Cumhurbaşkanlığı yokuşundan inenler, çıkanlar

Ya Erdoğan çıkacak ya Erdoğan çıkmayacak da Gül kalacak...
Sağdan saysan aynı, soldan saysan aynı, olasılıklar bundan müteşekkil.
Ara ara ‘Deneme bir iki’ mahiyetinde kafa gösterip çekilen Haşim Bey’ler tuzu-biberi işin. Ya tutarsa hesabı...
Değilse esas kişiler sabit, o spekülasyonların ucu kapalı. Ucu açık spekülasyonlar da hep aynı iki isim etrafında dönüyor.
Kombinasyonlarını çıkar, permütasyon hesaplarına vur, sonuç değişmiyor.
Ya-ya durumu: Ya o çıkacak ya diğeri kalacak...
Şu tür versiyonlara imkân var tabii: Ya Erdoğan çıkmaz veya Gül kalmazsa varyasyonları...
Woody Allen olsan, çatlaklığının zirvesine çıksan, en yaratıcı senaryonu yazsan sonu baştan belli.

***

Haybeye çırpınma, acarlık kaldıracak gibi değil vaziyet.
Erdoğan çıkacak, Gül inecek olduktan sonra bu becayişin takvimini, şekli şemalini neylesin merak?
Zenginin malı ile züğürdün çenesi meselesi, inen belli çıkan belli, sen niye çeneni yorasın?
“Erdoğan Çankaya Köşkü’ne çıkacak mı, Gül AK Parti’nin başına inecek mi” şıklarından başka, var mı üçüncü bir seçeneğin?
Ya Erdoğan’ın demesine bakılacak, ya Gül’ün...
En olası senaryoyu tepetaklak etsen de fark etmiyor.
Ne olacak, 3 dönem kuralı kalkar, Erdoğan yerinde devam eder, Gül yerinde...
Mevcut haliyle ihtimaller paneli çeşitlendirmeye gelmiyor işte, ister uç ister kaç, ufkun bu.

***

Bırak spekülatörler papatya falı kısırdöngüsüne düşsün, ‘Aday olacak mı olmayacak mı?’ gibi...
Olsa, ne olacağı belli. Olmasa, yine belli.
Soruda özne bile belirtilmiyor artık.
‘Aday olacak mı olmayacak mı’ derken Kılıçdaroğlu’nun, Baykal’ın, Kemal Derviş’in filan olasılıklar arasında geçmediğini in de cin de biliyor.
Sürprizsiz, çatışmasız, tansiyonsuz senaryolara kaldık; pişmiş aşa su katacak kıvrak zekâlar nerede?
Akıl yürütme yöntemine papucunu ters giydirecek akıldanelere hasretiz...
Olayların hangi sırayla gelişeceğini, kimin hangi şartlarda nasıl tepki vereceğini üç aşağı beş yukarı kestirirsin, o kolay da..
Muhalefetin alternatifi kim, tahterevallinin karşı ucu boş, yok mu oraya oturtacak bir özgül ağırlık?
Yok, yer yarıldı da içine girdi sanki...

***

Ey merak sahibi! Velhasıl bilesin ki ağzı kalabalık siyasi spekülatörler dörde ayrılıyor, ama öngörülerine göre değil içgüdülerine göre.
Birinci grup, tahminde bulunur gibi yaparak erkenden kuvvetli tarafın gözüne girmek isteyen sinyalciler.
İkincisi, çarşı pazar karışsın da gündem boğulsun, 30 Mart seçim başarısı gibi sakıncalı mevzular konuşulmasın diye çabalayan gargaracılar.
Üçüncüsü, gönlündeki aday için alttan alta lobi yapmaya soyunan ama ne olur ne olmaz diye de elini açık etmekten kaçınan gedikli ihtiyat kumkumaları.
Dördüncüler ise laf olsun torba dolsun, maksat dostlar alışverişte görsün, günü kurtaralım motivasyonuyla senaryo çiziktiren boşboğazlar.
Seç, beğen, al...