Bruce Willis’i "Mavi Ay"dan bu yana severim. Bu nedenle o kadar filmin arasından, kalktım 16 Blok’u seçtim. Willis’i izlemek keyifliydi. Amaaa... Filmin tamamından keyif aldım mı almadım mı tam karar veremedim.
Ortada doğru dürüst bir aksiyon yok, sürekli bir şey olsun diye bekliyorsunuz, olduğu da yok.
Bir şey de olmadan biraz da Pollyanna bir sonuçla bitiyor işte film.
Kabul edelim senaryo, benzer öyküler olsa da zeki. Ama yine de filmde iyi gitmeyen bir şeyler var.
Sorun karakterler arasındaki ilişkilerin kurulmasında ve bazı saçmalıkların çok kör gözüm parmağına olmasında.
Koca otobüsün birden canlanıp daracık sokağa sıkışması saçma, Çinli apartman sakininin kimseye kapı açmazken birden kafasına saksı düşüp kapıyı açması saçma, son sahnedeki Bruce Willis’le diğer polisin birden mahkeme garajında karşı karşıya kalmaları saçma.
Dediğim gibi, yine de Bruce Willis seviyorsanız kaçırılmayacak bir film.
Birden sonuca girip filmin anlattığı öyküden söz etmeyi unuttum değil mi? Çok da ayrıntılı bir şey yok.
Willis Jack Mosely isimli hafif ayyaş polis rolünde. Tesadüf eseri tanıklık yapacak bir mahkumu mahkemeye nakletmek görevi ona veriliyor.
İki saat içinde birkaç blok geçip mahkumu mahkemeye yetiştirecek. Sıradan bir iş yani. Ama birileri geveze Mos Def’in mahkemede konuşmasını istemiyor. Kim bu kişiler acaba?
Bu arada Mos Def’in rapçi tadındaki gevezeliğinin zaman zaman komik durumlar yarattığını, filmin yönetmeni Richard Donner’ı da Çıplak Silah serisinden tanıdığımızı da belirteyim.
CUMA İTİRAFI
seytanimelek; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 36; İl: İstanbul
"Benim kocam fazla seks düşkünü. Bütün erkekler böyle mi? Her gün her gün de çekilmez ki! İnternetten değişik fanteziler bulup benim üzerimde uygulamaya kalkıyor. Ben istemiyorum tabii ki. Ben şey miyim? Kocam bu sefer kızıyor bana. Konuşmuyor."
Yorum: Bu itirafın iki noktasına taktım. Bir tanesi "internetten fantezi bulma". Diğeri ise "Ben şey miyim?"
Öncelikle beyefendiyi takdir etmemek mümkün değil! İnternetten fantezi bulmak herkesin aklına gelebilecek bir şey mi! Hanımefendi eşinin yaratıcılığına şapka çıkaracağı yerde şikayet ediyor. Gelelim "Ben şey miyim" noktasına. İtiraf sahibinden açıklama bekliyorum. Bir kadının kendini "şey" olarak algılamaması için haftada ne kadar normaldir? Hangi fanteziler kadının kendini "şey" olarak algılamasına yol açar? Yanıt gelsin sonrasına bakarız.
CUMA TAKINTISI
Hıdiv Kasrı’na çıkarken Paysage isimli lokantada kahvaltı deneyimimi yazmıştım. Hani kocaman kocaman çileklerden söz etmiştim. Geçen cumartesi de aynı lokantaya akşam yemeği için gittik. Tıka basa ağzına kadar doluydu. Yine manzara muhteşem... Mezeler salatalar da çok güzel. Ama kiremitte levrek inanılmazdı, inanılmaz. Paysage’da kayda değer bir de atmosfer var. Canlı müzik eşliğinde arkadaşlarla "hopbidi hopbidi" eğlenilecek bir ortam. Tam doğum günleri, evlenme yıldönümleri ve diğer özel günler için yaratılmış bir atmosfer. Ortaya çıkıp pop şarkılar eşliğinde "şakkada şukkada" oynamak istiyorsanız Paysage’a takın derim bu hafta sonu. Çok seveceksiniz. Ahçımızın hafif bir marul takıntısı var, akşam yemeğinde marul görmek kahvaltıdaki kadar "itici" durmuyor!
CUMA ALINTISI
"Seks normal bir olaysa niye "seks nasıl yapılır" diye çok sayıda kitap var?"