Paylaş
Kelimesi kelimesine söylediği şuydu:
*
“Belli ki sinir sistemini tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”
*
Bu açıklama üzerine...
Tepkiler çığ gibi büyüdü.
*
Şebnem Fincancı Korur, tepkiler üzerine anında geri vites yaptı.
Yeni açıklaması, aynen şöyle:
*
“Sanki ben kimyasal silah kullanılmıştır demişim gibi haber yapıyorlar. Öyle bir şey demedim ki ben. Ben bir kimyasal etki olabilir dedim.”
*
Bir insan, ancak attığı iftiradan utanırsa...
Bu türden bir geri vites yapar.
*
Attığı iftiradan utanıp geri vites yapmak zorunda kalmak...
Şebnem Fincancı Korur’a verilebilecek en büyük cezadan bile daha ağır bir cezadır.
KOCA SİYASETÇİLERİN ERGEN HINZIRLIĞINA SÜRÜKLENİŞİ
AHMET Erozan...
İYİ Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı.
Ayrıca yıllarca diplomatlık yapmış bir isim.
*
ABD’ye giden İYİ Parti heyetinin de başında yer alan Erozan, şöyle bir tweet attı:
*
“Biz ABD’ye hamburger yemeye gelmedik.”
*
Bu paylaşımı herkes, “Bak, bak... Kemal Kılıçdaroğlu’na laf çakıyor” diye anladı.
*
Erozan ise, “Yanlış anlaşıldım. Ben aslında Erdoğan’a cevap verdim. Erdoğan, ‘ABD’ye hamburger yemeye gidiyorlar’ demişti. Ben ona cevap verdim” falan diye bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
*
Twitter dili ve edebiyatı, herkesi olduğu gibi siyasetçileri de etkilemiş durumda.
*
Mizah duygusu olsun olmasın hemen herkes Twitter’da bir şeyler karalarken mutlaka bir hınzırlık yapmak zorunda hissediyorlar kendilerini.
*
Mutlaka ironik bir takılma içinde olunacak. Mutlaka laf sokulacak. Mutlaka alaycı bir eda geliştirilecek. Mutlaka “adeta Cem Yılmaz” dedirtilecek. Mutlaka taş gediğine oturtulacak.
*
Bu hava, kendilerinden ağırbaşlılık beklenen koskoca siyasetçilerimizi bile etkisi altına almış durumda.
“Acaba yanlış anlaşılır mıyım” falan demiyorlar.
Anında girişiyorlar ironiye.
*
Neyse... Neyse...
Belki Erozan, yaşadığı bu iletişim kazasının ardından...
Lüzumsuz bir hınzırlık çabası içine girmekten vazgeçer.
İZNİNİZLE KİĞILI’YI ÖVECEĞİM
ERKEK giyimindeki tüm markalar, Türk erkeklerinin tümünü slim fit pantolonlara ve ceketlere mahkûm etmiş durumdalar.
Azıcık kilolu olanın içine sığması imkânsız dapdaracık pantolonlar, dapdaracık ceketler. Hepsi böyle.
Ekonominin doğal çarkını bile işletmiyorlar bu alanda: Talep var ama arz yok.
*
Bunun bir istisnası var: Kiğılı.
Slim fit kesimlerin içine sığamayan Türk erkeklerinin sığınağı haline gelmiş durumda Kiğılı.
*
Bu kulaklar, nice kilolu Türk erkeğinin “İyi ki Kiğılı var” haykırışını o kadar çok duydu ki...
HASAN KILIÇ BU SEFER SEÇİLSİN
HASAN Kılıç, İstanbul Barosu başkanlığına yine aday.
*
Özellikleri şunlar Hasan Kılıç’ın:
İdeolojik takılmıyor, siyaset yapmıyor, slogan atmıyor, büyük laflar etmiyor. Meslektaşlarının sorunlarına odaklanıyor, özellikle genç avukatların dertlerine derman olmaya çalışıyor, tamamen mesleğe odaklanıyor.
*
Hiç slogan atmadan seçilen ilk baro başkanı unvanını alması için...
Hasan Kılıç’ın bu sefer seçilmesini çok arzu ediyorum.
Ama tabii ki takdir avukatlarımızındır.
GÜLŞEN
MAHKEMEDE şöyle demiş:
*
“Maddi manevi bedelini ödedim. Verin beraatimi.”
*
Çok haklı. Gerçekten de maddi manevi bedelini ödedi. Hem de fazlasıyla ödedi. Yurtdışı yasağı falan... Kalkmalı artık.
MALATYA MALATYA BULUNMAZ EŞİN
ÜNİVERSİTEDE aynı evde kaldığım arkadaşlarımın hepsi Malatyalıydı. Bu yüzden yarı Malatyalı sayılırım. Ayrıca “Malatya... Malatya... Bulunmaz eşin” türküsünün melodisine de bayılırım. Malatya’ya karşı bu hislerle dopdoluyken müjdeli haberi aldım: Malatya’mız, 2028 yılında EXPO Fuarı’na ev sahipliği yapacakmış.
*
EXPO’nun “Dünya Bahçeleri” klasmanında en az 40 ülkenin katılacağı, iki milyonun üzerinde ziyaretçinin beklendiği büyük bir fuar düzenlenecek Malatya’da. Ne güzel!
*
Peki nasıl olmuş bu iş? Onu da öğrendim. EXPO heyeti, Malatya’nın yeşil alanlarını, parklarını, bahçelerini incelemiş. Son üç yılda dört milyon kare yeşil alana kavuşan Malatya’ya tam not verilmiş. Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, bu sonucun alınmasından acayip mutlu. 2028’i iple çekiyor.
BELGESELİ YAPILSA OTURUR İZLERİM DEDİĞİM KİŞİLER
METİN Akpınar belgeseli güzeldi.
Fatih Terim belgeseli fena değildi.
Haldun Dormen belgeseli şahaneydi.
*
“Keşke belgeseli yapılsa” dediğim kişiler var.
*
Mesela tarihçilerin rock starı İlber Ortaylı belgeseli.
*
Mesela görmüş geçirmiş Ajda Pekkan belgeseli.
*
Mesela Türk sinemasının yüz akı Şener Şen belgeseli.
*
Mesela asırlık çınar Muazzez İlmiye Çığ belgeseli.
*
Mesela sultan Türkan Şoray belgeseli.
Paylaş