Paylaş
-Bu mahallenin bu camisi bu kadar kalabalığı ender görmüştür.
*
-Yaşar Kemal’in cenaze namazını kimin kıldırdığını anlayamadım. Galiba İstanbul Müftüsü idi... Müftü Bey, namazda yaptığı konuşmada Yaşar Kemal’in tek bir romanından bile söz etmedi... Keşke konuşmasında Yaşar Kemal’in dağ gibi bir vicdanı olduğuna, Anadolu’ya ses verdiğine, çıkarcı Abdi Ağaların karşısına İnce Memed’leri çıkardığına vurgu yapsaydı ve bunları söyledikten sonra “rahmet” dileseydi... Çünkü Allah, ancak vicdanı olanlara ve adalet duygusunu yukarıya kaldıranlara rahmet eder.
*
-Adana’nın MHP’li Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’yü gördüm cenazede... Sağ olsun, var olsun... Bu başkan, başka bir başkan.
*
-Abdullah Gül’ün Yaşar Kemal sevgisi içten bir sevgidir. Cenazeye gelerek de bunu kanıtladı. Ona da bravo.
*
-Cemil Çiçek, Kemal Kılıçdaroğlu, Ömer Çelik, Selahattin Demirtaş, Kadir Topbaş, Sırrı Sakık, Umut Oran, Sezgin Tanrıkulu... Yan yana dua ettiler, yan yana namaz kıldılar, yan yana saf tuttular... Yaşar Kemal’in birleştiren gücünü kanıtlarcasına...
*
-Cenaze törenlerinde alkışı hoş karşılayanlardan değilim. Fakat Yaşar Kemal’in cenazesi camiden çıkarken kopan alkış fırtınasını zerre kadar yadırgamadım. Belki de Yaşar Baba’nın heybetine yakıştırabilmiştim o alkışları... Ama ben yine de içimden bir Fatiha okumayı ihmal etmedim.
*
-Ta Osmaniye’den kalkıp gelen köylüler vardı. Çorak yüzleriyle selam durdular Yaşar Kemal’e. Birinin elindeki pankartta “Acı da, kahır da çekmiş geliyor/Güneşten boşanmış kopmuş geliyor” yazıyordu.
*
-Cenazenin ardından hep bir ağızdan “Yaşar Kemal onurumuzdur” sloganı atıldı. Bir slogan duruma bu kadar mı uygun olur!
*
-Törende yanımdaki adam, elindeki “İnce Memed” kitabını havaya kaldırmıştı. Müşfik bir gülümsemeyle karşıladım kendisini.
*
-Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan’ı gördüm cenazede... “Berkin’in dedesiydi” diyecek oldum. Vazgeçtim.
*
-Cenaze törenine Aydın Bey de katılmış, ben kalabalıktan göremedim. Rutkay Aziz ve Tarık Akan’ı gördüm. Can Dündar da oradaydı. Fatoş Güney’le selamlaştım. Turgut Kazan’a rastladım, Yaşar Kemal’li iki anı anlattı, “Anılarınızı kitaplaştırmanın vakti geldi” dedim.
Umre
Yıl: 2004...
Sabah yazarı Muharrem Sarıkaya, Mekke’de umre yapan dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını çekmişti. Bunu haber alan Erdoğan’ın danışmanları derhal girişimlerde bulunmuşlar ve fotoğrafın yayınlanmamasını istemişlerdi. Muharrem Sarıkaya da zaten fotoğrafı yayınlamayacağını kamuoyuna ilan etmişti. Buna rağmen Muharrem Sarıkaya’nın işine son verildi. Yani yayınlanmamış “umre fotoğrafı”, bir gazeteciyi işinden etti.
*
Yıl: 2015...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan umre yaptı... İhram giydi, tavaf yaptı... Umreden çok sayıda fotoğraf yansıdı basına... Değişik kareler... Bu fotoğraflar bütün gazetelerde yayınlandı... Hükümet çizgisinde yayın yapan gazeteler de bu fotoğrafları büyük bir şevkle kullandılar... Hiçbirine “Ne yapıyorsunuz?” denmedi. Hiçbirine “Lütfen kullanmayın” denmedi... Hatta belki de bir teşvik bile söz konusu oldu... Kısacası... 2004’teki davranış ve yaklaşım gitmiş, yepyeni bir davranış ve yaklaşım devreye girmiş durumda.
*
Değişimin farkında mısınız?
Çarşamba Sohbetleri’nde Mustafa Sarıgül var
CHP’den aday adayı olup önseçime girme kararı alan Mustafa Sarıgül, hem adaylığını, hem de Hayri İnönü ile ilgili yaşadıklarını ilk kez Hürriyet’e anlattı.
Çarşamba Sohbetleri yarın Hürriyet’te.
Yaşar Kemal’in ‘Merhaba’ şiiri
Dünyanın ucunda bir gül açılmış
Efil efil esen yele merhaba.
Karanlığın sonu bir ulu şafak
Sarp kayadan geçen yola merhaba.
Gün ve gün yüreğim ulu yalımda
Engel tuzak kurmuş bekler yolumda
Zulümlerde, işkencede, ölümde
Bükülmeyen güce, kola merhaba...
Acı da, kahır da çekmiş geliyor
Güneşten boşanmış kopmuş geliyor
Bir ışık selidir, sökmüş geliyor
Nazım usta, ulu sele merhaba.
Alınacak Anadolu’nun öcü
Yerde kalmayacak çekilen acı
Açıldı geliyor şafağın ucu
Şu doğdu doğacak güne merhaba.
Selam olsun dört bir yana merhaba
Akan kana, düşen cana merhaba
Hesap sorulacak güne merhaba
Türkünü söyleyen dile merhaba.
Yaşar Kemal’den altını çizdiğim satırlar
-O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.
*
-Bir dil bulacağız her şeye varan... Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük dolaşmayacağız bu dünyada.
*
-Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş... Doğru yalnızdır.
*
-Bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hınç, kin okur. Bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık... Bu adamın üstünden başından yalnızlık akar... (Sait Faik hakkında).
*
-İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.
*
-Şu dünyada her bir yaratığın tutunacak bir dalı var. İnsanın yok.
*
-Zulmün artsın... Zulmün artsın... Zulmün artsın ki... Çabuk zeval bulasın.
Paylaş