Günay Hamamı

Günay’a vardığımda saat 23.00’e doğru geliyordu. "Yerime geçtim oturdum, ve program başladı sanıyorsunuz" değil mi? Hayır önce terlemeye başladım. Ne kalabalık, ne kalabalık...

O kalabalıkla, sahne ışıkları birleşince de ortaya çıkan tam bir Günay Hamamı! Bugünün teknolojisinde, bugünün fiyatlarıyla Günay kadar bir yeri havalandırmanın maliyeti ne ola ki... Niye yalan söyleyeyim biraz garipsedim. Hatta çok garipsedim.

Önce Aşkın Nur Yengi sahneye çıktı. Yeşil-siyah kostümü ile sahneyi şöyle bir doldurdu. Bir iki şarkı söyledikten sonra Emre Altuğ her zamanki sevimliliği ile Aşkın’ın yanına geldi, birlikte bir iki şarkı daha söylediler ve sahne Aşkın Nur Yengi’ye kaldı.

Burada biraz hayal kırıklığı yaşadım çünkü nedense sanıyordum ki Aşkın-Emre ikilisi bütün gece birlikte şarkı söyleyecekler. "Olur mu" diyorsunuz değil?

Olmuyormuş benimki de saflık işte.

Aşkın Nur bir saate yakın sahnede kaldı. Çok güzel bir performans gösterdi. Neredeyse eski yeni tüm şarkılarını söyledi, oynak türkülerle salonu çoşturup ter katsayısını şöyle bir ikiye katladı. Ajda Pekkan’dan da bir iki şarkı okumayı ihmal etmedi...

Bir saat boyunca ben dahil herkesin gözü beş dakika aralıklarla salonu taramadan edemedi. İç konuşmalar hamamın göbektaşına çarpıp yankılanıyor gibiydi: "Nerede bu Haluk Bilginer, niye gelmemiş! Yahu gazete yazdı gördüm geliyordu. Ben mi göremiyorum acaba... Yok yok gelmemiş..."

Daha sonra sahneye Emre Altuğ geldi. Salondaki profile baktığımda Emre’nin o gece biraz "genç işi" kaldığını düşünüyorum. Emre her zamanki gibi samimiydi, rahattı, yakışıklıydı. En güzel şarkılarını büyük bir içtenlikle söyledi.

Gitarını kaptı, gitar eşliğinde hamamı şöyle bir salladı. Ama sanki salondaki kitleyle elektriği tam tutmadı gibi...

O gece bir kere daha şahit oldum. Emre Altuğ’da çok büyük bir potansiyel var. Eğer doğru şarkıları seçer, sesini biraz daha öne çıkarırsa, kendini doğru yönetirse Emre çok daha büyük bir star olur. Aha buraya yazıyorum.

Gece yarısı ikiye doğru beklenen an geldi. Saz heyeti sahnede yerini aldı. Aşkın Nur Yengi ve Emre Altuğ sahnenin önünde yerlerini aldılar. İzleyicilerden de isteyenlerin sahnenin önüne gelip katılabileceklerini söylediler. Anında sahnenin önü sandalyelerle doldu ve fasıl başladı...

"Biz Heybelide... Yar saçların lüle lüle..." derken bir de baktık sahnenin önündeki fasıl meraklılarından biri Emre Altuğ’un mikrofonunu kaptı, vermiyor. Kadın kendinden geçti... Sanki karşımızda sarışın bir Aşkın Nur Yengi var. Emre kaş yapıyor, kadın mikrofonu vermiyor, göz yapıyor, vermiyor.

Neredeyse yarım saat mikrofon amatör fasıl meraklısında kaldı. Emre baktı başa çıkamıyor, kendine mikrofon getirtti, kadını programıyla baş başa bıraktı.

Tam kese kıvamına gelmiştim ki "Artık gideyim" dedim.

Boğucu sıcağa rağmen çok hoş bir gece oldu.

Daha doğrusu çok iyi bir hamam sefası...

Yaşatanlara tebrikler.

Yanlış işler

Cumartesi Günay’dan sonra Reina’ya bir uğrayayım dedim. Saat gece yarısından sonra üç, aman Allahım ne kalabalık ne kalabalık...

İstanbul göbeğinde böyle bir eğlence bir merkezi olması büyük şans. İstenmeyen ölümler olmuştur, mahkeme suçluyu bulup cezalandıracaktır ama böyle bir eğlence merkezine fırsatını bulmuşken yapılan "baskın" muamelenin sorumlusu kimse iki yakası asla bir araya gelmeyecektir. Bunu bilir bunu söylerim...

Hep de söyleyeceğim. Kim Reina’nın talan edilmesi emrini verdiyse ellerini kafasının arasına alsın "Ben bunu niye yaptım" diye düşünsün. Vicdanen rahatsa sorun yok. Ama rahat olduğunu sanmıyorum. Benim vicdanım sızladığına göre onun ki niye sızlamasın!

Yeri gelmişken...

Gecenin saat üçünde polisin, koca koca ’polis’ yazılı yeleklerle Reina’da ne işi vardı? "Uygulama" falan da olmadığına göre böylesine turistik bir mekanda kapının önünde ’polis’ yelekleriyle bekleşmenin kime ne yararı var!

Hele de içeri girip ortalıkta boy gösterip insanlarda "ne oluyor" duygusu yaratmanın. Çok yanlış işler yapıyoruz çokkk.

Tırtıl

Biseksüel olmak cumartesi geceleri arkadaş bulma olasılığınızı ikiye katlar (Woddy Allen)
Yazarın Tüm Yazıları