Okan Bayülgen geçtiğimiz Cumartesi gecesi canlı yayında, Hakan Taşıyan’ın Kanal 7’de içkili halde programa çıkarılmaması konusuna parmak bastı:
"Sanatçı topluma örnek olmak zorunda değil. Dünyada bunun örneği çok. Adam yayına içki içerek çıkabilir."
İlk bakışta Bayülgen doğru söylüyormuş gibi görünüyor: Sanatçının topluma örnek olmak gibi bir zorunluluğu yok!
Gelin görün ki sanatçı istese de istemese de, toplumun sanatçıyı örnek alma zorunluluğu var.
Sosyal psikoloji alanında bugüne kadar yapılan her araştırma şunu göstermiştir: İletişimcinin çekiciliği arttıkça, hoşlanılırlığı arttıkça, insanların o kişi gibi olma, o kişi gibi davranma istekleri de artar!
Sanatçılar reklamlarda, ikna kampanyalarında niye kullanılır? Bayülgen kimseye örnek olmuyorsa BKM reklamlarında ne işi var?
Sanatçıların dizilerde, filmlerde içki, sigara içmeleri niye yasaklanır? Niye ünlüler ABD’de alkollü araç kullandıklarında iki katı ceza alırlar?
Çünkü isteseler de istemeseler de topluma örnek olurlar.
O halde sanatçılar göz önündeki davranışlarına dikkat etmek zorundalar..
Tabii ki sanatçılar içkili ekrana çıkabilirler. Ama sarhoş olup rezalet çıkarırlarsa ve ekranlar sarhoş olup rezalet çıkaran sanatçılardan geçilmez ise yasalar çıkar, sanatçılar zorlanır..
Anlayacağınız sanatçı ekranda toplumu takmazsa, taktıran bulunur!
Seda’nın hanımlığı olmasa..
Nihat Doğan’ı geçtiğimiz Cuma gecesi Seray Sever’le birlikte Cine 5’te Başka Yerde Yok’akonuk aldık. Aklımızda ne varsa Doğan’a sorduk.
Yayındaki nişanı..
Yaş farkını.. (Seda Hanım: 41 - Nihat Doğan: 31)
Seda Hanım’la ünlü olmak için birlikte olup olmadığını..
Erkekliğin kitabında böyle kadına tutunmanın yazıp yazmadığını..
Yaptıklarının Muş’tan çıkıp gelmiş birine yakışıp yakışmadığını..
Nihat Doğan "Aşığım, her şeyini seviyorum, tüm kalbimle seviyorum, Allah sizi inandırsın çok seviyorum" dedi, başka bir şey demedi. Bu durumda iki şık söz konusu olabilir:
a) Gerçekten aşık, yapacak bir şey yok.
b) Suçluluk hissediyor, bu nedenle de çok aşığı oynuyor, önce kendini sonra bizi ikna etmeye çalışıyor.
Peki hangisi?
Emin olun anlayamadım. Yayında kaldığı yarım saat boyunca büyük aşkından Seda Hanım diye yapmacık bir tavırla söz eden birinin ne kadar samimi olabileceğini hálá düşünüyorum.
Hanımcılık oyunu, ilk şıkkın olma olasılığını zihnimde zayıflatıyor. Karar veremiyorum. Üçüncü bir şık mı ilave etsem acaba:
c) Hiçbiri..
Sungate’in gölge kadını..
Bir süredir gazetelerde Sungate Port Royal’inbayram pakedi ilanları yer alıyor. 10 Ocak’ta Hülya Avşar var, 14 Ocak’ta Serdar Ortaç, 12 Ocak’ta ise bir gölge kadın. Gölge kadının üzerinde "Bayramın özel sürprizi" yazıyor.
Öğreniyoruz ki bu sürpriz isim Sezen Aksu. Yıllardır bayramda otellerde sahne almayan Sezen Aksu, yıllar sonra ilk defa Sungate Otel’de programa çıkacakmış. Ama karizma çizilir diye gazete ilanlarında Hülya Avşar’la Serdar Ortaç arasında isminin ve resminin yer almamasını istemiş.
Tartışmasız star olmak demek bu işte.. Elalem adım Hülya Avşar’la Serdar Ortaç arasında yazılsın diye iki kapı arasında kırk göbek atar, Sezen Aksu ismim diğer starların arasındaezilmesin diye saklanacak yer arıyor. Ne diyeyim, bravo!