Paylaş
Ben gördüm.
Önce güldüm.
Sonra yadırgadım.
Ardından da “Ne gerek var böyle şeylere?” dedim.
*
İzin verirseniz hâlâ etkisinde olduğum görüntüyü betimleyeyim:
*
Kırmızı halılar serilmiş. Çakı gibi bir zabıta ekibinden askeri tören kıtası oluşturulmuş. Meral Akşener’in makam arabasının gelmesi bekleniyor.
Ve makam aracının ufukta görünmesiyle birlikte Ekrem İmamoğlu, arabanın kapısına kadar koşturuyor.
Tatlı bir telaş, sevinçli bir heyecan var ortamda.
Meral Akşener, gayet alışkın tavırlarla kırmızı halıda yürüyor.
Çakı gibi zabıtaların tam önünde durup “Merhaba arkadaşlar!” diyor.
Zabıtadan gür ve tok bir ses yükseliyor: “Sağ ol.”
*
Tamam, “Ne gerek var böyle şeylere?” dedim ama neden gerek görüldüğünü de tabii ki anladım.
*
Öyle anlaşılıyor ki...
Ekrem İmamoğlu vazgeçmemiş cumhurbaşkanı adaylığından.
Hâlâ potada olduğunu göstermek istiyor.
Zabıta müsameresi aracılığıyla Kılıçdaroğlu’na mesaj çekiyor:
*
“Bak, Meral Hanım beni destekliyor. Hem ben kazanacak adayım. Gel, inat etme. Çekil de ben aday olayım.”
*
Siyasette bu tür mesajlara da yer var.
Ama bu kadar vurgulusuna, bu kadar altı çizilmiş olanına, bu kadar bağıranına yer var mı, emin değilim.
*
Neyse...
Ben en iyisi “Altılı masa hayırlısıyla adayını belirlese de bu tür zabıta müsamerelerine gerek kalmasa” temennisinde bulunayım.
KATİL DARBECİLERDEN Mİ ÖĞRENECEĞİZ DARBEYİ
KAN döktüler.
Darbe yapmaya kalkıştılar.
Beceremediler.
Kaçtılar.
*
Şimdi kaçtıkları yerden...
“Darbenin perde arkası” diye bin türlü palavra sıkıyorlar.
*
Hangi partiyi savunursak savunalım... Hangi ittifaktan yana olursak olalım... Hangi umutların peşinden koşarsak koşalım... Hangi dünya görüşünün tarafı olursak olalım...
Bu katil darbecilere...
“15 Temmuz’un perde arkasını herkesten öğrenirim. Ama senden asla” diyerek yallah çekelim.
KİM KİME YAKIN
BEN en baştan beri hep şunu söyledim:
*
Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu’na yakın.
*
Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş’a yakın.
*
Bu savımın arkasında ise basit bir ilişki dinamiği var:
*
“Zıt kutuplar çeker birbirlerini.”
SİLİVRİ CEZAEVİ’NİN İSMİNİN DEĞİŞMESİ
ASLEN Yozgatlıyım.
Ama bir tarafım da Silivrilidir.
*
Bu yüzden Silivrililerin “Silivri Cezaevi” olgusundan nasıl rahatsız olduklarını iyi bilirim.
*
Geçtiğimiz günlerde Silivri Cezaevi’nin adı, “Marmara Cezaevi” olarak değiştirildi.
Biraz sessiz sedasız karşılandı bu değişim.
*
Oysa “Silivri soğuktur şimdi” diye literatüre geçmiş cümleler vardı.
*
“Marmara soğuktur şimdi” cümlesi...
Katiyen yerini tutmaz.
KRALİÇE’YE KÜRESEL NAZAR DEĞDİ
YERYÜZÜNDEKİ tüm ülke vatandaşlarının ortak bir espri konusu vardı:
Kraliçe’nin yaşı.
*
En son küresel ölçekte yapılan saptama şuydu:
*
1874 doğumlu Churchill’e de başbakanlık görevini verdi. 1976 doğumlu Liz Truss’a da başbakanlık görevini verdi.
*
Küresel çapta nazara gelmiş olacak ki Kraliçe...
Dün 96 yaşında hayata veda etti.
KEDİCİYİM VE BU ÖZELLİKLER BENDE KESİN VAR
HÜRRİYET muhabiri Umut Erdem’in “kediciler” ile ilgili haberini bugün Hürriyet’te okuyacaksınız.
*
Umut Erdem’in haberinden öğrendiğime göre...
“Kedici Veteriner Hekimleri Derneği” diye bir dernek varmış.
Ve bu derneğin sevgili başkanı Tarkan Özçetin, “Kedicilerin 500 özelliği” diye bir kitap yazmış.
*
İlk üç özelliği okudum:
*
- BİR: Yatağın en konforlu kısmını kedilere ayırırlar.
*
- İKİ: Sokakta her kediyle konuşurlar.
*
- ÜÇ: Kedilerin gönüllü hizmetkârı olurlar.
*
Hahaha!
Üçte üç valla!
*
Bu üç özelliğe de sahibim Allah’ıma çok şükür.
Paylaş