Törenle yırtıp atabiliyorlar mı, ‘Alın başınıza çalın’ diyebiliyorlar mı?
Büyükelçileri bir süre daha cezalı. Ankara’ya gelmesin, büyükelçiliğe uğramasın, ortalıkta görünmesin istedi Dışişlerimiz...
Çıkıp gelebiliyor mu? ‘Daha da göndermeyiz’ diyebiliyorlar mı? Geri çektiklerini söyleyebiliyorlar mı?
Ya da bizimkini ‘istenmeyen adam’ ilan edebiliyorlar mı bakalım? ‘Büyükelçinizi çekin, sefaretinizi de kapatın’ diyebiliyorlar mı?
Devlet adamlarına yasak koydu hükümet, diplomatik uçuşlarına hava sahamızı kapattı...
Karadan gelmeye kalkabiliyorlar mı? Bir bakanlarını arabaya bindirip yollayabiliyorlar mı?
Türkiye-Hollanda Dostluk Grubu’nu dağıttı Meclis...
Var mı bir dedikleri, gıkları çıkıyor mu? Misillemede bulunabiliyorlar mı?
İzliyorum propaganda faaliyetlerini, emin olun başarıyla götürüyor.
PYD’nin Hollanda’da ofis açtığını keşfetmiş mesela. “Teröristlerin sığınağı Hollanda” başlığıyla bunu ifşa ediyordu dün.
‘Benden duymuş olmasınlar ama bu ofislerden bir tane de Moskova’nın göbeğinde var’ diyeceğim...
Fakat oyunbozanlıktan çekiniyorum.
Kısacası; halkın çıkarlarını ona göz koyanlardan koruyacak tek seçenek olduğuna inandırma palavralarına dayanan... Halkçılığı ‘halk dalkavukluğu’na vardıran popülist iç siyaset için söylerler; ‘Bu kadar popülizm, komünizm getirir’ diye.
Yani sonu bataktır, fakirlik ve sefalette eşitlenmektir.
Hollanda örneğinde gördük ki...
Kurtarıcılığa soyunup halkı arkasına almak için, ‘tehdit ve saldırı altındayız’ paranoyasını kullanarak düşmanlık duygularını körükleyen dış politika
1993’ten beri PKK’yı terör örgütü diye yasaklamak yetmiyormuş demek ki.
Öcalan posteriyle PYD flaması dahil, PKK’nın kullandığı ne kadar sembol, bayrak ve logo varsa, 33’ünü birden yasaklayan genelgeler yayımlamak da yetmiyormuş...
Sinsilikten geçinen Avrupalıların, Rus dobralığından çıkaracakları çok dersler var.
PUTİN’İN KADİRŞİNASLIĞI MERKEL’DE NE ARAR
İki alıp bir sayan sıkı bir al-verci, blöfe gelmeyen poker suratlı bir pazarlıkçı Putin.
Ama ağza bir parmak balın nasıl çalınacağını da biliyor, yumuşak başlılığı da seviyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan lafını esirgeyerek, sözünü sakınarak, diklenmeden dik durmanın semerelerini Rusya’da toplamaya başladı.
Reelpolitiğin, gücüyle orantılı gerçekçi siyasetin ödülü... Rasyonel akla mukayyet olmanın, sinirlere hâkimiyetin, öfkesini bastırarak kızmadan, germeden, agresifleşmeden kuyruğu dik tutmanın zaferi bu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir gün önce Moskova’daydım.
Türk Rus Toplumsal Forumu yeniden canlandırıldı ve uçak krizi, bizim özür beyanımızla tatlıya bağlandığından bu yana ilk toplantısını icra etti.
Biz Türk tarafı olarak, forum eşbaşkanımız AK Parti milletvekili Ahmet Berat Çonkar ve bütün komite eşbaşkanları tam tekmil oradaydık.
Özkök’ün iddiası doğru olsa, bizimkileri dolduruşa getirmeye kalkıştığım yere en azından bensiz giderlerdi, düşmüş olurdum heyetten.
Yine de macerasız geçtiğini söyleyemem seferin.
DAHA NELERE RAĞMEN ARAYI DÜZELTMEYE GİTTİK GÖR KOMŞU
Sadece köşe komşumun aramıza nifak sokma çabalarını aşmam gerekmedi.
Heyet olarak başka engeller de çıktı karşımıza. Gittiysek ve o forum toplantısını gerçekleştirdiysek, her şeye rağmen gittik ve gerçekleştirdik.
Zaten Pentagon, ‘komutanların Antalya hatırası’ kabilinden paylaşıp geçiştirdi.
Bizim Genelkurmay da altına kısa bir not düştü. ABD ve Rusya komutanlarıyla zirvede, ‘Suriye’deki bütün terör örgütleriyle mücadelenin önemi’nin vurgulandığına dair bir ifade geçiriliyor satır arasında.
Oysa aynı gün Başbakan Yıldırım gerçeği ifşa etti; “Müttefiklerimizin terörle mücadelede PYD’yi ortak seçmeleri büyük bir talihsizliktir” dedi.
Kentin hâlâ kurtarılmadığını savunanlara karşı güç gösterisi yapmak için Menbiç’e girmişler.
Kimden kurtarmayı kurtarmak sayıyorlar, kime karşı güç gösterisi yapıyorlar dersiniz?
IŞİD’den başka bir tarafa saldıracakları caydırmakmış amaçları...
Kim dersiniz IŞİD’den başka bir tarafa saldırmayı düşünen?
Her iktidarın kendi zenginlerini ürettiği doğruyduysa bu devrin zenginleri neredeydi?
Bilenler bilir; yeni zenginlerin izini, Forbes dergisinin mart başlarında açıklayageldiği ‘en zengin 100 Türk’ listesinde sürmeyi alışkanlık haline getirmiştim.
Beklediğim liste yine açıklandı ama bu sene de yeni zenginlerden iz eser göremedim.
Fakat Anadolu Ajansı’nın ilgili haberinde başka bir ipucu yakaladım.
Meğer kaymak tabakamız, yatırımlarını yurtdışına kaydırmaya başlamış.
Bazı patronları ismen dahi zikrediyordu ajans.
TÜREDİ YANDAŞ DEĞİL HER DEVRİN ZENGİNLERİ
‘Yandaşlık kontenjanından en zenginler ligine yükselenler hani nerede’ diye kaç kez sorduğumu hatırlamıyorum.