Paylaş
Faal mi faaller, cevval mi cevval.
Hakları geçmesin, delifişek gibi doludizgin de gidiyorlar.
El atmaya görsünler, altından girip üstünden çıkıyorlar meselenin.
Daha dün, Gezi Parkı eylemlerinin zorbalıkla bastırıldığına dair raporlarını açıkladılar.
Velakin, Af Örgütü’nün temel prensiplerine ters düşüyor bazı hareketleri.
80 küsur ülkede ofisi var Af Örgütü’nün. Merkezi de Londra’da.
Bu 80 küsur ofis, bildiğim kadarıyla şöyle bir prensibe göre çalışıyor:
Ülke ofisleri, kendi ülkelerindeki olaylara bakmıyorlar. Civar bir ofis ilgileniyor onların yerine.
Sebebi ise siyasi, dini veya ideolojik tarafgirliğe kapılmamak.
Ülke ofisleri, kendi ülkelerindeki hak ihlali vakalarına duygularını karıştırabilir, ister istemez bir tarafa angaje olabilirler.
Bundan sakınıyorlar.
Türkiye ofisinden ne beklenir bu durumda? Gezi olaylarını başkasına bırakıp kapı komşumuz Suriye’yle, Mısır’la, Irak veya İran’la falan ilgilenmesi değil mi?
Bin ayağı olsa bini yetmez, buralardaki insan hakları sorunlarının üstüne gitmeye.
Sadece Suriye’de, son bir haftada yaşanan ihlalleri rapor etmeye kalksa başını kaşıyacak vakit bulamaz.
Daha, Esad ve El Nusra üzerinde ayrı ayrı baskı kurmak için düzenlenecek kampanyalara girmiyorum bile.
Af Örgütü’nün bir başka temel şiarı da iktidarla muhalefet, eylemciyle polis arasında ayrım yapmamak.
Suriye’de hak-hukuk tanımayan Beşar Esad rejimine nasıl tepki gösteriyorsa, El Kaide’ci muhalif unsurların vahşetine de aynı şekilde tepki koyuyor.
Türkiye ofisinden ne beklersiniz o halde; polisin aşırı güç kullanımıyla birlikte gösterici şiddetini de mesele yapmasını değil mi?
Türkiye şubesi çok aktif evvel Allah. Fakat gelin görün ki her iki prensibe de uymuyor icraatları.
Olaylar başladığından beri, tüm dikkatleri tek bir noktaya kilitlenmiş vaziyette. Gözleri Gezi’den başka vukuat, biber gazından başka ihlal görmüyor.
Göstermelik dahi olsa, gösterici şiddetini kınayan bir cümleleri henüz duyulmadı.
Ve her taraflarından ideolojik tarafgirlik akıyor.
İran’da 6 Kürt infaz edilecek, Afrika’da homofobi tırmanışa geçmiş, BM Güvenlik Konseyi’nde Suriye oylanacak... Birkaç haber ve duyuruya rastlayabilirsiniz belki internet sitelerinde.
Ama Twitter hesapları ayrı telden çalıyor.
“Türkiye’ye biber gazı satışının durdurulmasına yönelik çağrımızın ardından, ‘milli biber gazı’ üretimi için çalışmalar başladı” gibi acayip tweet’ler sallıyorlar.
Güya paniğe kapılan Emniyet, TÜBİTAK’tan olur almış, gelecek yıl yerli firmalarla temasa geçecekmiş...
“Biraz ciddiyet yahu” demezler mi adama? Bu ne hafifliktir!
Türkiye’ye biber gazı satışına ambargoyu, Esad’a silah satışına tedbirle aynı zamanda istiyor Af Örgütü.
İnsan hakları kuruluşu olarak sözünün ağırlığı, kampanyalarının etkisi, dünyada bir saygınlığı vardı.
Bu çocukluklardan sonra değil Taksim Meydanı, Uganda’da da bile kaale alınmaz.
Türkiye şubesindeki arkadaşların, iktidarla siyasi hesapları, ideolojik kavgaları olabilir.
Bunu, insan hakları mücadelesi üzerinden de yürütebilirler.
Fakat keşke kavgalarını, Af Örgütü’nü karikatürleştirmeden verebilselerdi.
Bu kadar da ayağa düşürülmez ki!
Paylaş