Paylaş
O kişi, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu.
Şu görüşlerini Twitter üzerinden paylaştı:
-“Başbakan ve iktidar, paralel devletten şikâyet ederken sorumluyu dışarıda aramaktan vazgeçmeli, ‘biz ne yaptık’ demeli...
-Paralel devlet yapılanmasının normal olmadığı unutulmamalı, bu durum kanıksanmamalı...
-Demokraside seçimin esas olduğu unutulmamalı; yargı üzerinden siyasi beklentiye girilmemeli; siyaset halk için halkın içinde yapılmalı...
-Gerçekten demokrasiye inananlar Yargıyı tarafsız, siyasi iktidardan ve her türlü yapıdan bağımsız kılacak çalışmalara derhal başlamalı...
-Balyoz ve Ergenekon davalarında gazetecilere, kahraman subaylara, düşünen yazan aydınlara eziyet edenlere, kahraman muamelesi yapılmamalı...
-İktidarın bu vesileyle hatırladığı hakların, sahte delillerle, gizli tanıklıklarla zindana atılanların da hakkı olduğu hep hatırlatılmalı...
-Demokraside tek formülün halk için çalışmak olduğu unutulmadan, bu kaosun içinden insanı temel değer alan temiz bir sistem kurulmalı...
-En önemlisi, seçeneklerin (a) ve (b)’den ibaret olmadığını, işin kolayına kaçıp halkı görmezden gelenlerin yüzüne vurmaktan vazgeçmemeli...”
Bravo Metin Feyzioğlu, gerçekten bravo!
Dün sana yapılırken yanlış olan, bugün karşındakilere yapılınca doğru olmuyor.
Bunu teslim edebildiğin için bravo...
Fırsattan yararlanmaya kalkışmadığın, tek ilkesi çıkarları olan siyasi pragmatizme prim vermediğin, doğruları işine geldiği gibi tersyüz etmediğin, hükümetin alternatifi cemaatmiş gibi davranmaması gerektiğini CHP’nin yüzüne söylediğin için bravo...
Dünkü yazımda, vesayetsiz mesayetsiz gerçek bir demokrasiyi kim savunursa ona taraf olmaya hazırım demiştim.
O kişi Metin Feyzioğlu da olsa değişmez.
Hükümet, bugün yakındığı işlere dün yol vermişti diye ilkesel tutum almayanlar, aynı tuzağa düşüyor... Yaman bir çelişki değil mi?
Hükümeti tutarsızlıkla suçluyorlar. Kabul de, eleştirdikleri şeyi şimdi de kendileri yapmıyor mu?
Hukukun imkânları kötüye kullanılıyor diyelim. İşlerine gelmediğinde tu kaka, işlerine gelince baş tacı. Bu mudur tutarlılık?
İlkesel doğrudan yana tavır alma seçeneği yok mu?
Zorlama işlerin, hukukun istismarının kimi mağdur ettiğine mi bakar alınacak tutum?
Dün ah ederek karşı çıktığı ne yanlışlık varsa bugün savunmakta hiç beis görmüyor muhalefet.
Aynı sakil pragmatizm, iş âleminden medyaya her tarafa sirayet etmiş durumda.
Huylu huyundan caymıyor velhasıl...
Yakın zamanlara kadar ordu artı CHP’yi iktidara eşit görüyorlardı. Bugünse polis-yargı artı CHP’nin iktidar edeceği formüller peşindeler.
Nerede kaldı polis ve yargı uygulamalarına takır takır saydırılan onca söz!
“Silivri’de hâkim var, mahkeme var, savcı var adalet yok” diyen Kemal Kılıçdaroğlu değil miydi?
Dün dünde mi kaldı?
Paylaş