Sana kim yalan söylüyor şakirt?

TÜRKİYE gazetesinden Yıldıray Oğur, “Sana yalan söylüyorlar şakirt” ve “Sana hâlâ yalan söylüyorlar şakirt” başlıklı iki yazı kaleme aldı.

Haberin Devamı

Kastettiği, Tahşiye yalanları: Çelişkiler, tutarsızlıklar, saklama telaşına verilebilecek suçlama taşkınlıkları, abuk sabukluğa varan abartılı ve zorlama iddialar, kuşku sektirme çırpınışları...
O yazılarda, Zaman ve Bugün gazetelerinden güncel örnekleri ele alıyor.
Zaman’dan seçtiği bir haber şu mesela:
“Tahşiye operasyonunu hükümet yaptı; Erdoğan, ABD’ye ‘El Kaide’ diye pazarladı.
Geçmiş belge ve konuşmalar bu operasyonu ‘Erdoğan hükümetinin ABD’ye karşı pazarlık malzemesi’ olarak kullandığını gösteriyor...”
Bu da Bugün’deki bir yayını irdelediği bölümden:
“Vicdanlar Kanadı’ başlıklı manşet, bir metnin içine en çok yalan sığdırma dalındaki bütün rekorları altüst edebilir...
Şöyle başlıyor:
‘Bir yanda silahlar ve patlayıcılarla yakalanan El Kaide Bağlantılı Tahşiyeciler Örgütü... Diğer yanda terörün her türlüsüne cephe alan Fethullah Gülen Hocaefendi. Gülen’i terör örgütü kurmakla suçlayanlar Tahşiyeciler’i aklamaya çalışıyor.’
Altında ‘İşte Tahşiye operasyonunda ele geçirilen silah ve patlayıcılar’ yazan fotoğrafta gerçekten çok sayıda silah var. Kanaslar, G3’ler, Kaleşler, tüfekler, tabancalar ne ararsan var.Halbuki... Fotoğrafta cephaneliğin sergilendiği masanın arkasında İstanbul İl Jandarma Komutanlığı yazıyor.
22 Ocak 2010’da İstanbul’da ve
tüm Türkiye’de bu operasyonu Jandarma değil, polis yaptı yahu! Bu ne acemilik!...”

***

Sanırım mevzu anlaşıldı.
Hem “Tahşiyeciler adında El Kaide bağlantılı bir örgüt gerçekten var, kumpas yok” diyeceksiniz... Hem de “Kumpası asıl hükümet kurdu” demeye getireceksiniz...
‘Hükümet, Washington’un gözüne girmek için göstermelik El Kaide operasyonu yaptı, şimdi de kumpas diyerek Cemaat’in üstüne yıkmaya çalışıyor’ gibi türevleri de cabası...
Bu arada ‘El Kaide ile biz mücadele ediyoruz, hükümet etmiyor ey Amerika’ tadındaki yazıları hâlâ kendinizin döşendiğini unutacaksınız...
El Kaide karşıtlığı satarak ABD’ye yaranmaya çalışan, bu uğurda hükümeti de El Kaideci diye karalayıp gammazlayanın kim olduğu karşıdan bakınca anlaşılmıyor sanki.
Uçukluğuna, kaçıklığına aldırmadan birbirini çürüten iki zıt versiyonu aynı anda savunmaya devam ediyorlar.
Tek dayanakları; operasyon emrini Emniyet Genel Müdürü Köksal’ın verdiğini, ‘El Kaidecileri yakaladık’ açıklamasını ise İstanbul Valisi Güler’in yaptığını ve ikisinin de bugün AK Parti milletvekili olduğunu söylemek...
Eğer altları tarafından yanıltılmadılar da... Fethullah Gülen’in, adı dahil önden haber verdiği operasyonu gerçekten valiyle genel müdür planladıysa, tezgâh olmadığını ispat için bu hummalı uğraş, bu telaş ve taşkınlıklar niye peki? Hükümeti kurtarmak için mi?

***

Gülen’in vaazlarında yalanın hükmü açık. Yalan, iftira, karalama, elinden veya dilinden başkasına kötülük dokunma, tuzak kurma vesair, hep kâfir sözü ve kâfir fiilleridir:
“Yalan bir küfür sıfatıdır; bir insan yalan söylüyorsa, yalan yazıyorsa...
Necip Fazıl, bir gazete için ‘Süper Kâfir’ derdi. Süper kâfir bir yalan, bir lafz-ı kâfir ortaya atınca, diğerleri hemen onu paylaşırlar.
... O jurnal (gazete), o günkü tirajıyla 70-80 bin, belki de bazıları günümüzde bir kısım jurnaller için yapıldığı gibi, bedava kapı altlarından içerilere atılıyordu, böylece sun’i bir tiraj yüksekliği sağlanıyordu... Bir lafz-ı kâfir milyonlara ulaşıyordu...”

***

Gülen’in “Hazreti Pir” dediği Said Nursi’ye göre ise yalan, bir kâfir sözüdür. Ve ancak bir tane doğru, milyonla yalanı yakar. Bir hakikat tanesi, illüzyonun en parlak aldatmacalarını başına yıkar. Basit bir gerçek, muazzam bir kurguyu bozup sırrını kör gözlere bile ayan eder...
Artık açıldıysa gözün, sana hangi ‘süper kezzab’ yalan söylüyor ey şakirt, bildin mi?

Yazarın Tüm Yazıları