Paylaş
SIRRI Süreyya Önder’in varsayımını doğru kabul edelim. HDP, barajı geçerek muhalefeti özgürleştirmiş olsun.
Dün ne demişti muhalefet partilerine:
“Bugün Meclis’te ya da siyasi platformlarda salınabilmelerini, bizim barajı geçmeye dönük yürüttüğümüz yoğun çalışmaya borçlular. Eğer biz barajı geçmeseydik, bugün muhtemelen hepsi kendi odalarından daha dışarı çıkamamışlardı...”
Sayalım ki doğru...
Sayalım ki HDP, Türkiye’yi AK Parti iktidarına esaretten kurtardı, özgürleştirdi, muhalefete bağımsızlığını kazandırdı...
Peki HDP’yi, PKK’nın tasallutundan kim kurtaracak, Kandil’in vesayetinden kim özgürleştirecek, dağdakilerden kim bağımsızlaştıracak?
Baraj misyonu başarıldığına göre, şimdi diğer merhaleye geçebilir HDP. Silahsız siyasete verilen oyları silahlı siyasete yedirmeme misyonunu da üstlenebilir.
Bu mücadelede hiçbir parti tarafından yalnız bırakılmayacağına bahse girerim.
* * *
Sırrı Süreyya Önder, HDP’yi yok sayan MHP’nin kadir kıymet bilmediğini ima ediyor.
Koalisyon senaryoları konuşulurken HDP’yi horlayarak aralarına almayanları, hırgürle kendilerini oyundan dışlayanları, seçimden sonra dirsek gösterenleri zımnen nankörlükle suçluyor.
İçerlemekte haksız da değil. HDP barajı geçmeseydi, CHP ile MHP bugün afur tafur koalisyon havaları atamıyor olacaktı.
Fakat Sırrı Süreyya Önder’in de kaçırdığı bir şey var. Baraj mücadelesi verdikleri gibi Kandil’in baskısına da direnseler... Erdoğan’ın başkanlığına karşı durdukları gibi örgüt vesayetine karşı da dimdik dursalar... Sadece CHP değil, AK Parti ve MHP’yi de yanlarında bulmayacaklar mı?
Madem izole edilmekten, ötekileştirilmekten, yalnızlaştırılmaktan şikâyet ediyor... Ve madem büsbütün haksız olduğu da söylenemez... Buyursun ikinci yarıya. Önden topa girsinler, HDP’yle kim oynuyor, kim oynamıyor ayan olsun. Kalmasın ikili oynayan hiçbir oyuncu gözlerden nihan.
Gün HDP’yi yedirmeme günü
-SİLAHLI olan mı silahsız olanı ham hum şaralop yutacak, silahsız olan mı silahla gezeni yutup içinde eritecek?
Bunlar mı onları dönüştürüp dağdan indirecek, onlar mı yüzde 13’ü cebe indirip bunları ortada bırakacak?
Hangisi hangisini hazmedecek, kim kimi içine sindirecek?
Adı konmayan bir didişme yaşanıyor HDP ile Kandil arasında. Alttan alta kızışan sürtüşmenin gelişme süreci şöyle :
- Murat Karayılan, seçim vaadi olarak köy korucularını artık öldürmeyeceklerine söz vermişti. Birkaç yüz bin oyu olan koruculara bundan böyle silah doğrultmayacaklardı...
Fakat HDP Muş milletvekili Burcu Çelik Özkan, daha seçim zaferini kutlarken koruculara seslendi, ‘Buradan defolup gitmezseniz o keleşleri size nasıl çevireceğimizi iyi biliriz’ diye tehditler savurdu.
Sonra Özkan, tepkiler üzerine özür diledi.
Ne ki bu sefer de PKK’nın bu özrü geçersiz kılan cevabı geldi. Diyarbakır Silvan’da korucuların nöbet kulübesi havaya uçuruldu.
Bu ilk işaretti.
-Selahattin Demirtaş “Bize emaneten oy verenleri mahcup etmeyeceğiz. HDP artık gerçek bir Türkiye partisidir” dedi. Çoğumuz umutlandık, güven verdi sözleri...
PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu hemen müdahale etti. “HDP o konuda yanılıyor. Emanet oy falan yok” dedi.
Demirtaş lafı çevirmek zorunda kaldı. HDP’nin, barajı emanet oylarla geçmediğini, bunu ‘çok güçlü ve örgütlü tabanı’na borçlu olduğunu açıkladı.
Anladık ki Kandil yüzde 13’ün üstüne yatmakta kararlı, dizginleri kolay kolay HDP’ye kaptırmayacak.
-Başbakan Davutoğlu, PKK’nın silahsızlanması için HDP’yi artık sorumluluk ve inisiyatif almaya davet etti...
Demirtaş, sorumluluklarını kabul etti. Öcalan’ın silahsızlanma çağrısına aracılık etmeye hazır olduklarını belirtti.
Bu kez Kandil’in bir numarası Cemil Bayık devreye girdi. Öcalan serbest bırakılmadan silahsızlanmayı unutmamız, çözümü aklımıza bile getirmememiz gerektiğini söyleyerek kestirip attı. Sert bir tonla...
Patronun kim olduğunu, ola ki zafer sarhoşluğuyla karıştırılır diye tekrar hatırlattı Kandil.
HDP ve Demirtaş, zoru başardı. Fakat o başarıyı onlara yedirmemeye azimli bir örgüt, silahsız siyasetin yolunu kesiyor şimdi.
* * *
HDP’ye rahat vermeyecek belli ki Kandil. Zafer sevincine dağın gölgesi erken düştü. O yüzde 13’e, silahlı bir güç el koymaya çalışıyor...
Soru şu:
Erdoğan’a karşı HDP’ye verilen beyaz Türk oyları, PKK’ya verilen oylar sayılacak ve buna tamam mı denecek?
Biz, tersi olacak diye beklerken... PKK, demokratik siyasetin tepesine binecek, temsil ettiği iradeye ipotek koyacak... Ve bu gasp girişimine karşı sessiz mi kalınacak?
HDP’yi dışlamanın, ötekileştirmenin, yalnızlaştırmanın, hele hele kriminalize etmenin hiç faydası yok.
Yapılması gereken, Kandil’in vesayetinden bağımsızlaşmalarına yardım etmek, sessiz çırpınışlarına destek olmaktır. Yolu da, silahsız siyaseti daha çok özendirmek için, PKK bastırdıkça onları demokratik sistemin içine daha fazla çekmektir.
PKK’dan şimdi bağımsızlaştılar, bağımsızlaştılar. Şimdi bağımsızlaşamadılar, bir daha çok zor.
Paylaş