Paylaş
Burdur’da yaptığınız konuşmada şöyle dediniz:
- Anayasa Mahkemesi, hukuka aykırı bir şekilde önce kararı, günler sonra da gerekçeyi açıklamıştır.
-Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, bana daha önceleri bizzat kendisi söylemiştir, “Gerekçeyi hazırlamadan asla karar açıklamayız” demiştir.
-Ama ne yazık ki şimdi bu olayı yaşayınca ben gerçekten çok üzüldüm.
-Buradan söylüyorum: Çok kırgınım.
-Niye? O makamda olana dürüstlük yaraşır da onun için.
*
Sayın Cumhurbaşkanım!
-Haklısınız. Anayasa’ya göre... Anayasa Mahkemesi verdiği iptal kararlarını, gerekçesini yayımlamadan açıklayamaz.
-Yine haklısınız. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, henüz Anayasa Mahkemesi’ye üye bile olmadan önce... Kitaplarında ve makalelerinde “Gerekçeli karar yayımlanmadan iptal kararlarının açıklanması Anayasa’ya aykırıdır” diyordu.
*
Ama Sayın Cumhurbaşkanım!
İşin içinde şöyle bir iş var:
-“Gerekçesi yayımlanmadan karar açıklanamaz” denilen kararlar, Anayasa Mahkemesi’nin “İPTAL” kararlarıdır.
-“Gerekçesi yayımlanmadan karar açıklanamaz” ilkesi, “BİREYSEL BAŞVURU” dosyalarını kapsamamaktadır.
*
Sayın Cumhurbaşkanım!
Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verilen karar, bir “İPTAL” kararı değildir.
O karar, “BİREYSEL BAŞVURU” doğrultusunda alınmış bir karardır.
İptal kararları için geçerli olan ilke, bireysel başvuru dosyaları için geçerli olmadığından...
Ortada bir yanlış yoktur.
*
Sayın Cumhurbaşkanım!
Lütfen hukukçu danışmanlarınızla işin bu yönünü birazcık tartışın, farklı hukukçulardan bu konuda bilgi alın.
Göreceksiniz ki...
Ortada Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a kırılmanızı gereken bir durum yok.
Ve yine göreceksiniz ki...
Anayasa Mahkemesi makamında oturan kişi, en azından bu açıdan kendisine yakışmayan bir tutum
içinde değil.
Can ve Erdem’in yerinde olsam
BAKIYORUZ en yetkili ağızlara:
-“Bir haber yaptılar diye adamları 90 küsur gün Silivri zindanında perişan ettik, artık rahat bırakalım” diyen yok.
-“Batı’ya her gittiğimizde bu konu önümüze çıkarılıyor, bırakalım artık bu işin peşini” diyen yok.
-“Anayasa Mahkemesi’nin kararını bir fırsat olarak görelim ve artık bunun üzerine gitmeyelim” diyen yok.
-“Memleketin onca derdi varken hepimiz bu iki gazeteciyi hapse tıkmak için can atıyor izlenimi veriyoruz” diyen yok.
*
Ben olsam Can ile Erdem’in yerine...
Şöyle sorarım:
“Kaç gün, kaç hafta, kaç ay, kaç yıl daha Silivri zindanında mahpus kalırsak... Sizin rahatlamanız mümkün olacak. Bir deyiverin hele”.
Dünyaca büyük bilim adamını tutuklamışlar
İZMİR Şifa Üniversitesi Rektörü tutuklandı.
*
Cemaatçiler, sosyal medyada yazıyorlar.
-Tutukladığınız bu rektör, 40 dakikalık kalp ameliyatını 9 dakikaya indiren bir bilim adamıdır.
-Dünya çapındadır. Şöyle bilimseldir, böyle bilimseldir. Falandır filandır.
*
Kusura bakma Cemaatçi kardeş!
Bu söylediklerini işiten çıkmaz.
*
Çünkü sen... Daha dün dünyaca ünlü bilim adamı Mehmet Haberal’ı hapse tıktırmış, adamcağız hastalanıp revire kaldırıldığında “Hapisten kaçıyor” diye tepinmiş, adamın içerideki mahrem görüşmelerini ifşa etmiş, yapmadık zulüm bırakmamış bir yapının savunucususun.
Ve yine çünkü sen... Siroz, karaciğer kanseri başlangıcı, kronik böbrek sorunu, şeker hastalığı, yemek borusunda kanamaya yol açabilen varisler ve oğlunu kaybetmesinden sonra yaşadığı ağır depresyona rağmen Prof. Fatih Hilmioğlu gibi bir bilim adamına cezaevini mezar yapmaya çalışan bir yapının savunucusun.
Ne yazık ki bu dünya bir etme bulma dünyasıdır Cemaatçi kardeş.
Ettiniz, buluyorsunuz.
Katilin zevkli karısı Esma
ESMA Esad var ya...
Hani şu Suriye katilinin karısı...
İşte bu hanım, Tayyip Erdoğan’ın eşi için “zevksiz giyiniyor” falan dişe sallamış.
*
İyi de Esma...
Sen pek zevkli giyiniyorsun da ne oluyor yahu!
Sen son tahlilde ülkesini ateşe atan, yüz binlerce kişinin katledilmesine, milyonlarca kişinin sürgünlerde perişan olmasına yol açmış bir katilin karısısın.
Bırak başkalarının zevkliliğini ya da zevksizliğini.
Dövüneceksen otur da bunun için dövün.
Suriyeli mültecilerin doğurganlığı üzerine
SURİYELİ mültecilerin bebek sayısında bir hayli artış olmuş.
*
Bu konuyla ilgili haber ve yorumları okurken...
Lütfen Ahmet Kaya’dan “Kum Gibi” şarkısını dinleyiniz.
*
Şarkının özellikle şu bölümünü:
“Martılar ağlardı çöplüklerde / Biz seninle gülüşürdük / Şehirlere bombalar yağardı her gece / Biz durmadan sevişirdik”.
Belgrad Ormanı’na gitmek için 7 neden
-BİR: Altınoluk’taki oksijenden bile daha fazla oksijen var.
*
-İKİ: İngiliz kırsalına meftun olanlar, buraya âşık olur âşık.
*
-ÜÇ: Öyle güzel bir tartan pisti var ki... En miskini bile iki dakikada maratoncu yapar.
*
-DÖRT: Ne kadar kalabalık olursa olsun... İzbesi vardır ve çoktur.
*
-BEŞ: Mangalcı ile mangaldan nefret edenin, aynı anda mutlu olabildiği tek yerdir.
*
-ALTI: “Yeni Derya”da kahvaltı keyfi, Cemal Süreya’ya şiir yazdırır.
*
-YEDİ: Açıyı iyi ayarlarsan selfie yapmak için “balta girmemiş orman” fonu yakalarsın.
Paylaş