Paylaş
“Yine mi TC ile uğraşılıyor? Ne gerek var? Neler oluyor?” diye söylenerek Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a mesaj attım. “Doğru mu bu?” dedim.
*
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’tan bana gelen mesaj aynen şöyle:
*
“Ahmet Bey, tüm müftülüklerimizin isim tabelalarında TC var. Ama camilerde bu ibare zaten yok. Olmayan şey ile ilgili kaldırma talimatı nasıl verilecek? Bazı cami görevlileri isimden önce kendi inisiyatifleriyle TC koymuş, onlar da zaten duruyor. Durması da çok normal. Sadece rengi kırmızıya boyanacak, o kadar. Kaldırma söz konusu değil.”
*
Hiçbir derde derman olmayacak, dahası dertsiz başa dert açacak gereksiz bir uğraştır TC ile uğraşmak.
Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “TC’yi kaldırma söz konusu değil” şeklindeki vurgusunu okuyunca memnun oldum.
MERAL AKŞENER’İN NİHAL ATSIZ’I ANMASI ŞAŞIRTICI BİR ŞEY Mİ?
ŞU anda Türkiye’de tüm muhalefet için şunu söyleyebiliriz:
Erdoğan karşısında birleşenler muhalefeti!
*
Muhalefeti bir arada tutan yegâne unsur Erdoğan karşıtlığı olunca...
Zannediliyor ki muhalefeti oluşturanların hepsi birbirinin kafa dengi.
*
Bu nedenle sık sık arızalar çıkıyor.
*
Son arıza İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Türkçü yazar Nihal Atsız’ı anması nedeniyle çıktı.
*
İttifak içinde yer alan bazı unsurlar, Akşener’in Nihal Atsız’ı anmasından acayip rahatsız oldular.
“Faşist” ve “Irkçı” kelimeleri, havalarda uçuştu.
*
Bu tepkiyi gösterenler Akşener’i ne sanıyorlar acaba?
Erdoğan karşıtlığında birleşildi diye...
Akşener’in Türkçü milliyetçiliği bir tarafa bırakıp sol liberal bir siyasetçiye dönüştüğünü falan mı sanıyorlar?
KÜRK MANTOLU MADONNA’NIN POPÜLARİTESİNİN ÜÇ SIRRI
KÜRK Mantolu Madonna, uzun bir süredir Türkiye’de çok popüler. Epeydir çok satanlar listelerinde.
*
“1943 yılında yazılmış ve edebiyat çevrelerinde pek de başyapıt olarak kabul görmemiş bir roman, nasıl oldu da bu denli popüler oldu?” sorusuna doğru dürüst bir yanıt bulabilmek için yıllar önce okuduğum kitabı tekrar okudum.
*
Ve bu okumanın ardından...
Kürk Mantolu Madonna’nın popülaritesinin üç sırrını keşfettim:
*
- BİRİNCİ SIR: Merak uyandırıcı bir kurguya sahip roman... Kitapta sık sık “Fakat oraya geleceğiz ama önce şunu anlatmalıyım” deniliyor. Bu da günümüz dizilerinin uyandırdığı merakın bir benzerini uyandırıyor okurda.
*
- İKİNCİ SIR: Dillere destan bir aşk öyküsü anlatılıyor romanda. Günümüzde pek izi tozu kalmamış bir aşk bu. Tertemiz, hesapsız, dürüst, özverili, tutku dozu çok yüksek bir aşk... Galiba okurlar, böyle bir aşka özeniyorlar.
*
- ÜÇÜNCÜ SIR: Popüler olana kayıtsız kalınamıyor günümüzde. “Herkesler okuyor, ben de eksik kalmamalıyım” duygusu, günümüzün en kuvvetli duygusu. Bu kitap da bu duygunun etkisiyle popülaritesini arttırdı da arttırdı.
EKRANDA PAPYONLU BİRİNİ GÖRDÜĞÜM ZAMAN
- Mıhlanıp kalıyorum.
*
- “Acayip renkli bir karakterdir bu” diye bir önyargı geliştiriyorum.
*
- Söylediklerine kulak kesiliyorum.
*
- Papyonunu incelemelere doyamıyorum.
*
- “Ben de konuk etmeliyim” diye içimden geçiriyorum.
*
- Reytinginin garanti olduğuna inanıyorum.
*
- Hiç sıkılmadan, severek izliyorum.
AHMET ALTAN’IN EN BÜYÜK SORUNU: HELALLEŞMEMEK
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’nin Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Yavuz Saltık, Ahmet Altan’ı ağırlamış.
Birlikte çektirdikleri fotoğrafı paylaşıp altına şunu yazmış:
“Ahmet Altan’la dünü, bugünü ve yarını konuştuk. Biraz edebiyat, biraz roman ve biraz da sosyoloji.”
*
Tepki var bu paylaşıma.
“Taraf gazetesinde yaptığı provokasyonları da konuştunuz mu?” falan türü tepkiler.
Kimileri de Taraf gazetesinin “Fatih Camisi bombalanacaktı” ya da “Balyoz kozmik odada gizlendi” türü nadide manşetlerini paylaşmışlar fotoğrafın altında.
*
İşte işin tam da bu kısmında Ahmet Altan’ın en büyük sorunu ortaya çıkıyor.
*
Nedir o sorun? Tabii ki meşhur kibri yüzünden helalleşmekten kaçınması. Hatta helalleşmenin yanına bile yaklaşmaması.
*
İşte tam da bu yüzden olan, kendisine dostluk gösteren belediye bürokratına oluyor.
BEKLENTİ ÇITASI
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücretle ilgili olarak şöyle demiş:
“Asgari ücret artışı, bayram havası yaratacak.”
*
İnşallah! Ve fakat... Beklenti çıtasını yükseğe, en yükseğe çekmek, bir hayal kırıklığı potansiyeli de oluşturmaz mı acaba? İşin bu kısmını hesap etti mi acaba Sayın Bakan?
Paylaş