İki haftadır Zeynep Tokuş’un Çocuklar Duymasın’da ne kadar yama gibi durduğunu yazıyordum.
Birol Güven’den yanıt geldi. Hadi okuyalım:
‘Sevgili hocam, yıllar önce genç bir subay, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a içinde ‘size alışamadım’ ifadesini kullandığı bir mektup yazmıştı. Rahmetli Özal’ın verdiği cevap çok kısaydı; ‘Alışırsınız, alışırsınız.’ Zaman Özal’ı haklı çıkarmıştı. Hepimiz çok kısa sürede Özal’a alışmıştık. Siz de merak etmeyin yeni Meltem’e de alışacaksınız.
Uzun süre devam eden bir dizinin hem de eski bölümleri halen her gün yayındayken başrol oyuncusunun değişmesi elbette yadırganacaktır. Bu zaten benim beklediğim bir şeydi. Size gelen e-postalardan bize de geliyor. Ama inanın Zeynep Tokuş’un Meltem rolüne çok yakıştığını anlatan
e-postalar çok daha fazla. İsterseniz size bu e-postalardan birkaç kilo gönderebilirim.
Ancak size gelen e-postada okurunuzun bir tespiti beni çok sevindirdi. Zeynep Tokuş’un yama gibi durmasında asıl suçun bende olduğunu söylüyor. Demek ki yeni Meltem’e alışmış, senaryoya alışamamış.
Ben bunu tedavi edebilirim. Ama şunu da söylemek isterim. Ben hikaye odaklı bir yazarım. Hikaye olursa tüm bir bölümü Fıs Fıs İsmail’in üzerine bile yapabilirim.
Uzun lafın kısası; Zeynep Tokuş’un da, benim de zamana ihtiyacımız var. Bizim asıl hedefimiz ekim ayında başlayacak olan yeni yayın dönemi. Göreceksiniz zaman bizi de haklı çıkaracak, ekim ayından itibaren eski bölümler yadırganıyor olacak. Tabii o zamana kadar bu reklam kirliliğinden dolayı izleyici, televizyon denen aletten nefret etmez ve bizler bu yüzden işsiz kalmazsak. Saygılar Birol Güven.’
Hımm... Birol Güven satır aralarında bana biraz hak vermiş gibi geldi. ‘Öykü Meltem üzerine kurulursa yama etkisi kalkar, düzelir’ diyor.
Bekleyelim görelim bakalım. Güven’in reklam kirliliği nedeniyle izleyicinin televizyondan soğuduğuna dikkat çekmesi de çok ilginç.
Bu şu demek: Türkiye’nin beğeniyle izlenen televizyon dizilerinin yazarı dizi arası reklam bolluğunun dizi izleme alışkanlığına zarar verdiğini düşünüyor. Katılıyorum.
Enginarı çok seviyorum
Enginardan başka sebze tanımam, enginara hastayımdır. ‘Zeytinyağlı enginar’ deyince akan sular durur. Bir parça enginar için yapamayacağım şey yoktur. (Yani bir yere kadar!) Hani utanmasam ‘Enginar Sevenler Derneği’ kuracağım, başına da geçip Türkiye’de enginar ekili alanların fazlalaşması için lobi faaliyeti yapacağım. Tamam abartmış olabilirim, ama enginar kıtlığı başlarsa elimden geleni ardıma koymam haberiniz olsun!
Daha ilkçağlarda Doğu Akdeniz’e götürülerek ekilen enginarın Roma İmparatorluğu döneminde çok değerli bir bitki olarak ün saldığını biliyor musunuz? Atalarımın Romalı olmadığı kesin ama gerçekten çok seviyorum ben bu enginarı ve enginar sevenleri! Araştırdım enginar çok da faydalı bir şeymiş haberiniz olsun. ‘Cynarine’ içeriyormuş. Enginarda aynı zamanda yüksek miktarda magnezyum, demir ve C vitamini varmış. Kandaki üre, kolesterol ve şeker miktarını azaltan enginarın, düşük kalorili olması nedeniyle rejim yapanların baş tacı olması gerekirmiş. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önlermiş, sinirleri güçlendirirmiş, vücuda dinçlik verir, ruhi ve bedeni bitkinliği ortadan kaldırırmış. Ayrıca enginar, unlu yiyeceklerin sindirimini kolaylaştırdığı gibi kolesterolü düşürürmüş. Ayrıca karaciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesini sağlar, böbrek kumlarının dökülmesine yardımcı olur, ishali keser, mide ile bağırsakların temizlenmesinde büyük rol oynar ve romatizma hastalarına tavsiye edilirmiş. Gördüğünüz gibi enginar resmen ayaklı eczane. Bir şark çıbanına iyi gelmiyor. Bir de ona iyi gelse var ya her gün kahvaltıdan önce bebe aspirini yerine iki kaşık enginar al, bir daha hastalık yüzü göreme! Keşke şu enginarı araştırmaz olaydım da benim masum enginarım enginar olarak kalsaydı. Enginar enginar olalı benim gözüme bu kadar ilaç gibi görünmemişti.
Not: Enginarın benim için tek olumsuz yönü, kendini tüketerek zavallılık mertebesine erişmiş bir şahsı anımsatmasıdır.
Cuma TAKINTISI
Geçen hafta gittim Divan Pub’lardan birine oturdum. Garson mönüyü getirdi. Anaa! Ne göreyim. Mönünün içinde küçük bir mönü daha var ve üstünde aynen şöyle yazıyor: Enginar Günleri! Gözlerim ışıldadı. Mönüde okuduğum enginar yemeklerinin çekiciliği karşısında beynimde kısa süreli yanıp sönmeler oldu. Bu kadar çok enginar yemeği çeşidini hiç bir arada görmemiştim: Enginar dolması, kuzu etli enginar, tavuklu enginar graten, enginar pane, karidesli enginar yuvası, enginar çorbası, zeytinyağlı enginar ve somonlu enginar salatası. Hemen enginar dolması, zeytinyağlı enginar, tavuklu enginar graten, enginar pane ısmarladım. Yanında da tabii ki kocaman bir bira. Sıcak enginar fikrinden pek hoşlanmadım. Zeytinyağlı enginar ve enginar dolmasının lezzeti karşısında aldığım hazzı anlatmaya ise uygun eylem bulamıyorum. Bir tane var ama o da yaşadığım enginar hazzının yanında hafif kalır! Divan’da Enginar Günleri 30 Mayıs’a kadar devam ediyor. Bu hafta sonu kendinizi bu lezzetten mahrum bırakmayın.
Cuma LAKIRDISI
Üzgün bir kadını teselli etmeye çalıştığınızda çözümler önermeyin, duygularını sorgulamayın ona sadece dinlediğinizi gösterin.