Paylaş
Pazartesi akşamı final oturumu var. Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu, 35 saat süren istikşafi görüşmeleri bir sonuca bağlayacak. Karar zirvesi artık. Ya anlaşarak el sıkışacaklar ya da eli boş kalkacaklar masadan.
Anlaşırlarsa mı tabanlarına bunu anlatmakta daha fazla zorluk çekecekler, anlaşmazlarsa mı?
Kararlarını en çok bu sorunun cevabı belirleyecek.
* * *
Görüşme notlarının içeriği sızıyor. Uzlaştıkları ve uzlaşamadıkları başlıkların, birleştikleri ve ayrıldıkları yerlerin, aralarında giderilemeyecek çelişkilerin ne olduğu hakkında haberler...
Hepsi bir yana, CHP’yi en çok düşündüren açmaz şu:
‘Bize oy verin gitsinler’ demişti. Şimdi AK Parti’yi iktidarda tutan kendisi olacak...
Protesto mahiyetinde ‘Alkışlıyoruz’ kampanyası yürütmüştü. Şimdi ortaklık kurup iktidarı paylaşacak...
AK Parti’yi yönetimden uzaklaştırma vaadiyle oy toplayıp sonra kol kola girmesi CHP’yi bitirmez mi?
‘Seçmen bunu affetmez’ görüşü, AK Parti’yle koalisyon yapmanın CHP’yi kendi seçmeniyle karşı karşıya getireceği varsayımına dayanıyor.
Sanki koalisyon yetkisi değil de tek başına iktidar yetkisi vermiş seçmen. Kılıçdaroğlu da gücünün altında siyaset yaparak aldığı oya ihanet ediyor, seçmeninin güvenini kötüye kullanıyor...
Fakat koalisyon karşıtı tezlerin üstesinden gelmekte zorlanmayacak gibi Kılıçdaroğlu.
Argümanı dünden hazır. Türkiye’nin çıkarlarını parti çıkarlarının üstünde tuttuklarını, gerekirse kısa vadede oy kaybetmeyi bile göze aldıklarını söyledi mi, tamamdır.
Gerçekçi ve akılcı mesajlarla CHP tabanını AK Parti’yle koalisyon fikrine alıştırdı bile.
Türkiye’nin ‘büyük uzlaşma’ya ihtiyacı olduğu, CHP’nin de bunun gerçekleşmesi için üstüne düşen fedakârlığı yaptığı, siyasi riskini alarak elini taşın altına soktuğu, ülkeyi hükümetsiz ve seçeneksiz bırakmadığı söylemine kim, ne diyecek? En muhalif hizipçi bile makul bir itiraz noktası bulamaz.
* * *
AK Parti’nin temel açmazı ise tam tersi. Bütün bir kavga geçmişine kalem çekip CHP’yi iktidara taşırsa, seçmen nezdinde kendisiyle çelişkiye düşmüş, mücadelesini inkâr etmiş olmaktan korkuyor.
En güçlü çekinceleri bu...
CHP’yi ortak almanın hesabı mı daha kolay verilir, milleti apar topar erken seçime götürmenin izahı mı?
Davutoğlu birinden birini seçecek.
Fakat kafası rahat değil. ‘Niye CHP’yle koalisyon yaptığını anlatacağına niye yapmadığını anlatsın, üste oy bile koyar’ diyen ‘hızlı AK Partililer’in ağır baskısı altında.
Kimlerin AK Parti’yle CHP’nin koalisyonunu istediğini söylersin, başka söze gerek kalmaz, olur biter sanıyorlar.
‘Falankeslerle filankesler de istiyorsa bu muhakkak kötüdür, AK Parti’nin iyiliğini ister mi hiç onlar’ dersin, mesajı havada kapar seçmen...
Gören de tek başına iktidarın devamına oy vermiş seçmen. Buna rağmen AK Parti’den iktidarı CHP’yle paylaşmasını bekleyen sütü bozuk hainler, madrabaz tipler çıkıyor sanacak.
Tuzaklarına düşerse bitecekmiş AK Parti...
Asıl tuzak, oyu kadar konuşmakla yetinmemek, sandıktan aldığı yetkinin üstünde siyaset yapmak değil miydi?
Asıl tuzak, seçmenle inatlaşmak değil miydi?
Kurulduğu günden beri rakiplerinin kafasına ‘demokrasi kaçkını’ diye diye sandık gerçeğini vuran, yüzlerine ‘Egemenlik milletindir’ diye diye seçmen iradesini çarpan AK Parti’den başkası mıydı?
* * *
‘Hayır biz sandıkla, seçmenle, milli iradeyle inatlaşmıyoruz. Biz Türkiye’nin iyiliğini değil kötülüğünü isteyen yerli ve yabancı şer odaklarıyla takışıyoruz, hilebaz ve oyunbazlarla inatlaşıyoruz. Falankeslerle filankesler ne derse tersini yapacaksın. Madem AK Parti’nin CHP’yle büyük koalisyon kurmasını onlar da istiyor, vardır altında bir hinlik, kurmayacaksın arkadaş’ savunmasını alın...
‘Koalisyon seçmenin projesi değil ki zaten. Yeminli AK Parti karşıtlarının projesi, onlar dayatıyor’ müdafaasını alın...
Karşısına da Kılıçdaroğlu’nun ‘AK Parti’ye bayılmadıkları halde niye uzlaşmaya yanaştıkları’na dair düz anlatımını koyun...
Hangisi daha ikna edici geliyor kulağa? Yalın ve sade anlatılabilen mi? Çatal, dolambaçlı, çetrefil, akla ziyan, zorlama bir dil dışında anlatılamayan mı?
Davutoğlu’nun müşkülatını oradan anlayın siz.
Paylaş