Paylaş
Operasyonelliğiyle meşhur bir sitede, şu başlıkla çıktı: “Ey Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz Akif Beki!..”
Baştan sona sitem dolu her satırı. İçten içe kaynayarak lavlar püskürtüyor mektup:
“...Öncelikle hepimize hayırlı olsun. AKP iktidarının kıdemli ağızlarından Akif Beki’nin Hürriyet gazetesindeki 10 Ekim 2013 tarihli köşesinde de belirttiği gibi ‘Demokratikleşme maceramızda en kritik eşiği geçtik(miş). Darbelerle mücadele tarihimizde geri döndürülemez bir noktaya geldik(miş).’ Bu yüzden Beki’nin bir yanı bahar bahçeymiş. İki yanı da bahar bahçe olacakmış az daha ama ah bu darbenin varlığını bir türlü kabul etmeyen iflah olmaz darbeciler ve şakşakçıları da olmasaymış. Artık Beki de bu kadarıyla idare ediversin canım, buna da şükürmüş...”
Kahır yüklü satırlar bu minvalde uzayıp gidiyor. İçinde kopan fırtınalar, volkanik patlamalara dönüşüyor ileride:
“Akif Beki ve benzeri Allah’tan korkmaz kuldan utanmazlar, Allah öncelikle hepinize akıl fikir versin. Madem bir yalanın peşine sürükleneceksiniz biraz zekâ pırıltısı gösterin de inandırıcılığınız artsın...”
* * *
Patlamasını anlıyorum velakin ne dedim de bana patlıyor?
İşte kabahatimi açıklıyorum.
“Balyoz davası kararları, Yargıtay’da nihaileşti. Bende uyandırdığı duygu şu: Ne düğün bayram ne de cenaze matemi...” dedim ve ekledim:
“Bir yanım yaprak döküyor, çünkü mahkûmiyet alanların ocağına acı düştü. Onlar ve aileleri için dramatik bir gün. Bir yanım bahar bahçe. Çünkü darbelerle mücadele tarihimizde en kritik eşiği geçtik... Büyük bir gün...
Demokratik olgunluk, böyle zamanlarda zaferle yenilgi arasında durmaktır. Ne davayı yere batıran inkârcı bir karamsarlık, ne de yüzlerce kişi hüküm giyerken sevinçten havalara uçmak. İkisi de değil, arada bir yer...”
Değil mi ki bunu dedim, büyük kabahat işledim. Her salvoya müstahakım artık.
Bu yazdığımdan “Darbeciler ve şakşakçıları yüzünden sevincim kursağımda kaldı” sonucunu çıkaran bir aklıevvele ne söylenebilir ki? Malik olduğu o zehir gibi kurmay zekâsıyla beni alt etti, cevap vermekten acizim...
Mahpuslukta bayram, eleme elem, kedere keder katar. İçi içine sığmaz, ne dediğini bilmez olur insan. Esefle karşılıyorum ama anlıyorum, anlayabiliyorum çektiği ıstırabı.
Yapabileceğim şudur: Türkşen Albay’a mahsus selam eder, iyi bayramlar dilerim. Allah kurtarsın!
Bu da ‘öpüşme’ ödevi
VİYANA metrosunda öpüşme yasağı başlattıklarını yazmıştım. “Öpüşebilirsin ama Viyana’da değil” diyerek. Ankara Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin, son yazısında bana nazire yapmış, “Viyana’da öpüşebilirsin ama Ankara’da değil” başlığıyla.
“Yasak yok, para cezası yok, bunlar hep dezenformasyon” diyor. Hepsi yalansa, New York Magazine’den BBC ve Guardian’a dek pıtrak gibi yayılan bu haberler ne? Hepsi, Melih Gökçek’in Ankara metrosundaki öpüşme yasağına destek için mi uyduruldu?
Aşağıdaki kupür ve linklerden yüzlerce var. Birkaçına göz atsın derim:
- http://www.khaber.com.tr/haber/dunya/metroda-opusmeye-50-euro-ceza-31968.html
- http://diepresse.com/home/panorama/wien/1451938/Kampagne_Wiener-Linien-bitten-um-gutes-Benehmen
- http://www.tramwayforum.at/index.php?topic=4143.0
- http://www.dailymail.co.uk/news/article-2423412/Vienna-public-transport--40-fines-kissing-speaking-phones-eating-smelly-takeaways.html#ixzz2hyWpNLap
- http://nymag.com/thecut/2013/09/vienna-cracks-down-on-transit-pda.html
- http://www.sunday-guardian.com/investigation/kissing-on-viennese-trains-will-cost-70
-Is kissing on public transport rude? http://www.bbc.co.uk/news/blogs-magazine-monitor-24160297
Paylaş