Paylaş
İstediğiniz kadar iyi estetikçilere gidin...
Formda olmak ve iyi görünmek için tek bir koşul var: Düzenli spor yapmak...
Size bir sır vereyim mi; benim mesaimin ciddi bir bölümüdür spor yapmak.
Her gün...
Yorulana kadar...
Bitene kadar...
Sırılsıklam olana kadar...
Yorgunluktan ölüp bitene kadar...
Artık spor yapmak da banda çıkıp koşmak ya da sadece pilates yapmak değil...
Herkes kendi vücuduna göre en doğru sporu yapmalı.
“Sen ne yapıyorsun?” derseniz söyleyeyim;
Fizyoterapi, pilates, yoga ve nefes üzerine kurulu dörtlü bir kombinasyondan oluşan sporu yapıyorum...
Pilates dersi alırken, ödem engelleyici beslenmeyi öğreten bir sistem bu...
İhtiyacın olduğunda yoga yaptıran...
Nefesini nasıl kullanacağını, nasıl diyet yapacağını öğreten...
Benim son dönemde tercih
ettiğim bu...
Ama hangisini tercih ederseniz edin, lütfen sporu hayatınıza yerleştirin.
Sevgililer Günü’nde
nerede ve kiminleyim
14 Şubat Sevgililer Günü’ne çok yaklaştık.
“Ne yapacaksın, kiminlesin?” soruları gırla gidiyor...
Söyleyeyim; bu hafta içinde bir kez daha Almanya’ya gidiyorum, 16’sında konserimiz var. Hemen hemen her sene gidiyorum Almanya’ya.
En son geçen sene gitmiştim...
Son yıllarda orada özellikle genç kuşağın müthiş yetenekli ve komplekssiz olduğunu görüyorum...
Yıllarca vatandaşlarımız Avrupa’da boynu bükük yaşadı.
Şimdi ise Avrupa’daki Türk gençleri tamamen Avrupalı ve kendilerine müthiş güveniyorlar.
Köklerinden de kopmuyorlar.
Türk sanatçılara karşı özlemleri var, bu yüzden onlarla buluşmalarımız büyük bir aşkla oluyor.
14 Şubat Sevgililer Günü’nde ne yapacaksın diye soranlara “Avrupalı aşkımlayım” yanıtını verince şaşırıyorlar.
Neyine şaşırıyorsunuz?
İnanmayan gelsin görsün 16’sında Aachen’daki büyük aşkımızı...
Ben bir Köpek’im
İnsanoğluna en yakın hayvanlardan birinin hakaret simgesi olarak kullanılması kanıma dokunuyor.
Birine “köpek” derseniz, ne acıdır ki bunu hakaret olarak algılar ve muhtemelen kavga çıkar.
Ancak başlığı bu yüzden atmadım...
Çin astrolojisine göre bir Köpek’im ben.
Ne diyor bakın Çin astrolojisi köpek burçları için;
Bu burçta doğanlar dürüst, şefkatli, açık fikirli, yansız, nazik, zeki, kavrayışlı olurlar...
Doğruluk ve adalet simgesidir...
Sıkıntıda ya da tehlikede bulunan dostlarını asla yalnız bırakmazlar.
Çoğumuzun sezinleyemediği şeyleri sezerler...
Köpek yılında doğmuş birine sonuna kadar güvenebilirsiniz.
Kızılderili burcuna göre de su samuruyum ben.
Dinlenme ve arınma döneminde doğan insanların sembolüymüş su samuru...
Yumuşak huylu ve kolayca her duruma uyum sağlayan yapıları vardır.
Bu burcun üyeleri insanlara duyduğu sevgiden gelen bir pırıltı taşır, bu pırıltı ona güzellik verir...
Duyguları çok yoğundur, bunu da çevresindekilere hissettirmek istemez.
Karşı cinsi kolayca kendine çekebilme yetenekleri vardır.
Vallahi bunları ben demiyorum, Kızılderililer diyor...
Galiba insanlar da böyle şeyleri duymak istiyor.
Hepimizin bildiği astrolojiye göre de Kova’yım, yükselenim İkizler, ay burcum da Yengeç...
