Putin’in küçülteci

Suriye’deki Rus askeri yayılmacılığının üstüne koyuyorsunuz, toz olup gidiyor NATO’nun gözü önünden.

Esad’ın varil bombalı katliamlarının üstüne tutuyorsunuz, toplu mezarlar bile buharlaşıyor, bulutlara karışıyor kan deryası.

Neyle üst üste getirseniz, IŞİD’in kafa kesme vahşetinin yanında küçüle küçüle gözden kayboluyor.

Bulmuş böyle sihirli küçülteç, tepe tepe kullanmaz mı Putin!

* * *

Paris katliamı Esad’ın barbarlıklarını unutturdu, IŞİD terörüne karşı birlikte mücadele edilecek bir müttefik adayına bile dönüştürdü.

IŞİD merceğinden bakınca Esad... Putin tarafından dünyaya ‘IŞİD’e kıyasla makul adamdır ha’ argümanıyla pazarlanabilir boyutlara indi. Bir yere gitmeyip Şam’da kalmasında değil sakınca görmek, IŞİD’le savaş açısından fayda dahi mülahaza

edilir oldu birden.

Şemsiye gibi başlarında tuttukları küçülteç merceği sayesindedir. Putin’le Esad ikilisi, ayrım gözetmeden sivil halkı, Batı’nın tanıdığı meşru muhalif grupları ha bire bombalıyor... Ama Suriye’nin bayırında bucağında IŞİD’den başka kimse

yokmuş, nereyi vursalar IŞİD’i vuruyorlarmış gibi görünmelerini sağlıyor.

* * *

Sınırı geçen Rus jeti mi Türkiye tarafından düşürüldü? Sınır ihlali, tacizler vesair üstüne derhal IŞİD küçültecini tutuyor Putin.

‘Terörle mücadele ederken sırtımızdan hançerlendik’ gibi tumturaklar yapmaya başlıyor...

‘Dost bildiğimiz Türkiye, IŞİD’i korumak için bizi arkadan vurdu’ tripleri atıyor...

En tumturaklısı da ‘IŞİD petrolünün kendilerine aktığı güzergâhı savunmak için jetimizi indirdiler’ repliği. İklim zirvesinde yapıyor bu atışı. Fonda da IŞİD’in travmaya soktuğu Paris var. Daha iyisi seçilebilir miydi!

* * *

Alıştı, IŞİD’i bir küçülteç gibi kullanmaya. Batı’nın zaafını da biliyor. Sömürü çarkı, yararlandıkça yararlanıyor.

Erdoğan’ın randevu taleplerini geri çeviriyor. Diyalog ve teması özür şartına bağlıyor. İşi yokuşa sürüyor, olmayacak şey istiyor bile bile.

Bu arada da yaptırım kararları alıyor. Fakat nedense 1 Ocak’tan itibaren yürürlüğe girmek üzere, hemen değil.

* * *

Tesadüf bu ya, 1 Ocak, siyasi çözüm takviminde özel bir gün, bir milat. Geçiş sürecinin o tarihte başlaması, Esad’la muhalif grupların en geç o tarihe kadar görüşme masasına oturması öngörülüyor.

1 Ocak’ta ateşkes ilanı için düdük çaldığında elindeki küçültecin miadı dolacak, işte o tarihe gün veriyor.

Süre doluncaya kadar uçak krizini büyütmeye, köpürtmeye, abartmaya devam edecek demek. Devam edecek ki bu bahaneyle Suriye operasyonunu tamamlamak için elini kolunu rahatça sallayabilsin...

‘Türkiye IŞİD’e destek vermek için uçağımızı vurdu’ diye diye operasyonunu meşrulaştıracak, Suriye’de hâkimiyetini genişletecek, yerleşebildiği kadar yerleşecek, masaya öyle gelecek.

* * *

‘Yaptırımlar 1 Ocak’ta yürürlüğe girecek’ demek... Putin’in düşürülen uçak istismarı, Suriye’de siyasi müzakerelerin başlayacağı 1 Ocak’tan önce son bulmayacak demektir.

IŞİD küçülteci sağ olsun, bir de uçak krizi geldi ki ayağına, Suriye’de karıştırdığı haltları altına saklamak için başka kamuflaja ihtiyacı yok.

Siz hâlâ onu, öfkesini kontrol edemiyor, sinirleri bozuldu, ondan ileri geri atıp tutuyor, duygusal patlamalardan sanın.

Can Dündar’ın itirazı

HAKSIZ tutuklandığıma inanıyorsam, ben de ağlak, tahliye dilenen, yalvarmaklı yakarmaklı bir itiraz dilekçesi vermezdim.

Haklılığımdan güç alarak tok konuşurdum, sesim titremezdi.

Fakat hâkime de, itirazımı reddederken kullanacağı bir koz vermekten kaçınırdım. ‘Tahliye ve itiraz gerekçeleri belirtilmemiş’ dedirtmezdim. ‘Hukuki bir üslupla yazılmadığı anlaşılıyor’ dedirtmezdim.

* * *

Kızgınlıkla kaleme alınmış dilekçe. ‘Öyle karara böyle itiraz’ dercesine...

“Biz üzerimize düşeni yapıyor ve anayasaya, yasalara, AİHS’ye, AİHM kararlarına aykırı olan tutuklama kararlarına itiraz ediyoruz. Gerisi sizin bileceğiniz iş. Tercih ve sorumluluk sizindir” şeklinde...

Eyvallah etmeden, müdanasız bir tavırla tahliye istemenin başka yolu yok muydu?

Yanlış bir tutuklama kararına düzeltme talebinde bulunmanın hukuk diliyle ifadesi mümkün olamaz mıydı? 

Hâkimle zıtlaşmak, inada bindirmek şart mıydı yahu?