‘Türbanlıya hoşgörü solcuya dayak’ sorunu

GEÇEN gün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın konuşma yaptığı salonda iki ayrı kadın grubu tarafından protesto gösterisi yapıldı.

Göstericilerden ‘solcu’ olanları, pankart açıp slogan atmaya başladıkları anda salonda bulunan görevliler tarafından zor kullanılarak yaka paça dışarı çıkarıldı.

Ancak aynı salonda türban yasağını protesto etmek amacıyla harekete geçen türbanlı kızlara ‘farklı bir muamele’ yapıldı.

Türbanlı kızların salon dışına çıkmaları rica edildi, zor kullanılmadı.

Bu olay karşısında hiç kuşkusuz lafı eğip bükmeden, ideolojisini vicdanının önüne geçirenlerin talihsizliğine düşmeden konuşmak gerekir:

Böyle şey olmaz, bu utanç verici bir ayrımcılıktır, ayıptır.

Bu böyledir ve bu tavrı sergilemek için ‘vicdan sahibi’ olmak yeterlidir.

Yani işin ilkesel tarafının tartışılacak bir tarafı yoktur.

* * *

İlkeyi ortaya koydum; ama gönlüm rahat değil.

Çünkü ayrımcılık karşısında duyduğum utanca rağmen, ‘Türbanlıya tolerans, solcu kızlara gözaltı’ ya da ‘Şeriatçıya hoşgörü, solcuya dayak’ şeklinde atılan başlıkların neyi ima ettiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiğine inanıyorum.

Bazıları için bu ‘açıklığa kavuşturma çabası’ fevkalade lüzumsuz bir iş olarak algılanabilir.

Olsun, ben yine de bu lüzumsuz çabaya girişeceğim.

Zira ‘her şeyin belirginleştirilmesinin zorunlu olduğu’ bir ülkede yaşadığımızın farkındayım.

* * *

O zaman belirginleştirme işine şu soruya yanıt arayarak başlayalım:

Acaba ‘Türbanlıya hoşgörü, solcuya dayak’ başlığı, polisimiz üzerinde nasıl bir etki yapar?

Ne de olsa polisimiz, bir gazetemizde manşetten de ilan edildiği gibi, ‘yarım ekmek parasına günde 12 saat çalışmak zorunda’.

Yani mazereti var.

Yani olayı yanlış anlayabilir.

O halde ‘Türbanlıya hoşgörü, solcuya dayak’ başlıklarının polisimiz tarafından, ‘Bundan böyle her ikisine de dayak atalım, böylece eleştirilerden kurtuluruz’ şeklinde yorumlanmamasının hiçbir garantisi yok.

O zaman uyarı görevini yapmanın ve meseleyi açıklığa kavuşturmanın tam sırası...

Sakın, ‘Solcuya dayak, türbanlıya hoşgörü’ başlıklarından ‘Her ikisine de dayak’ sonucu çıkartılmasın.

İşin doğrusu, her ikisine de toleranstır, hoşgörüdür.

Doğru tutum türbanlıya karşı sergilenen tutumdur.

Yanlış tutum ise solculara yapılandır.

Eşitlik arayışı ‘dayakta eşitlik’ şeklinde sonuçlanmamalı.

Eşitlik, ‘hoşgörüde eşitlik’ olarak belirlenmeli.

* * *

Başta da belirttiğim gibi, lütfen beni bu basitin de basiti uyarılar nedeniyle ‘lüzumsuz işlerle uğraşmak’la itham etmeyin.

Ne de olsa bu ülke, ‘yerde yatan kadına acımasızca vurulan cop’un mazereti olarak ‘polisin özlük haklarının yetersizliğinin ve mesaisinin fazlalığının’ gösterildiği bir ülke.

Eh, böyle bir ülkede, böyle bir uyarının büsbütün faydasız kaçmayacağını herhalde takdir edersiniz.
Yazarın Tüm Yazıları