‘Vurun kahpeye’ ile hesaplaşmak

HALUK Şahin hocamızı sever, sayarız. Özünde iyi insandır. Son tahlilde vicdan sahibidir.

Hatta bunca kifayetsiz muhterisin arasında bir ‘iyi niyet’ abidesi olarak yükseldiğini bile söyleyebiliriz.

Ve fakat...

Ne demişler? ‘Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir.’

Hocamız, sağ olsun, Mine Kırıkkanat’ın, farklı meşreplerden dört ayrı yazar tarafından eleştirilmesi karşısında dayanamamış, mahallenin kendisinden sorulduğunu düşünen bir Ayhan Işık tavrı koyarak, ‘Heeyt! Ne oluyor lan orada! Dört kişi birlik olmuş hem de bir ‘bayan’a saldırıyorsunuz? Bunun neresi erkeklik!’ tarzında bir çıkış yapmış.

Bunu yaparken de aralarında benim de yer aldığım Kırıkkanat eleştiricilerini, Halide Edip’in ünlü ‘Vurun Kahpeye’ romanının kötü adamı ‘Kara sakallı yobaz Hacı Fettah’ıyla eşleştirmiş.

Bu durumda ‘Zavallı Minecik’ de, romandaki ‘idealist genç kadın öğretmen’e denk düşmüş.

Bizler, yani 2005 model ‘Kara sakallı yobaz Hacı Fettahlar’, genç(!), idealist(!) ve zavallı(!) kadın öğretmen Mine’yi ‘Vurun Kahpeye’ çığlıkları atarak yumruklamaktaymışız. Ya da yaptığımız buna benzer bir şeymiş.

Ayrıca ‘Hocamız’, aslında Kırıkkanat’ın kullandığı bazı kelimeleri onaylamıyormuş.

Ama işte Mine de böyle bir yazarmış. Kendisini öfkelerine kaptırıyormuş, heyecanlıymış, içtenmiş, sivri dilliymiş, keskin kalemliymiş. Onu da öyle kabul etmeliymişiz.

* * *

Önce bir ‘Çelik Bilek’ edasıyla ‘Hay bin kunduz!’ diyelim ve ‘iletişim profesörü’ hocamıza şunları hatırlatalım:

BİR: Sayın Hocam... Söz konusu yazara yönelik eleştirilerimde onun ‘cinsiyeti’ne yönelik en küçük bir göndermeye rastladınız mı? Şunu bilmenizi isterim: Benim için ‘Mine Kırıkkanat’ adıyla ‘Emin Sağlamkanat’ adı arasında hiçbir fark yoktur. Yani cinsiyet devre dışıdır.

İKİ: Sayın Hocam... ‘Bir erkek yazarın, yazdığı bir yazıdan dolayı birkaç farklı yazar tarafından eleştirilmesi’ ile ‘Bir kadın yazarın yazdığı bir yazıdan dolayı birkaç farklı yazar tarafından eleştirilmesi’ arasında hiçbir fark yoktur. Lütfen şu ‘vurun kahpeye’ teröründen acilen vazgeçin.

ÜÇ: Sayın Hocam... Mesela Fransa’da bir ‘sert kalem’, toplumun bir kesimi için ‘geviş getirenler’, ‘kısa bacaklı, uzun kollu ve bol kıllılar’ diye yazsa, o insanların çocukları için ‘dana’ sıfatını uygun görse, böyle bir yazı için ‘Ne var bunda kardeşim? Yazarımız Fransa’nın en sert, içten, sivri dilli, keskin kalemidir. Neden mesele yapıyorsunuz’ mu denir? Yoksa en hafifinden ayıplanır mı?

DÖRT: Sayın Hocam... İnternette söz konusu yazara hakaret içeren mesajlardan yola çıkarak, sakın ‘kadın nefreti’ gibi teoriler kurmayın. Zira internet denilen álemde, hem de söz konusu yazarı savunma adına, bize gönderilen daha aşağılık mesajlar için de bir teori kurmak zorunda kalabilirsiniz...

BEŞ: Sayın Hocam... Söz konusu yazar, bir üslupsuzluk yapmıştır, aşağılayıcı ve sorunlu bir dil kullanmıştır. Bu pervasızlık tabii ki en sert şekilde eleştirilecektir. Bundan daha doğal ne olabilir? Lütfen işin içine ‘Mine laiktir laik kalacak’ ya da ‘Mine, Fransız TV’lerinde Türkiye’yi savundu’ gibi konuyla hiç mi hiç ilgisi olmayan şeyleri katmayın. Komik duruma düşersiniz. Ya da en hafifinden ciddiyetinizi kaybedersiniz. Bu da en çok beni üzer.

Büyükler böyledir işte

AŞAĞIDAKİ
bölüm Milli Eğitim’in tavsiye ettiği kitaplar arasından çıkarılan ‘Küçük Prens’ adlı kitaptan alınmıştır:

‘Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. ‘Kaç yaşında?’ derler, ‘Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?’ Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.’ (Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery).

Şimdi biz de bu bölümden yola çıkarak şunları söyleyebiliriz:

Büyükler böyledir işte. Yasaklamaya bayılırlar. Bir kitap için asıl sorulacak soruları sormazlar da tutarlar kitabın içindeki bir cümleden yola çıkarak güzelim masalı çocukların dünyasından çıkarırlar.

NOT: Keşke Can Yayınları, Milli Eğitim’in bu hırt tutumu karşısında ‘İnadına Küçük Prens’ dese ve Tomris Uyar’ın güzelim çevirisiyle Küçük Prens’i yeniden yayımlasa.
Yazarın Tüm Yazıları