Paylaş
Vicdan sahibi aydınlar ayakta.
Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu’yu tanıyanlar, “Bu kadarı da olmaz” diyorlar.
Protesto metinleri yayınlanıyor.
İmzalar toplanıyor.
Güçlü itirazlar ediliyor.
Buna mukabil...
Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu’nun tutuklanmasını gerekçelendiremeyen bazı muhafazakâr yazarların dilinde şu cümleler var:
“Ama bu itirazlar yargıya müdahale anlamına geliyor. Yargının kararını beklemek gerekir” diyorlar.
Bu muhafazakâr yazarlara soruyorum:
Madem öyle siz neden Fethullah Gülen hakkında dava açıldığında “yargı kararını beklemek gerekir” demeyi tercih etmediniz?
Madem öyle siz neden AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında “yargı kararını beklemek gerekir” demeyi tercih etmediniz?
Madem öyle siz neden Tayyip Erdoğan hakkında şiir nedeniyle dava açıldığında “yargı kararını beklemek gerekir” demeyi tercih etmediniz?
Madem öyle siz neden sizden biri tutuklandığında “olmaz böyle şey” diye dört bir koldan isyan ettiniz ya da ediyorsunuz?
Mimar Sinan ne tür kum kullanıyordu?
ALİ Ağaoğlu diyor ki:
1998’ten önce İstanbul’da yapılan binalar, Van’daki binalardan bile daha beter durumdadır.
1998’ten önceki dönemde inşaatlarda deniz kumu kullanıyorduk.
Teknoloji geriydi.
Kullan-dığımız demir kalitesizdi.
O zaman sorulması gereken soruyu soralım:
Mimar Sinan Selimiye’yi yaparken ne tür kum kullanmıştı? O camiler, köprüler, hanlar, hamamlar hangi teknolojiyle inşa edildi?
Baykal’ın masumiyetine sonuna kadar inanıyorum
DENİZ Baykal’ın tacizine maruz kaldığı iddiasıyla şöhretin 15 dakikasını yaşayan bir arkadaş var.
Adı: İklim Bayraktar...
Kendisiyle 20 yıl önce bir televizyon kanalında çalışmışız.
Doğru dürüst hatırlamıyorum bile...
İşte bu arkadaş, başına geldiğini iddia ettiği olayların tadını daha fazla çıkarmak için bir kitap kaleme almış.
Kitapta benden de söz etmiş.
Hakkımda kurduğu her cümle yalan...
Düzeltmeye bile tenezzül etmeyeceğim kadar yalan...
Ama durun bir dakika!
İklim Bayraktar’ın yazdığı kitabın hiç faydası olmadığını söylersem haksızlık etmiş olurum.
O kitabın en azından benim açımdan şöyle bir faydası da oldu: Deniz Baykal’ın masumiyetine sonuna kadar inandım.
Bu kadar soğukkanlı, bu kadar kolay, bu kadar rahat yalan söyleyebilen bir “yalan makinesi”, Deniz Baykal hakkında neden doğruyu söylesin ki?
Sinemadaki ‘Behzat Ç.’ için bir karne denemesi
OYUNCULAR: Dizidekiler iyiydi ama araya sonradan katılanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Özellikle de Cansu Dere için...
FİLMİN ADI: Filme kaynaklık eden romanın adı “Son Hafriyat”... Böyle şahane bir isim dururken neden “Seni Kalbime Gömdüm” isminde karar kılındı, anlamadım.
DİZİDEN FARKI: Küfürlerin “bip”siz olması dışında bir fark yok. Hatta dizideki bazı iyi bölümler, filmden daha iyi.
ÖZELLİĞİ: Diziyi izlemeyenler açısından “berbat” bir film. Diziyi yakından takip edenler ise “biz bu bölümü neden sinemada izlemek zorunda kaldık ki?” diyebilirler.
SEYİRCİ: Benim izlediğim sinemadaki seyircilerin büyük çoğunluğu hallerinden memnun görünüyorlardı. Küfürlerde neden güldüklerini ise anlamadım.
SAÇMALIK: “Hayalet” karakteri, toprağa gömülmüş cesetleri koklayarak arıyordu, daha ne olsun.
Aşk olsun Latif
“4 Yüz” ekibi olarak...
“En Etkili 10” için listeler çıkardık, gerekçeler yazdık.
Fakat hiçbirimiz meseleyi Latif Demirci’nin dünkü Hürriyet’te yayınlayan karikatürü kadar özetleyemedik.
Latif’in karikatürü hem bugünün Türkiye gerçeğidir, hem de bir halet-i ruhiyenin ifşasıdır.
Yani kelimenin tam anlamıyla golü yedik.
“Aşk olsun Latif” diyor, başka da bir şey demiyorum.
Ergenekon’da son nokta
TÜRKÜCÜ Nihat Doğan da sonunda “Bana bu oyunları Ergenekoncu ulusalcılar oynadı” dedi ya...
Bu Ergenekon davasında gelinebilecek son noktadır, üst sınırdır.
Artık bundan sonrası olamaz.
Ne diyelim?
Vatana millete hayırlı olsun...
Cemaat haklı beyler
HÜLYA Avşar, “hayvan kesen bir dini aklım almıyor” demiş.
Bunun üzerine Cüppeli Ahmet Cemaati, internette Hülya Avşar’a şu yanıtı vermiş:“Yediği etler babasının tarlasında mı yetişiyormuş?”
Lafı hiç uzatmaya gerek yok.
Cemaat haklıdır.
Hem iştahlı bir et tüketen olacaksın, hem de “hayvan kesen bir dini aklım almıyor” diyeceksin...
Bal gibi de tutarsızlıktır bu...
Bakanlara tavsiyeler
BİR: Halka şirin gözükmek için esprileri zorlarsanız antipatik olursunuz. Zorlama esprilerden kaçının.
İKİ: Eğer verdiğiniz demeçlerin “AK Parti kurmaylarının fantastik beyanları” başlığı altında sanal sözlüklerde alay konusu yapılmasını istemiyorsanız, vereceğiniz her demeci önce mantık süzgecinden geçirin.
ÜÇ: Halkın arasına girdiğiniz andan itibaren haksız bir şekilde bile eleştirilebileceğinizi aklınızdan çıkarmayın. Unutmayın: Vatandaşla polemiğe giren bir bakan, baştan kaybeder.
DÖRT: Muhatabı olduğunuz çıkar gruplarına laf çakmak yerine alabildiğine anlayışlı olduğunuzu yansıtan bir tutum içinde olun.
BEŞ: Netameli konulara girmeyin.
ALTI: Herhangi bir mesele hakkında Başbakan Tayyip Erdoğan’dan önce açıklama yapmaktan kaçının.
YEDİ: İyi bir icraat adamının, iyi bir hatip olması gerekmez. İyi bir hatip değilseniz, iyi bir hatip gibi davranmayın.
SEKİZ: Celadetli bir kişiliğe sahip değilseniz, sertlik yanlısıymış gibi bir izlenim vermeye çalışmayın.
Paylaş