Paylaş
‘AK Parti’yle yolunuzu ayıracak mısınız’ diye üsteleniyor...
Üstüne basa basa ne münasebet, iyi bir AK Partili kalacaklarını söylüyorlar.
Partide ikilik mi çıkarmak istedikleri soruluyor...
Açık açık geleneklerinde parti içi muhalefetin olmadığını, AK Parti’nin birlik ve beraberliğini savunduklarını belirtiyorlar.
Kırılma, kopma, çatlak senaryolarını bilatereddüt reddediyorlar.
Ayrı parti kuracakları söylentilerini, her defasında şek ve şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde yalanlıyorlar.
Kat’i bir dille bildiriyorlar ki Erdoğan’a karşı bir meydan okuma içinde değiller.
Ankara’da Hamamönü semtinde toplandıkları, bir oluşum hazırlığı yaptıkları spekülasyonlarına sessiz kalmıyor, gereken izahatı kamuoyuna bir bir sunuyorlar.
Fakat onlar titizlenip kaçındıkça bir el, üstlerine üstlerine giderek onları hataya kışkırtıyor.
* * *
Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin, Nihat Ergün gibi isimleri kastediyorum.
Haklarında her şey söylenebilir ama karınlarından konuştukları söylenemez.
Artikülasyon kabiliyeti açısından kendilerini doğru ifadeye muktedir oldukları kesin.
İşte son örneği...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la selefi Gül’ün Beştepe’deki akşam yemeğine yüklenen anlamlar ortadayken...
Gül’ün sonraki akşam Arınç’ın evinde yemek yemesi, heyecanı daha da artırmışken...
Sanki Gül, havayı yumuşatma ve ‘bayrak açan’ kurucuları yatıştırıp Erdoğan’la barıştırma misyonu üstlenmiş, arabuluculuk inisiyatifi almış gibi yorumlar gırla giderken...
Arınç’a bakıyorsunuz, yine fitneye kapı aralamıyor.
Kavga olmadığını, küskünlük olmadığını, iyi AK Partili olduklarını, bugüne kadar görüşlerini beyan ederken edepten ve terbiyeden ayrılmadıklarını hatırlatıyor.
Aksini yayan trol ve troliçelerin kuru gürültülerine kulak asılmaması gerektiğinde de ısrar ediyor.
Peki karınlarından konuşmayan bu AK Parti ileri gelenlerinin karın ağrısı ne?
* * *
Bazı konularda farklı düşünüyorlar, bazı işlerin başka türlü olabileceğini düşünüyorlar ve bu düşüncelerini herkesin iyiliği için münasip bir lisanla paylaşıyorlar.
Mesela Paralel Yapı’yla mücadeleyi alın.
Sonuna dek mücadele edilsin ama hukukun dışına çıkılmasın, kurunun yanında yaş da yanmasın, davalar sulandırılmasın, bu konuda azami özen gösterilsin diyorlar.
Uygulamadaki kimi aşırılıklardan, orantısızlık ve ölçüsüzlüklerden duydukları rahatsızlığı saklamıyorlar.
Yoksa ellerine palayı almış gelişigüzel sallıyor, önlerine çıkanı rasgele biçiyor değiller.
Bir de karşıdan konuşmuyorlar, AK Parti’nin ve Erdoğan’ın yanında durarak konuşuyorlar.
Eleştirilerinde dışarıdan değil içeriden bir dil, acıtıcı değil insaflı bir özeleştiri ve uyarı dili kullanıyorlar.
Fakat onlar sakındıkça bir el, dengelerini bozmak için devreye giriyor...
* * *
Bir türlü savrulmamalarından memnun olmayan bir odak var, artık kesinkes inandım.
Çünkü durumun nazikliğine inat dün şöyle bir haber çıktı.
AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen bir gazetede, Bülent Arınç’la Hüseyin Çelik’in Ankara’daki paralel soruşturmasında savcılığa çağrılabilecekleri yazıldı.
İfadelerine başvurulacakmış.
İki ismi paralel soruşturmasına karıştıran abuk bir muhbirlik vakası yaşanmıştı daha önce.
Bu ikinci ediyor.
AK Parti’de vekillik yapmış bir Cemaatçinin, devletteki tasfiyeyi durdurmak için telefonda kendilerinden yardım istediği iddia ediliyor.
Bu da onları şüpheli kılıyor, torbaya atılmalarına belki de yetecek.Mesaj açık...
Herhangi bir konuda bir eleştiri getirecekseniz, bunu düşmanlıktan yapmadığınızı, partide ikilik ve fitne çıkarmak istemediğinizi, Erdoğan’a bir ihanet veya meydan okuma içinde olmadığınızı, örgütlü bir eylemde bulunmadığınızı kanıtlamakla yükümlüsünüz.
40 yıllık bilmem kim olduğunuz, inzibatları ırgalamıyor.
Dün doğmuş gibi sıfırdan başlayacak, sorana kimlik ibraz edeceksiniz.
Gayrimilli, kripto paralelci, üst aklın uşağı, ecnebi ajanı, bozguncu, darbeci, devirmeci filan olmadığınıza, hepi topu aklınıza yatmayan bir konuda fikrinizi açıkladığınıza, yani masumiyetinize inandırmak zorundasınız.
Sizden kendinizi ispatlamanızı isteyen inzibatların da geçmişini unutacak, hafızaları kurcalamayacaksınız.
Çoğunun cemaziyelevveli karışık çünkü.
* * *
Eğer haber doğruysa anlamı açık.
Gözdağı diyorlar, bence tam değil.
Birileri, Arınç ve diğer isimlere bozuluyor, hâlâ küskünleştiremedikleri için.
Mahsus damarlarına basıyorlar, içeride kalmasın, karşı tarafa geçsinler diye.
Böylece işleri kolaylaşacak, onları düşmanlaştırarak etkilerini ve nüfuzlarını kıracak, Erdoğan’a ulaşmalarını engelleyecekler.
Erdoğan’ı da yalnızlaştırmış olacaklar.
Var mı başka izahı?
NOT: Yeni Şafak ve Yeni Akit’e yapılan melunca saldırıyı lanetliyorum.
İster camı çerçevesi indirilsin, ister dayak atılsın, ister kurşun sıkılsın, ister molotofla yakılsın; ister o gazete, ister bu gazeteci olsun;
ayrımsız hepsi basın özgürlüğüne saldırıdır. Cümleten geçmiş olsun.
Paylaş