Dikkat barış çıkabilir!

Dün işleyen neden sonuç anahtarları bugünün sorularına doyurucu yanıt veremeyecek. Eski ezberlerse önce inanılırlığını sonra varlığını yitirecek

Haberin Devamı

Barış zamanında oğullar babalarını toprağa verir, savaş zamanındaysa babalar oğullarını” demiş Heredot Baba. Savaşın, terörün, toplumsal travmaların biri bitmeden diğerinin başladığı çetin bir coğrafyanın çocuklarıyız. Ömrümüz isli sisli pis puslu bir ruh ikliminde geçti geçiyor.
Bırakın dedelerimizi babalarımızı, bencileyin 40’lı yaşlarını sürenler; birkaç darbe, Kıbrıs Savaşı, ekonomik ve siyasal ambargo, sayısız devrilen hükümet, birbiri ardına tespih tanesi gibi sıralanan onlarca ekonomik kriz, başta deprem olmak üzere bir dizi doğal afet, çeyrek yüzyılı devirmiş iç çatışmalar, mezhep ayrımcılığına dayalı huzursuzluklar, komşu ülkeler arasında yıllarca devam eden ve yüz binlerce insanın hayatına mal olan savaşlar gördü.

MÜCBİR SEBEPLER

Haberin Devamı

Orta yaşlıların bile birkaç nesle yetecek kadar travmaya maruz kaldığı bir ülkede toplum psikolojisinin sağlıklı seyretmesinden söz etmek mümkün değil. Bizler on yıllardır günlük hayatımızı, insani değerlerin ‘mücbir sebeplerle’ ötelendiği olağanüstü halin sultasında, olağan bir hayatı düşlemeye fırsat bulamadan yaşamaya koşullandırıldık. Zihninizi en son ne zaman kendiliğindenliğin sükunetine bıraktınız, hatırlıyor musunuz?
Sıkıcı göründüğünü biliyorum ama çok özet bir-iki istatistik aktarmama izin verin: Dünya Ekonomi Forumu her yıl ‘Küresel Rekabetçilik Endeksi’ adıyla ülkeler bazında terörizmin iş hayatına etkisini de içeren raporlar yayımlıyor. 144 ülkedeki yöneticilerini kapsayan 2012–2013 endeksine göre Türkiye, ‘huzur ve güven ortamı’na yakınlık bakımından 130’uncu sırada. Ülkemiz terörizm tehdidinin en fazla etkilediği 15’inci ülke.

400 MİLYAR DOLARA NE ALINIR?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Eylül 2011’de yaptığı bir konuşmada terörün bugüne kadar Türkiye’ye toplam maliyetini 400 milyar dolar olarak ifade etmiş. Doğu illerinin terör nedeniyle uğradığı doğrudan ya da dolaylı zarar, mağdur vatandaşlara yönelik tazminatlar, örtülü ödenekten yapılan aktarımlar, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) harcamaları, silah alımı… Ve ülke bütçesinin zarar hanesine yazılacak daha onlarca soğuk istatistik değer.
Ya, hiçbir koşulda tazmin edilemeyecek manevi kayıplar? Evlatlarını kaybeden ana, babalar, yetim kalan öfkeli çocuklar, yerinden yurdundan edilen bir halk, toplum psikolojisinin uğradığı travmayı hesaba katmayan ya da önemsemeyen güvenlikçi siyaset anlayışlarının kitleleri sürüklediği kin ve nefret iklimi… Pimi çekilmiş patlamaya hazır bir cinnet toplumu.
Şimdi hangi sebeple olursa olsun (Malum, komplo teorileri malumatfuruşlarca her gece TV kanallarında dillendiriliyor) ilk kez ufukta barış olasılığı belirdi. Olasılığa sevinenler, kaygılarını sıralayanlar, başlayan sürecin ülke üstünde oynanan yeni bir emperyalist oyun olduğunu ilan edenler, tümden reddedenler var. Bu çile herkes tarafından çekildi ve şimdi bu yangını yaşamış herkes konuşacak, konuşmalı. Artık barış bir hayal değil, bir seçenek. Ancak insan ruhunda yoksa ne bireyler ne de kitleler arasında barış sağlanabilir. Bunu en yoğun deneyimleyen toplumlardan biriyiz.
Diğer yandan uzun süre yüksek tansiyonla yaşamaya alışmış bir toplum olarak barış zamanlarında ne yapılacağına, nasıl yaşanacağına dair ne pratiğimiz var ne de hazırlığımız. Topluma sorulmadan, rızası alınmadan başlatılmış bir savaşın, toplumsal destek aranarak sonlandırılmaya çalışıldığı bir sürece tanıklık ediyoruz. Havada uçuşan ‘âkıl insanlar’ listeleri –toplum algısını berraklaştırmak açısından doğru seçilmiş bir grubun faydalı olacağına kuşku yok- gerçekten sıkı çoğunluğun desteğine ihtiyaç duyulduğunun bir işareti.

Haberin Devamı

STK OYUNA GİRİYORSUN, ISIN!

‘Sivil toplum kuruluşları’nın ne denli önemli işlevi olduğunun anlaşılacağı bir sürece girdik. İktidara da yarın iktidar talep edecek muhalefete de STK’ların pozitif etki ve işlevini göstermek için olağanüstü bir fırsat. Hangi çıkar çatışmaları sonucunda sulh olma sürecine girilmiş olursa olsun; ülkenin üretim mekanizmalarının, toplumun bütün kesimlerinin sükunet içinde enerji ve birikimini daha insan odaklı bir sosyal ve ekonomik düzen için sarf edeceği dönemin başlangıcı.
Ola ki; barış süreci başarıyla tamamlanır gerçekten bu ülkeye bahar gelirse, bugün yapıp işlediklerimizin ciddi bir kısmının -yöntem, biçim ve içerik açısından- yeni hayatın isterlerini karşılayamayacağı gerçeğiyle yüzleşeceğiz.
Bugüne dek süregelen siyasetin, ekonominin, sosyolojinin, sanatın, şehirciliğin, güvenlikçi anlayışların, iletişimin, hemen her disiplinin ezberi bozulacak. Dün işleyen neden sonuç anahtarları, bugünün sorularına doyurucu yanıt veremeyecek. Eski ezberler, önce inanılırlığını sonra varlığını yitirecek.
Bu nedenle ben kendimi barışın filmini, oyununu, şarkısını, resmini, şiirini, romanını düşlerken yakalıyorum sık sık. Benim dersim barış… Sadece ben çalışmıyorum, kızıma da öğretiyorum. Günahı boynuma…

Yazarın Tüm Yazıları