Paylaş
Fakat o da ne, karşımızda bir değil 2 Ekmeleddin Bey duruyor, hangisinden yürüyeceksiniz birader?
* * *
Biri adı gibi EKMELEDDİN BEY, Özal’ın varisi havasında, ondan “Turgut Abi” diye söz edecek kadar yakınlık gösteriyor.
Diğeri EKMEL BEY ki, Özal’ın bütün siyasi mirasına ters bir çizgide. Onun cumhurbaşkanıyken açıkladığı “İkinci Değişim Programı”ndaki fikirlerin kırıntılarını dahi reddediyor. Köşk’te siyasete kafa yormaya, başkanlık sistemine ve proaktif dış politikaya kesinkes karşı.
EKMELEDDİN BEY, “Özal’a ‘Tonton cumhurbaşkanı’ denirdi” sözleriyle merhumun sempatik kişiliğinden yararlanma arzusunda.
EKMEL BEY ise, kendine ‘Somuncu baba’ lakabını takarak aşmışlığın nirvanasına vuruyor. Bülent Arınç’a, pek sevdiği o ‘Somun pehlivanı” deyimini çağrıştırdığına da bahse girerim ayrıca.
EKMELEDDİN BEY, “İcracı cumhurbaşkanı olmaz, devlete bir baş baba seçeceğiz” diyor. Devletin tepesinde oturacak kişinin haza bir ‘Somuncu baba’ olması lazım geldiğini, ‘Somuncu baba’nın da hükümet icraatıyla, hizmet ve yatırımların yürütmesiyle, siyasetle miyasetle işinin olmayacağını söylüyor. Adı üstünde ‘Somuncu baba’...
EKMEL BEY’in kampanya sloganı ise ‘Somuncu baba’dan çok önce iş, aş, emek gibi ne kadar icraata dönük kavram varsa hepsini akla getiren “Ekmek için Ekmeleddin” ve buğday başaklarından bir logo...
Yalnız EKMELEDDİN BEY, “Ekmek için Ekmeleddin” ibaresinde geçen ‘ekmek’ lafzının “Sevgi ekmek” manasına kullanıldığını...
EKMEL BEY ise “Nüfus cüzdanımda Ekmeleddin yazdığına bakmayın, esasen dostlarım bana Ekmel der” demekle kalmayıp... Küçükken arkadaşlarının onu hep ‘Ekmek’ diye çağırdığını da hatırlatıyor. İnanmayanı ekmek Kuran da çarpsın mı?...
EKMELEDDİN BEY, TRT’de daha az görünmekten şikâyetçi, kaybederse suçu eşit söz hakkı vermeyen TRT’nin üstüne atacak.
EKMEL BEY’in ise tuzu kuru, reytingi yüksek kanallarda bol bol gösterilmenin keyfini sürerken “TRT’yi kim izler yahu” diyor mudur, merak ediyorum.
* * *
Son adaya gelince, her biri ayrı bir yıldız gibi olan 3 Selahattin Bey imajı beliriyor siyaset semalarında.
BİRİ, BDP’nin Selahattin Bey’i. Altyapıdan gelen, ideolojik jargona hâkim, özgüveni tam, Öcalan’ın güvenini dağdakilerin de itimadını kazanmış, aşkla, şevkle, heyecanla meseleye asılan, genç, zinde ve atak dava adamı Selahattin Bey...
İKİNCİSİ, HDP’nin Selahattin Bey’i. Kürt siyasi hareketinin Türk soluyla birleşerek oluşturduğu ‘blok’un adayı. Lafını bilen, anarşistinden devrimcisine, romantik isyankârından yeminli AK Parti karşıtına evrendeki bütün Gezi’ci oyların aklını ve gönlünü çelme becerisine sahip, sol siyasetin diline de fikriyatına da hâkim, aradığını CHP’de bulamayanlara hitap eden biri...
ÜÇÜNCÜSÜ ise müzmin CHP seçmeninin ışığı. Eli Ekmeleddin Bey’e oy vermeye gitmeyen ama aslında BDP-HDP çizgisiyle de hiç işi olmayan, ‘Çözüm Süreci’nden bile işkillenen, PKK’nın silah bırakma ihtimalinden huylanan, Apo denince tüyleri diken diken olan, ‘Demokratik özerklik’ gibi Kürt siyasal taleplerine değil kulak vermek lafına dahi tahammül edemeyen, Selahattin Bey’in siyasi davasından günahı kadar hazzetmeyen bir kesimin yeni gözdesi...
Tartarak konuşması ve ortak bir muhalif söylem tutturmayı başarması sayesinde, o tarafın yükselen yıldızı, imajı giderek parlıyor.
Oturmuş kişiliği, sağlam muhakemesi, hazırcevaplılığı, pratik zekâsı ve kendini iyi ifade etmesi, yani Gezi zekâsı düzeyindeki espri ve artikülasyon yeteneği ile aradaki buzları eriten, “Ulan yanlış mı tanıdık ne, acaba bir şans versek mi” dedirten Selahattin Bey.
* * *
E ‘tıpış tıpış’ beğenir seçersiniz artık birini.
Paylaş