağına inan, yaşama dört elle tutun, iyileşeceğini göreceksin. Döndüğünde hayatını daha fazla aydınlatmak için (seviyeyi asla düşürmeden) daha iyi yazılar yazıp, daha iyi programlar yapacağım. Söz sana... Söz...

Sen yeter ki hayata sıkı tutun.

Houston’dan Mehmet Ali şikayeti

Bugün okur mektubuyla başladım okur mektubuyla bitireyim:

Mehmet Ali Erbil gibi bir ilkel showman’i milletin sevgilisi gibi gösteren bir yazarın yazılarını belki okumakla hata ediyorum. Bu adam sadece basit, sıradan ve hatta bayağı olmakla kalmıyor seviyesiz, ilkokul düzeyli ve ahlak dışı gösterileri ile topluma kötu örnek oluyor. Savunmasını yapıyor olmanız ise tek kelime ile sizin seviyenizi gösteriyor.

Saygılarımla.

Selim Yalvaç, Houston


Yorum

Sevgili Selim Houstan’dan bakıp Türkiye’yi yorumlayamaman ilginç! Şikayet ettiğin Türkiye’deki eğitimsizlik olabilir mi acaba? Türkiye’nin yüzde 70’i hala ortalama 4 yıllık eğitime sahip... Herkes ABD’ye gidip eğitim görme olanağına kavuşamadı henüz. ABD’de okuyanlar da dizi max, comedy max, cnbc-e izliyorlar. Peki bana bu kanallardaki dizilerin yararını anlatabilir misin? Örneğin CSI Maimi’nin, Alias’ın ya da Lost. Diyeceksin ki bunlar kaliteli diziler... Kalite "kullanıma uygun" demekse hiç Mehmet Ali’nin programlarının birilerini "kullanıma uygun" programları olduğunu düşündün mü?
Yazarın Tüm Yazıları