Türban bitti ama deli gönül uslu durmaz

YARGIÇLAR, hem de en Avrupalı yargıçlar raconu kestiler.

Türbanıyla üniversiteye gitmek isteyen Leyla Şahin’e dediler ki:

‘Boşuna heveslenme hemşire hanım! Olmaz, olamaz! Hadi sen git işine. Laik bir devlette türbanınla üniversiteye giremezsin. Git kendini dövdürmeden.’

Gerçi tınısı bir parça şark kokuyor; ama son tahlilde bu ‘karar’, Avrupalı bir karardır.

Ve bu nedenle ‘söz söylenmez bu sözün üzerine’...

Peki ne denir?

‘İş bitti’ denir, ‘Defter kapandı’ denir, ‘Türban yasağı hak ihlali değildir’ denir, ‘AKP kafası duvara tosladı’ denir, ‘Mahkeme son sözü söyledi’ denir...

Yani yapacak bir şey yoktur.

Leyla ‘devlet dersi’nde sınıfta kalmıştır.

Ya boyun eğip başını açacaktır, ya da ‘Hadi gel köyümüze geri dönelim’ türküsünü çığırıp Fadime’nin düğününde halay çekecektir.

Yani türbansızların sınıfına atlama hayalinden vazgeçecek ve gidip kendi sınıfıyla kaynaşacaktır.

* * *

Evet, son söz söylenmiştir.

Hem de ‘Avrupa değerleri, bugün insanlığın ulaştığı en yüce insanlık değerleridir’ denilerek, ‘adalet’ dilenilen anlı şanlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘Büyük Dairesi’ tarafından...

Bu durumda akıllı uslu, uzlaşmacı, Avrupacı, demokrat, itaatkár bir insan ne yazar?

Ne yazacak?

Tabii ki şunları:

‘Sevgili türbanlı kızlar... Bakın işte Avrupa son sözü söyledi. Öyle inatçılık yapmayın. Lütfen kıyafetlerinizi yargıç kararlarına ayarlayınız.’

Ve fakat...

İşte bir kez daha pratik, teoriye uymuyor.

Deli gönül uslanmıyor, her zaman olduğu gibi arıza çıkarıyor.

* * *

O halde çıkan arızayı üç maddede özetleyelim:

BİR: Üniversite okuma hakkını kazanmış yetişkin bir genç kızın okula giderken istediği kıyafeti seçemeyeceği, Avrupalı yargıçlar tarafından tescillenmiştir. Bu da bizim üniversitelerimize giden öğrencilerin ‘yetişkin’den sayılmadığı gerçeğini belirgin kılmıştır.

İKİ: Avrupa üniversitelerinin hiçbirinde türban yasağı yok... Ama AİHM, türbanın laikliğe aykırı olduğunu, bu nedenle yasaklanmasında sakınca görmediğini söylüyor. Bu durumda Avrupa üniversitelerinin laiklik konusunda duyarsız olduğu sonucuna varabiliriz.

ÜÇ: Büyük toplumsal sorunların mahkeme kararıyla çözülmesi gerçekten iyi olurdu. Ancak acımasız gerçek şudur: Yargıçlar karar vermiştir; ama sorun maalesef devam etmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları