Ulan hakikaten de hepsi oradaydı

Serdar Gezi’de değildi...

Haberin Devamı

İbrahim de Gezi’de değildi... Mahsun Gezi’ye uğramadı bile... Kadir Gezi’ye mesafeliydi... Ajda, “Ne yani hepimiz Gezi’ye destek vermek zorunda mıyız” dedi... Reha Gezi’ye karşı limoniydi... Muazzez Gezi’ye kapatmıştı gözlerini... Mustafa uzay kadar uzaktı Gezi’ye... Adnan Gezi’nin kıyısından bile geçmedi... Özcan Gezi zamanı kayıplara karıştı... Ebru Gezi’ye en uzak yerdeydi...

*

Serdar, “AK Parti çok şükela” dedi... İbrahim düet yaptı... Kadir akil insan seçildi... Mustafa zaten bildiğiniz gibi... Reha hükümete destek çıktı... Muazzez AK Parti gecelerinde şarkılar söyledi... Adnan’ın Tayyip Bey’e sevgisi malum... Özcan’ın aşırı sıcaklığı yoksa da bir soğukluğu da yok... Mahsun iktidara soğuk değil... Ajda, “Sayın Bakanım sizin için canımızı feda etmeye hazırız” dedi... Ece desen zaten apolitik... Ebru ağırbaşlı bir hükümetçi... Merhum Osman AK Parti milletvekili idi...

*

Ulan hepiniz oradaydınız be!

Haberin Devamı

Ali İsmail geleceğin Ahmet Kaya’sı olacak

AHMET Kaya konusu bugün sadece bir utancın konusudur.
Fırlatılan çatal bıçaklar, açılan davalar, oluşturulan havalar, atılan manşetler, yazılan makaleler...
Hepsi ama hepsi, sadece ve sadece bir utancın konusudur, başka bir şeyin değil.
Ve hak edilmiş bir utançtır bu.
Lamı cimi yok.

*

Size bir şey söyleyeyim mi?
Bir zaman gelecek Eskişehir’in ortasında dövülerek öldürülen 18 yaşındaki Ali İsmail konusu da bir utancın konusu olacak.
Bugün Ahmet Kaya üzerinden başkalarını utandırmak için çırpınanlar, yarın Ali İsmail üzerinden utandırılacaklar.
Valilerin demeçleri, o demeçlere verilen tepkiler, suskunluklar, geçiştirmeler, çarpıtmalar, çarpıtmalara zemin hazırlayan manşetler, sessizlikler, bir “Allah rahmet eylesin”i bile esirgemeler falan...
Hepsi ama hepsi yalın bir utancın ve utandırmanın konusu olacaktır.

*

Fakat şöyle bir durum da var:
Nasıl ki bugün Ahmet Kaya konusunda pişkinlik geçer akçe olabiliyorsa, yarın da Ali İsmail konusunda pişkinlik geçer akçe olacaktır.
O açıdan telaşa mahal yok.
Herkes rahat oynasın.


İZLENİMLER 2

Diyarbakır’dan kalanlar

Haberin Devamı

AK Parti’ye oy veren Kürtler, “Erdoğan–Barzani buluşması”nın ardından özgüven kazanmış durumdalar... Yüksek sesle konuşuyorlar, tartışmalara giriyorlar, “Başbakan Erdoğan umudumuzdur” diyorlar...
Diyarbakır’da “Kürdistani” diye bir sözcüğü çok sık işittim... Daha önce duymamıştım bu sözcüğü... Sandım ki “Kürdistan” sözcüğünün dolaşıma girmesiyle ilgili bir durum var... Oysa alakası yokmuş... “Kürdistani” demek “Kürt bilincine uygun, Kürt bilinci doğrultusunda” demek imiş... Ve öteden beri zaten kullanılırmış.
Ulan hakikaten de hepsi oradaydıDiyarbakır’ın Cihangir’i: Sülüklü Han... Diyarbakır’ın Beyoğlu’su: Sanat Sokağı... Diyarbakır’ın Etiler’i: Dicle Kent...
Diyarbakır’da ciğerciler yarışı var... İşi bilenlere sordum ve “en iyi ilk 5”i çıkardım... Takdim ediyorum: BİR: Büyük postanenin yanındaki adı olmayan salaş ciğerci... İKİ: Ciğerci Muharrem... ÜÇ: Ciğerci Umut... DÖRT: Dağkapı Ciğercisi... BEŞ: Ciğerci Remzi Usta.
Diyarbakır’a özgü tatlılar için, özellikle de “kadayıf” için “Sıtkı Usta”ya uğramak şart... “Sıtkı Usta” büyüyor, şubeler açıyor falan ama büyüyen yerlere özgü sorunlar yaşamıyor, yani kaliteden ödün vermiyor.
Diyarbakır duvarları CHP pankartlarıyla donatılmış durumda: “Diyarbakır Cezaevi müze olacak”, “Faili meçhullerin hesabı sorulacak”, “Newroz resmi bayram olacak”, “Seçim barajı yüzde 5 olacak” türü pankartlar... Kısacası CHP, kendisi için büyük, Diyarbakır için küçük bir adım atmış durumda.
Ulan hakikaten de hepsi oradaydıŞehrin büyüyen kısımlarında süper lüks kafeler açılmaya başladı. Uluslararası kahve zinciri olan Robert’s Coffee’nin Kayapınar’da açtığı süper lüks kafe, şu sıralar çok popüler... Diyarbakırlılar kafenin açıldığı cadde için “Burası adeta Bağdat Caddesi” diyorlar.

Haberin Devamı

Tahammül ve barış

TİYATROCULARA Gezi cezası veriliyor.
Sanatçı Barış A. gözaltına alınıyor.
Mehmet Ali Alabora’ya yapılan muamele belleklerde.
Gazetecilere nasıl bakıldığı malum...

*

Bu durumda ne diyeceğiz?
Tabii ki Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da söylediğini:
“Yazarlara, şairlere, gazetecilere, sanatçılara, ozanlara tahammül edemeyenler, bölgeye barış getiremezler.”
(Diyarbakır–Barzani’li, Şivan’lı açılış töreni)

Dershaneler şöyle de kapatılır

ÇOĞUNLUK sizin değil mi?
Sizin.
Millet sizden yana değil mi?
Yana.
Halk sizin arkanızda değil mi?
Arkanızda.

*

O zaman çağrı yapın çoğunluğa, millete, halka...
Deyin ki:
“Bu dershaneler para tuzağıdır... Bu dershaneler gereksizdir... Bu dershaneler çocukları test manyağı yapıyor... Göndermeyin çocuklarınızı dershanelere...”
Hatta örnek olun, “rol modeli” olun ve önce siz göndermeyin çocuklarınızı dershanelere.
Böylece...
Dershaneler öğrencisiz kalacak ve kendiliğinden kapanacaktır.
Bu durumda...
Hiç kimsenin “Sen benim dershanemi neden kapatıyorsun ağa” diye sormaya ne hakkı ne mecali olacaktır.

*

Soruyorum:
Bu yol neden denenmiyor?

Haberin Devamı

NE İŞ

AK Parti Milletvekili Sadık Yakut, “Kız-erkek öğrencilerin birlikte eğitim yapması büyük yanlıştır” dedi.
AK Parti kurumsal kimliği karşılık verdi:
“Partimizin görüşü değil ama düşünce özgürlüğü var.”

*

AK Parti Milletvekili İdris Bal, “Dershaneler kapatılmasın, Suriye politikasında yanlışlar var, Gezi’ye yaklaşım hatalı” dedi.
AK Parti kurumsal kimliği karşılık verdi:
“Partimizin görüşüne aykırı gitti, kesin ihraç istemiyle disipline.”

*

Sadık Yakut söz konusu olunca “fikir özgürlüğü.”
İdris Bal söz konusu olunca “avuuu.”
Ne iş?

Başbakan’a sorulan insafsız sorular

HİÇ acımıyorlar.
Hiç çekinmiyorlar.
Hiç korkmuyorlar.
Ve Başbakan’a televizyon ekranından...
Çok yorulmuyor musunuz?
Size yazık değil mi?
Gazeteleri okumasanız daha rahat etmez misiniz?
Siz aslında muhafazakâr değil devrimcisiniz, değil mi?
Şeklinde sorular soruyorlar.

*

Başbakan’a böyle soruların sorulabildiği bir ülkede otoriterlikten, totaliterlikten söz edilebilir mi?
Bu tür soruların sorulabildiği bir ülkede demokrasiden söz edilmeyecek de neden söz edilecek?

Yazarın Tüm Yazıları