Paylaş
Ana muhalefet partisinin liderine yönelik sergilenen apaçık bir nezaketsizlik karşısında hepimiz ortaklaşıp “Bu bir nezaketsizliktir” diyemiyoruz.
*
Artık Türkiye’de...
Ana muhalefet lideri, bir yalan haber üzerinden iktidarı sıkıştırmaya çalışıyor. Ve o lider, haberin yalan çıkmasını hiç mesele etmiyor.
*
Artık Türkiye’de...
Şeytanlaştırma tek taraflı işleyen bir mekanizma değil. Bütün taraflar, birbirlerini şeytanlaştırıyor.
*
Artık Türkiye’de...
Yankı odalarına hapsolma durumu var. Herkes kendi tarafının sesini dinlemeye meraklı. Herkes Türkiye’nin kendi dünyasından ibaret olduğunu düşünüyor.
*
Artık Türkiye’de...
Karşı tarafı ikna etmek, karşı tarafa oy verenlere seslenmek, karşı tarafta yer alanlarla sağlıklı diyalog kurmak gibi arayışlar yok.
*
Sonuç olarak...
Türkiye’nin ruh hali iyi değil. Hem de hiç iyi değil.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI’NA BRAVO!
Olimpiyatlar boyunca...
Sporcularımızın her maçında sahadaydı, teknik direktör gibi bir oraya bir buraya koştu, her madalyada sanki kendi madalya almış gibi sevindi, sadece başarıya değil başarısızlıklara da ortak oldu, başaramayan sporcuları teselli etti.
*
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’nun, Tokyo Olimpiyatları’ndan verdiği izlenim tam olarak buydu.
*
Bakıyorum:
Bakan Kasapoğlu, şimdi de aynı tutumu Tokyo Paralimpik’te de sürdürüyor.
*
Kimse pek söylemiyor. Ben şöyle canı gönülden haykırmakta bir sakınca görmüyorum:
Bravo size Sayın Kasapoğlu!
ÇOK EĞLENCELİ BULUYORUM
Müjdat Gezen ile Uğur Dündar arasında şöyle bir şaka var:
*
Müjdat Gezen, Uğur Dündar’a “Uğur Abi” diyor. Buna karşılık Uğur Dündar da Müjdat Gezen’e “Müjdat Abi” diyor.
*
Olayın beni eğlendiren kısmı ise şurası:
*
Hiç bıkmadan, hiç sıkılmadan, hiç üşenmeden, mütemadiyen, her durumda, her fırsatta bu şakayı yapıyorlar ya...
İşte ben en çok bununla eğleniyorum.
KÖTÜNÜN KÖTÜSÜ
- TALİBAN: Katı mı katı. Bağnaz mı bağnaz. Kolayca kan dökmekte sakınca görmez. Bulunduğu yeri cehenneme çeviren bir örgüt.
*
- DEAŞ HORASAN: Taliban’ı bile yeterince “katı” bulmayıp “esnek” bulan, Taliban’a bile “kafir” diyen bir örgüt.
*
Taliban’dan kaçmak için uçağın kanadına yapışıp düşerek can verenler, acaba DEAŞ Horasan’dan kaçmak için neler yapmazlar?
ABDÜLHAK HAMİD’İN KEMİKLERİNİ SIZIM SIZIM SIZLATTIN BE NUSRET!
Bugün Kelebek’te bizim Mehmet Üstündağ’ın bir haberi var.
*
Habere göre...
Nusret, Abdülhak Hamid’in Maçka Palas’taki süitine yerleşmiş. Orada kalacakmış.
*
Şairi azam Abdülhak Hamid Bey’in en bilinen şiiri “Makber”, şöyle başlar:
*
“Eyvah! Ne yer, ne yar kaldı / Gönlüm dolu ah-ü zar kaldı / Şimdi buradaydı gitti elden / Gitti ebede gelip ezelden”.
*
Makber, Hamid’in yürek yakan bir feryadıdır.
Sağ olup bugünleri görseydi...
Feryat figan yepyeni bir “Makber” kaleme almaktan kendini alıkoyamazdı diye düşünüyorum.
BAŞYAPITLIK AÇISINDAN İZLEDİĞİM ÜÇ DİZİ
- MR. MERCEDES: Kâbus, rüya sahnelerinden pek hoşlanmam. O kısımları hariç iyi. Oyunculuklar şahane. Fakat hemen söyleyeyim: Bir başyapıt değil. Sadece elde başyapıt yoksa çekilir.
*
- DOWNTON ABBEY: “Yukarıdakiler / Aşağıdakiler” dizisi... İngiliz aristokratları ve hizmetçileri... Sınıfsal ayrımlar o kadar katı ki... İnsanı sosyalist falan yapabilir bu dizi. Bu arada kendi türünde başyapıt sınıfına girer.
*
- BOSCH: Çamaşır makinesi markasıyla alakası yok. Dizinin kahramanı dedektifin soyadı bu. Dürüst, nitelikli, ince gören bir polisiye. Bir havası var ve sizi o havanın içine çekiyor. Başyapıt mı? Değil ama bayağı bir yaklaşmış durumda.
ŞÖYLE BİR ŞEY VAR
Sürekli didişen, devamlı tartışan, hep bir gerginlik ortamının içinde yer alan çiftleri gördüğünüzde...
“Böyle hayat çekilir mi yahu” diye düşünebilirsiniz.
*
Düşünmeyin!
*
Çünkü şöyle bir şey var:
*
Bazı ilişkilerde temel dinamik...
Didişmektir. Tartışmaktır. Gerginliktir.
*
O çiftlerin elinden bunu alırsanız...
Çok ama çok mutsuz olurlar ve bir süre sonra ayrılırlar.
Paylaş