Dün Cengiz Semercioğlu, "Cem Yılmaz ayıp etti" diye yazdı. Nedeni de Cem Yılmaz’ın Öncel Öziçer’e verdiği röportajda "Talk şov yapmaya tenezzül etmem" demesi.
Okan Bayülgen’i ve Beyazıt Öztürk’ü de Banu Alkanlarla televizyonda yarım saat konuşacak şey buldukları için eleştirmesi.
Aynı röportajın başlığı benim de ilgimi çekmişti. Daha doğrusu önce Cem Yılmaz’ın her zaman ki sempatik, güleç yüzü dikkatimi çekti. Daha sonra "sekiz sütuna manşet" başlık ilgimi çekti: "Talk şov yapmaya tenezzül etmem..."
Öziçer: Televizyonda bir şey yapmak istemez misin?
Cem Yılmaz: Daha dün abimle televziyon izliyorduk. ’Ne mutlu ki televizyona bir şey yapmıyorum’ dedim. Yapmayacağım da. Ben televziyonda olacak birisi değilim. Mesela bir talkşov yapacak kabiliyette, tıynette birisi değilim. Ben yarım saat Banu Alkan’la konuşamam...
Öziçer: Tenezzül etmezsin?
CY: Tenezzül değil de tercih meselesi. Ya da tenezzül. Neyse ne... Niye konuşayım ben Banu Alkan’la? Niye şaka yapayım... Ama Okan yapar. Yanına da Hatemiler’i koyar. Hatemilerle de televizyonda konuşmak istemem. Hatemiler’le konuşacağım şeyi evde konuşurum bir gün denk gelirse. Öbür çocuğun, Beyaz’ın yaptığı şeyi de yapamam. Şahan’ın yaptığı şeyi yapmam. Niye yapayım. Öyle şeylerin televizyonda olmasında bir önem göremiyorum.
Öziçer: Sen neler seyrediyorsun peki?
CY: İşte bu çocukların yaptıklarını! (Çok gülüyor)"
Sonra tekrar ön sayfaya başlığa döndüm, tekrar okudum: "Talk şov yapmaya tenezzül etmem..."
Cem Yılmaz böyle mi demiş? Hayır. Öziçer böyle "alçalmam" dedirtmeye zorlamış.
Cem Yılmaz sadece "Tercihim televizyon değil. Okan’ın, Beyaz’ın, Şahan’ın yaptıklarının ben yapamam" diyor.
Yani ayıp eden Cem Yılmaz değil, Öncel Öziçer.
Röportajlarda ünlülerden çekici başlık çıkarmak için zorlama yapıldıkça, söylenenler eğilip büküldükçe ünlüler röportajdan soğuyorlar ona göre!
Kırık Kanatlar’ın müziği
Kırık Kanatlar Kanal D’de "Çılgın Türkler’in dizisi şeklinde" tanıtıldı ama ilk bölümde henüz bir "çılgınlık" göremedik.
Müziğini beğenenler olmuş... Yeniden bir gözden geçirilse iyi olur derim. Bir İstanbul Masalı, Asmalı Konak ve Zerda’nın tutunmasında müziklerinin payı büyük.
Kırık Kanatların ilk bölüm ratingi 6, share’i 15. Ratingi artırtmak için önce ekran başındakilerin Kırık Kanatlar’a yönelmesi lazım. Daha çok insan yönelsin ki, onlar konuşup izlemeyenleri izlemeye davet etsinler.
Ekran önündekileri zaplatmamanın önemli bir yolu da müzik. Bilmem anlatabildim mi?
Helal olsun Haşan Şaş
Galatasaray-Konyaspor maçını televizyondan izledim. Öldüm öldüm dirildim. Neyse son 30 saniyede sahneye genç Aydın çıktı da, bütün geceyi beyin ölümü yaşayarak geçirmekten kurtuldum.
Maçtan sonra oyuncularla canlı röportajlar yapıldı. Oğuz Tongsir konuyu sürekli dönüp dolaştırıp Galatasaraylı oyuncuların paralarını alamamalarına getiriyor.
Konuşulan futbolculardan biri de Hasan Şaş: "Para mara bizi ilgilendirmez. Bizim için önemli olan kazanmak... Çıkar topumuzu oynarız. Bu sezon sonuna kadar böyle olacak... Motivasyonumuzu kimse bozamaz..." Çok takdir ettim Hasan Şaş’ı. İnanarak, kalpten konuşuyordu, yalan söylemediği her halinden belli oluyordu. Duygulandım...
Spor sayfalarını okuduğumda "Galatasaray battı, bitti yok oldu" diyordum.
Hasan Şaş’ı dinleyince 44 puanın sırrını çok iyi anladım. Galasaraylı futbolcular adeta "Kurtuluş Savaşı" veriyor.
Gönülden, karşılıksız, sonuca kilitlenerek. Profesyonellik bu demek. Para sonradan geliyor. Helal olsun Hasan Şaş!