Paylaş
AK Parti’nin kurucular kurulunda, MKYK gibi en üst karar organlarında, kadın kollarında, il teşkilatlarının her kademesinde siyaset yapan çok sayıda başörtülü kadın var.
Bunca yıldır siyasete her seviyede katkıda bulundular, bir tek Meclis’te bulunamadılar.
Liyakat eksikliğinden mi, başarısızlıklarından mı, ehliyetsizliklerinden mi, seçilemeyecekleri için mi? Hayır... Milletvekili olamadılar, çünkü başları açık değildi.
* * *
Partilerinin başarısına muazzam emekleri geçti oysa, canla başla hizmet ettiler... İlkel bir fiili durum yüzünden hakları yendi, kılık kıyafetlerinden dolayı eşit muamele görmediler.
Gözümüzün önünde utanç verici bir ayrımcılığa maruz kaldılar.
Omuz omuza siyasi mücadele verdikleri başı açık arkadaşları Meclis’e girdi, onlar adaylığa bile talip olmadılar. CHP hazır hissetmiyor, memleket gerilmesin diye...
Vakarla bu yükü taşıdılar, sabırla fiili yasağın bir gün kalkmasını beklediler...
Nihayet Meclis’teki 3 hemcinsleri, hac dönüşü başlarını örtmeye karar verdi. Başörtüsü, bugünden itibaren o kadın milletvekillerinin başında Meclis’e girmeye başlayacak.
Ancak başörtülü siyasetçiler için aynı şey söylenemez. Onların gidecek yolu var daha, gelecek seçimlere kadar bekleyecekler.
* * *
Yanlış anlaşılmasın, Sevde Bayazıt Kaçar’la Gülay Samancı ve Nurcan Dalbudak’a değil sözüm. Üçünün de günahı yok bu çarpıklıkta.
Başlarını örtüp örtmemek o milletvekillerinin kişisel takdiridir. Başı açık siyaset yapmak nasıl haktıysa başı kapalı siyasete devam etmek de o kadar haktır onlara.
Tamamen kişisel tercihlerin konusudur, şahsi tasarruf meselesidir. Karışmak, kimsenin hakkı da haddi de olamaz.
AK Parti ise en ağır bedelleri göze almış, yeri geldiğinde ödemiş, bu yolda kaç kere ipten dönmüş bir hareket. Bugüne kalmasının vebali AK Partili erkeklere de yüklenemez. Aksine, Meclis’tekiler bugün başlarını örtebiliyorsa onların da sayesindedir.
MHP de özgürlükçü tavrıyla şeddeli bir ‘Helal olsun’u hak etti dünden.
Öyleyse kim utansın derseniz, başörtülü kadına yıllarca engel koyan zihniyet utansın. Başörtülü ile başörtüsüz kadın siyasetçilerin eşitlenmesini geciktirenler utansın.
* * *
Yüz karası bir ayrımcılık sona ererken başörtülü siyasetçilerin çektiği çileyi unutamayız. Sibel Eraslan’ları, Fatma Benli’leri, Leyla Şahin’leri ve diğerlerini...
Başörtüsüne özgürlük için dişlerini sıka sıka soylu bir mücadele verdiler. Okulda, işte, siyasette ayaklarına çelmeler takıldı, yılmadılar...
Yüzüne çağdaşlık maskesi takmış bir bağnazlığın bedelini en ağır biçimde onlar ödedi. Ömürlerinden gitti...
Başlarını kapatma kararı alan 3 milletvekili, Türkiye’ye çok çektirmiş bir tabuyu yıkarak diğer başörtülü siyasetçilerin de önünü açıyor. Haklarını teslim edelim.
Ama kabul edelim ki hakkın büyüğü, dışarıdaki başörtülülere aittir.
Onlara bir borcumuz var. Bugüne kadar dışarıda bırakıldılar, bugün en azından hatırlanmayı hak ediyorlar.
Paylaş