Paylaş
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, çarşamba günü Moskova’da basına konuşurken lafı ağzında dolandırmadı. Paris saldırısından sonra, Batı’nın Esad’a bakışında bir değişim gözlediğini söyledi.
Ve altın vuruşunu yaptı. Dedi ki “Bırakın artık Esad’ı istifaya çağırmayı, buna bir son verin...”
* * *
Batılıların gözündeki IŞİD korkusunda aynı değişimin işaretlerini yakalayan biri daha var, Esad...
IŞİD gibi bir vahşet organizasyonu karşısında ehvenişer oluverdi birden Esad. En ateşli karşıtlarının gözüne bile hoş görünmeye, kötünün iyisi diye benimsenmeye başladı.
Lavrov da bu tespitten cesaret alıyor. Esad’sız bir Suriye istemenin kabul edilemez bir saçmalık olduğunu, ancak Paris katliamından sonra akletti.
Rusya için Esad’ın koltuğunu korumak, IŞİD’i bitirmekten zaten çok daha önce geliyordu. Ortamını da buldu, uluorta haykırıyor bu ‘yeni gerçeği’.
* * *
IŞİD’den başka kimse, IŞİD’in Esad’dan daha kötü olduğuna bütün dünyayı inandıramazdı.
IŞİD’den başka kimse ‘Esad giderse IŞİD canavarı gelecek’ korkusunu kalplere bu kadar salamazdı.
Lavrov’un da IŞİD’in bu muazzam ikna kabiliyetinden çok emin olduğu görülüyor.
Artık IŞİD’i yok etmek için her türlü ihtilafı bir kenara bırakıp Rusya’sından Amerika’sına, İran’ından Fransa’sına bütün tarafların birleşmekten ve Esad’la birlikte çalışmaktan başka çaresi olmadığını buyuruyor.
Aynı şeyi, saldırının hemen ertesi günü Esad da yapmıştı. Eğer politikasını değiştirirse terörle mücadelede Fransa’yla işbirliğine ve istihbarat paylaşmaya hazır olduğunu açıklamıştı. Alın size cillop gibi bir rüşvet teklifi...
* * *
Önsezileri bayağı güçlüymüş ki Esad’la müttefiklerinin beklentilerini doğrular şekilde gelişiyor olaylar.
31 Ekim 2014’te, Elize Sarayı’nda konuğu Erdoğan’la yan yana duran Hollande, korkusuz konuşuyordu oysa, dümdüz.
Diyordu ki “Suriye’de iki düşman var; biri IŞİD, diğeri de Esad rejimidir...”
Hatta bir adım daha ileri gidip bu iki ortak düşmanın yani IŞİD’le Esad rejiminin işbirliği yaptığına yönelik düşüncelerini de yüksek sesle duyuruyordu.
Fakat bundan bir yıl önceki o Hollande’dan eser yok bugün.
Paris katliamı, düşüncelerini radikal bir biçimde değiştirdi.
Artık “Suriye’de gerçek düşmanımız Esad değil IŞİD’dir” diyen bir Hollande var.
* * *
Hollande’ın yaşadığı düşünsel aydınlanma bununla da kalmıyor. IŞİD’in kendi toprağına, petrol kaynaklarına ve parasına sahip bir ordu olduğunu ilan ediyor.
Böylece...
Düzenli bir ordunun saldırısına uğradıklarını, kendilerine bütün gövdesiyle ortada duran bir düşmanın savaş açtığını ve onu alt edebileceklerini de söylemiş oluyor.
Ne de olsa yeraltındaki görünmez bir düşmanla savaştan daha az korkutucu bu tarif.
Sonuçta...
Bir yıl önce IŞİD’i, Esad’ın hunhar ordusunun suç ortağı bir örgüt olarak tanımlayan Hollande gitti...
İkisinin de barbarlıkta birbirlerinden aşağı kalmadığına inanan Hollande gitti...
Yerine, ‘nizami ordu’ dediği IŞİD’i Esad’ın ordusundan çok daha hunhar ve tehlikeli bulan bir Hollande geldi.
Ve bu mucizevi değişim, yine IŞİD’in eseri.
* * *
IŞİD’in Esad’dan daha azılı bir düşman olduğuna dünyayı yine IŞİD’den başka kimse ikna edemezdi.
Esad ve hamileri İran ile Rusya durur mu? IŞİD’in üstün ikna yeteneğinden yararlanmayacak da ne yapacaklardı...
Paris saldırısından sonra Esad ve dostları sıraya girdi, Hollande ve diğer Esad karşıtlarına el uzatıp işbirliği teklif ediyorlar.
IŞİD’i yenmek için birlikte savaşma teklifi...
İşte Hollande, bu teklifi kabule çok yakın duruyor.
* * *
Paris saldırısı, Esad’ın kaderini değiştirecek sanki.
IŞİD işbirlikçisiyken sabıkası temizlendi, hatta Fransa’ya, IŞİD’e karşı işbirliği öneren bir konuma bile geçti...
IŞİD’in müsebbibiyken IŞİD’in alternatifi, ilacı, panzehiri postuna dahi girdi...
Yok musun IŞİD, başa icat çıktın çıkalı ne işler gördün, kimlerin silahı oldun, vahşet şovlarınla nicelerini hizaya getirdin sen!
Paylaş