Paris merkezli sınır tanımayan bir ikiyüzlülük

PAZAR günü Paris’teki teröre lanet yürüyüşüne katılan çoğu lider ikiyüzlüymüş.

Haberin Devamı

Kendi ülkelerinde gazetecileri sustururken bozuk imajlarını düzeltmek için durumdan yararlanmaya gelmişler.
Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) de bunu fark etmiş, gözünden kaçar mı... France 24 ile Washington Post
gibi mecralar ise külyutmaz RSF’nin farkındalığını gözü kapalı yaymaya koyulmuş. Nerede temel gazetecilik ilkeleri, hani doğrusunu yanlışını sorgulamak, filtreden geçirmek filan, hak getire...
Tahmin edeceğiniz üzere ikiyüzlüler listesinin başında Türkiye var. Haber için uygun görülen fotoğraf da Başbakan Davutoğlu’nun Fransa Cumhurbaşkanı Hollande tarafından karşılandığı ana ait bir kare.
O kadar ciddi ve dürüst bir teşkilat ki
bu Sınır Tanımayan Gazeteciler ve
kullandığı mecralar, basına baskı konusunda ufaktan Amerika’ya bile çizik atıyorlar ama İsrail’in İ’si geçmiyor kayıtlarında. Netanyahu da Paris’te en önlerdeydi halbuki, Gazze’de kaç gazeteci görev başında katledilmişti, hatırlayamadılar yine de.


* * *

Haberin Devamı


Sadece Türkiye’deki şakirtlere değil, yabancı medyaya da sistematik olarak yalan söylüyor birileri.
Sınır Tanımayan Gazeteciler de bunları bir güzel yemiş ve yedirmişe benziyor.
Kim ikiyüzlü, kim riyakar; kim sahte, kim sahtekâr? Ayırmakta zorlananlar için, bir kez de Cin Ali fişi doldurur gibi heceleyerek yazalım.
Mesela Tahşiyeciler davasında ‘terörist’ suçlamasıyla 17 ay içeride yatırılan gazetecileri, uluslararası organizasyonlara yedirecek paraları ve İngilizceleri yok diye görmezden gelip... Hapisteki gazeteciler listesinde bir güne bir gün adlarını bile anmayıp, onları tamamen yok sayıp... Onlara kumpas kurmakla suçlananların sırf ‘özgür gazetecilik’ten dolayı başı derde girmiş muhalif kimseler olduğu tezini sürekli işlemek, ikiyüzlülükten beter bir hayasızlık, bir pişkinliğe vurma hali değil de nedir?


* * *


Mesela New York’taki Gazetecileri Koruma Komitesi bile sayıyı 7’ler civarında tutarken ülkede 70 gazetecinin yargılandığı yaygarasıyla hapisteki gazeteciler sıralamasında Türkiye’yi dünya birincisi (ikinci bile değil) gibi göstermek ikiyüzlülüğü aşan bir sahtekârlık değil de nedir?


* * *

Haberin Devamı


Mesela "70 gazeteci yolsuzluk iddialarını yazdığı için tutuklanıp yargılanıyor, bunlardan biri de Ekrem Dumanlı" diye desteksiz sallama rekorları kırarken...
Uydurmacalar, kandırmacalarla terörist ya da casus gibi gösterilerek dinlenmiş yüzlerce gazeteciyi pas geçmek... Bu tip düzmece iş ve kumpasları kurcalayanlar hakkında her gün bir yenisi açılan davalara; organize karalama, yıldırma ve sindirme kampanyalarına göz yummak...Üstüne bir de bunu yapanları kahramanlaştırmak, ikiyüzlülüğün daniskası bir cazgırlık değilse nedir?


* * *


Mesela Türkiye’yi basın özgürlüğü konusunda Cezayir’den, Gabon’dan bile geri göstermek... Rusya 148, Cezayir 121, Birleşik Arap Emirlikleri 118 ve Gabon 98. sırada iken, Mısır bile 159. sıraya yerleştirilmişken Türkiye’nin 158. olduğunu iddia edebilmek... Türkiye’de durumun Cezayir’den,
Gabon’dan, Rusya’dan, Birleşik Arap Emirlikleri’nden çok daha kötü olduğunu ciddi ciddi söyleyebilmek... İkiyüzlülüğe rahmet okutan bir yüzsüzlük değil de nedir?


* * *

Haberin Devamı


Mesela Zaman’ın “Bu mu gazetecilik” gibi manşetlerini... ‘Haber ve yorumlarında kumpas, darbecilik vb. suçlar işliyorlar’ diye hâlâ gazeteci mimlediğini ısrar ve inatla görmeyip... “Özgür basın susturuluyor” manşetlerine dört elle sarılmak yüz karası bir bukalemunluk değil de nedir?


* * *


Mesela teröre karşı ikirciksiz tavır, Charlie Hebdo’nun ifade özgürlüğü anlayışına zerre miskal toz kondurmamakla olurmuş gibi... Bu mizah dergisinin, “Para için Yahudiliğe bile geçer” esprisiyle Sarkozy’nin oğluna takılan bir karikatüristini, ‘antisemitik nefret söylemi’nden dolayı özür dilemeye zorlayıp işten attığını, İsrail’i çok eleştirdiği için vaktiyle Chomsky’yi bile yermişliği olduğunu... Yani Müslümanlara ve Hıristiyanlara ayrı, Yahudilere ayrı bir hiciv standardı uyguladığını, bu işte bir tutarsızlık filan olduğunu hiç ağza almadan... Charlie Hebdo’nun ifade özgürlüğünde ilkesel olarak hiçbir sınır tanımadığı palavrası üzerine söylem kurmak, bunun üzerinden İslam ve Müslümanlığa toptan ilkellik eleştirisi getirmek, hoşgörü ve özgürlük dersi vermeye kalkışmak ikiyüzlülük değilse... Nasıl bir sınır tanımazlıktır?

Yazarın Tüm Yazıları