Paylaş
Bir bunu not edin, bir de şunu:
Genelkurmay Başkanlığı, BDP’li bir siyasetçiden maksadı aşan bir beyan dolayısıyla ilk kez ne zaman özür diledi?
Bu iki soruyu koyun cebinize, devam edelim.
* * *
Kıyaslamak moda oldu, Türkiye’yi Afganistan’la, Afganistan’ı 40 yıl öncesi ve 40 yıl sonrasıyla... Bugünkü Türkiye’yi dünkü Türkiye’yle...
Hepsi, devlet katındaki başörtülü adedinden kalkarak nasıl Talibanlaştığımızı kanıtlamak için...
Nereye doğru gittiğimiz hakkında bir kıyas da benden öyleyse. Bin dereden su, 40 yıl öncesinin Afgan dağlarından delil diye çarşafsız ve burkasız kadın fotoğrafları getirmeyeceğim.
Konumuz Türkiye, onun hikâyesi ise kendi cebimizdeki sorularda yatıyor.
Şunun şurasında 7 sene olmadı, Türkiye’de bir genelkurmay başkanı son kez bir siyasetçiyi azarladı azarlayalı.
“Dağda silahla gezeceklerine gelsin, düz ovada siyaset yapsınlar” dedi Ağar. Söyleyen Mehmet Ağar olduğu halde kurtarmadı.
Genelkurmay Başkanı, siyasi parti lideri mi değil mi aldırmadan payladı bir güzel.
Ağar, “Bizim iktidarımızda asker böyle konuşamaz” gibi şeyler de söylemişti.
Paşa hiddetli, alttan almadı, “O zatın iktidarında da konuşuruz” diye esip gürleyerek lafı ağzına tıkadı.
Cinlendi mi, askeri kışlasında zapt etmek mümkün olmazdı...
* * *
Birinci sorunun cevabını aldık.
İkincisine bakalım.
Birkaç gün önce BDP’li Hasip Kaplan açıkladı.
Genelkurmay genel sekreteri kendisini arayıp, açıklamalarından birinde geçen bir ifadeden dolayı özür beyan etmiş ve düzeltileceği sözünü vermiş.
Bir asayiş olayıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirirken BDP için, “Terör örgütüne müzahir bir parti” demişlerdi. Hasip Kaplan da bu ifadeden dolayı Genelkurmay’a tepki göstermişti.
Özür dilendi ve o ifade TSK’nın internet sitesinden çıkarıldı.
Bu iki hadise arasında sadece 7 yıl geçti, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini hesap edin.
* * *
Hiçbir genelkurmay başkanının üstüne Orgeneral Necdet Özel kadar gidilmedi.
Günahlarını karıştırdım, çok kabarık...
Ne yazılı veya sözlü bir muhtıra vermişliği var daha, ne siyasete köşesinden bucağından müdahale etmişliği...
Siyaseti siyasetçilere bırakmış, kışlaya sokmamakta ısrar ediyor. Nerede BDP’lilerle aynı çatı altında olmamak için Meclis’i protesto etmek, 23 Nisan resepsiyonlarına katılmamak, first lady’nin elini sıkmamak için yol değiştirmek, başörtülü eşlere tavır alıp başkomutanın davetine icabet etmemek filan...
Geldi gidiyor, haddini bildirdiği bir ilçe başkanı bile yok.
Necdet Özel, selefi paşalar gibi olmadı, olamadı. Zinde demokratlar nesini sevsin?
Ununu elemiş de eleğini asmış Paşa... Cumhurbaşkanı adaylarına bir tane ‘Sözde değil özde laiklik’ şartı dahi getirmedi. Göstermelik olsun iki satır bildiri karalayıp e-muhtıra diye internete koymadı yahu, müstahak tabii yüklenilmeye.
Paylaş