Anlamışsınızdır herhalde burçlarla bir parça ilgilendiğimi ;)
Beze, krema, çilek...
İşte Ajda tatlısı!
Geçtiğimiz hafta çok ‘tatlı’ bir tartışma yaşadık dostlar arasında...
“Beze, krema, çilekle nasıl tatlı yapılır?” tartışması bu. Sonunda denemeye karar verdik.
Beze, çilek ve kremayı birbirine bulayıp, tabiri caizse “çorbasını yapıp” getirenler oldu içimizde.
Doğrusu budur diye...
Bir blender’dan geçirmedikleri kalmış!
Hayır efendim, doğrusu bu müthiş üçlüyü bulamaca çevirmek değil!
Doğrusu şu:
Yassı patates gibi büyükçe bir bezeyi alıp ortasından yarın. Parçalamadan yapın bunu...
Onun içine kaşıkla, daha doğrusu bir tüple kremayı doldurun.
Biraz bezenin kremayı emmesini bekleyin... Ama asla vıcık vıcık olmasın!
Sonra da bezenin üzerine 4-5 tane en güzelinden çilek yerleştirin.
Servis tabağının etrafına da çilekler koyun...
Üzerine hafif krema gezdirebilirsiniz. Varsa biraz da frambuaz ekleyin...
Bezenin Fransızca anlamını merak etmeden (Argoda sevişmek! Bunu ben demedim, editörün notu!) afiyetle yiyin...
Benim favori tatlım budur!
İster misin şimdi “Ajda bardağı” gibi bunun da adı “Ajda tatlısı” olsun...
Televizyondan yemek
tarifi nasıl alınır?
Beze tarifinde anlattığım gibi bizim ev, “doğru tatlı nasıl yapılır” iddialarına girilecek kadar garip bir yerdir. Bakın size evdeki sit-com yemek maceralarımdan birini daha anlatayım...
Evde oturmuş Home TV izliyoruz, ekranda Jamie Oliver güzel bir ‘roast beef’ tarifi veriyor.
Ama adam nasıl hızlı İngilizce konuşuyor, yazsan yazamazsın, yetişmek mümkün değil...
Baktım bizim Ethel çıkardı cep telefonunu, video modunda kaydetmeye başladı programı.
Ben her işi kendim yapacağım ya...
Her işte çift dikişi severim ya...Ethel doğru çekemez deyip kendi telefonumu çıkardım, ben de başladım kaydetmeye...
Manzarayı hayal edin... İkimiz televizyon karşısında, elimizde telefonlarla program kaydediyoruz...
Jamie’nin sesini kaydedeceğiz diye nefes bile almadan ayakta duruyoruz.
Asker gibi kıpırdamadan dikiliyoruz.
Bizi biri o halde görse yerlere yatar gülmekten, sanki olimpiyatların rejisini yapıyoruz.
O kadar ciddiyiz yani, çıt çıkmıyor bizde...
Bir süre sonra; “Biz ne yapıyoruz Ethel” dedim... “Neden?” dedi.
“Baksana Digiturk kutusu var orada, böyle ekran karşısında dikilmek yerine kaydet tuşuna bassak ya!”
Gülmekten karnımıza ağrılar girdi...
Nasıl oldu Ahmet?
Salı günü Ahmet Hakan köşesinde bana tüyolar verdi...
Teşekkür ediyorum kendisine.
Şu kısa yazarlık macerası bile bir şeyi öğretmeye yetti bana; gazetede yazmak çetrefilli bir işmiş.
Her yazının seveni de var sevmeyeni de...
Kızanı da var alkışlayanı da... Ahmet’in dediği gibi ileride Ajda bardağını da anlatırım, vince neden
bindiğimi de...
Zaten kendimle ilgili bu tür şeyleri çekinmeden anlattığımı düşünüyorum burada...
Sevgili Ahmet köşe yazarlığında süperstar olmak gibi bir niyetim yok ama merak ettiğin her şeyin yanıtını ileriki haftalarda bulacaksın bu köşede...
Bak bakalım bu hafta nasıl olmuş yazılar...
Paylaş