Paylaş
Yani iş işten geçsin hele bir, AK Parti sandık dışı yollarla devrilsin, sonra gerekirse ‘Pardon’ deriz, olur biter...
Üstüne bir bardak su içer iktidar, CHP de yargının sırtından gül gibi geçinir gider...
Vesayetçilerin son icadı bu!
Meclis’in HSYK Kanunu’nu değiştirmesi ‘rejim değişikliği’ oldu, iktidarın sandıksız değiştirilmesi ise hakiki ‘demokrasi’. Hangisine yanarsınız?
Eskiden Meclis’e yapılırdı darbe, kanun koyma yetkileri askıya alınırdı... Artık Meclis’in yasama faaliyetine ‘darbe’ deniyor, kanun yapmasına da ‘demokrasiyi askıya almak’...
Cinlikte, şeytana pabucunu ters giydiren uyanıkların dahi gözünü açacak bir fikir mi dersiniz, yoksa bir cinnet eseri mi?
‘Yürütme, yargıyı kendine bağlamasın’ yaygarası basıyorlar.
Ama yargı, yürütmeye el koyup kendine bağlarsa bağlasın, bağlanacak olan düşman ne de olsa, zincirlere vursun, zindanlarda çürütsün hatta...
* * *
İstedikleri demokrasi olsa, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “Sandıkla gelen sandıkla gider” dediği için deliye dönmezlerdi.
İktidarı sandık dışı yollarla devirme girişimlerine destek vermedi diye hurra girişiyorlar.
Ülkenin Başbakanı’ndan, gıyabında ‘sayın’ diye bahsetme gafletinde bulunmuş. Sen misin ‘Tayyip’ demeyen, dünyayı dar ediyorlar adama.
Teke Tek’te izledim, neredeyse özür dileyecekti, adap erkan bilmekten ötürü ne ezalar görüyorsa artık...
Hukuk da değil istedikleri, çünkü o olsa... Burunlarından solumazlardı, Metin Feyzioğlu yeniden yargılama sorununa çözüm bulmak için Başbakan’la görüştü diye...
Yargı, güven bunalımına girmiş. Ne iktidar ne muhalefet, ne davalı ne davacı güveniyor... Barolar Birliği Başkanı olarak sorumluluk üstleniyor, inisiyatif alıyor adam, dört koldan çullanıyorlar...
Sen misin Tayyip Erdoğan’la görüşmeye giden... Başbakan’a çok mu güvendiği, teslim mi olduğu imalarıyla yükleniyorlar. Utanmasalar, resmen ve alenen ‘satılmış’ diyecekler...
Bütün kabahati, yargı krizine bir çözüm önermek...
Sunduğu reçeteyi konuşacağına kendini anlatmak zorunda kalıyor.
Güvenip güvenmeme meselesi olmadığını, neticede kız alıp vermeyeceklerini filan izah ederek akla ziyan sataşmalara cevap vermek için çırpınıyor.
Vah vah vah...
* * *
Kuantumda ‘Büyükbaba paradoksu’ neyse, muhalefette de Metin Feyzioğlu paradoksu odur.
Zamanda seyahat olayının açmazlarındandır.
Geçmişe gidip, anneniz henüz ana rahmine düşmemişken büyükbabanızı öldüremeyeceğinizi söyler.
Zaman makinesinin teoride imkân tanır gibi göründüğü mantıksız durumlardan biri...
Çünkü kendi müstakbel doğum ihtimaliniz de dedenizle birlikte hakkın rahmetine kavuşur. Daha doğmadan intihar etmiş olursunuz ki dünyaya gelmeden hangi geçmişe döneceksiniz!
Budur ‘Büyükbaba paradoksu’...
Yargı, yasama ve yürütmeyi kelepçeyle kendine bağladıktan sonra, geriye dönüp bitirdiği demokrasiyi yargı vesayetinin elinden kurtaramazsınız...
Adalet mevta olur bir kere, sizlere ömür, nereye döneceksiniz...
Bu da, muhalefetin Metin Feyzioğlu paradoksudur.
Paylaş