Tayyip Erdoğan bir çılgın mıdır?

“ÇILGIN” kişi, risk alır. İcabında kişisel geleceğini tehlikeye atar. Sonu belirsiz işlere kalkışmaktan çekinmez. Temkini elden bırakır. Kendisine çıkarılabilecek faturayı ödemeye baştan razı olur. Maliyet hesabı yapmaz. Serden geçer. Göze alır.

Haberin Devamı

* * *
Bu durumda...
“Çılgın proje”yi açıklayan Başbakan Erdoğan için “o bir çılgın” diyebilir miyiz?
Bence diyemeyiz.
Çünkü...
Başbakan Erdoğan’ın “çılgın projesi”...
Bünyesinde herhangi bir risk barındırmıyor. Sonu belirsiz değil. Temkin gerektirmiyor. Başbakan’a kişisel bir maliyet de yüklemiyor.
Aksine...
Ortada tam anlamıyla “sıfır risk, bin bal” var.
* * *
Proje gerçekleşme yoluna girerse...
“Erdoğan iktidarı” ihale, rant ve çıkar odağı olacak. Proje kapsamında yandaşlara ihale ve rant dağıtılmasa bile, iştahı kabartılmış iş ve ihale çevrelerinin gözünde iktidar, cazibe merkezi haline gelecek.
O zaman soralım: Çılgınlık bunun neresinde?
* * *
Proje gerçekleşme yoluna girmezse...
“Erdoğan iktidarı”, ortaya attığı “proje” ile memleketin can yakıcı sorunlarını bir süreliğine unutturmanın keyfini sürmüş olacak. “Şifreli sınav” gibi bunaltıcı konulardan bir süreliğine de olsa kaçışı başarmış olacak.
Yine soralım: Çılgınlık bunun neresinde?
* * *
Eğer Başbakan Erdoğan, kendisinden “o bir çılgın” diye söz edilmesini istiyorsa...
Bunu “gerçekleşse de, gerçekleşmese de kendi siyasi duruşuna yarayan” projelerle sağlayamaz.
Bu devirde çılgınlık...
Bir kor ateş gibi tutanı yakan Kürt sorununa el atmakla olur.
Bu devirde çılgınlık...
Kimselerin üzerinde uzlaşmaya yanaşmadığı Anayasa için uzlaşma zemini yaratmaya kalkmakla olur.

Haberin Devamı

Çift kişilik hayatın yararları

DÜN bu köşede “Tek kişilik hayatın yararları” başlığı altında birkaç madde sıralamış ve “halkı tek kişilik hayata teşvik” etmiştim.
Okurum Emel Aksoy, bu tek yanlı propaganda karşısında dayanamayıp bir “karşı bildiri” hazırlamış.
Bu bildiriyi yayınlıyorum.
Ama lütfen önce dün bu köşede çıkan bana ait bildiriyi, ardından da okurum Emel Aksoy’un bildirisini okuyun ve sonra da kararınızı verin: Tek mi, çift mi?
İşte Emel Aksoy’un kaleminden “çift kişilik hayatın yararları”:
* * *
-  “Seni merak ettim” gibi, bir başkası tarafından düşünüldüğünü hissettiren bir cümle duyarsın.
-  Tek kişilik hayatta asla yapamayacağın bir şeyi yapma hakkın olur: Kapı zili çalarsın.
-  Hayatında sana kapı açacak, seni karşılayacak biri olur.
-  Hem sorumluluğunu taşıdığın, hem de sorumluluğunu taşıyan biri olduğunu düşünerek kendini iyi hissedersin.
-  Bir yol arkadaşın olur. Lezzet duraklarında birlikte tat almanın keyfine varırsın.
-  Hayatı paylaşmanın anlatılamaz keyfini yaşarsın.
-  Yalnız yemek yemenin karamsarlığından kurtulursun.
-  Seyrettiğin filmin kritiğini yapacağın biri olur yanında.
-  Yaptığın kahramanlıkların hakkı verilir. Daha da iyisi birinin kahramanı olursun.

Haberin Devamı

Her kim ‘MHP’nin kasetleri var’ diyorsa

EVET... Her kim “Seçime kadar MHP ile ilgili başka kasetler çıkacak” diyorsa...
Hatta bu konuda daha da ileri gidip “8 kaset daha var” diyerek somut açıklamalar yapıyorsa...
O kişinin...
Mahrem alanlara kamera yerleştiren karanlık odaklarla irtibatı olabilir. İrtibatı olmasa bile bilgisi olabilir.
İşte bu nedenle...
Gazetelere bu konuyla ilgili haber yapan, yazı yazan, demeç veren tiplerin, mutlaka yetkili makamlar tarafından, “Sen nereden biliyorsun 8 kaset olduğunu? Kimden aldın bu bilgiyi?” denilerek sorgulanması gerekir.
Gizli kamera fareleri, belki bu yöntemle yakalanabilir.

Çılgın fanatikler diyarı

MADEM “hayal kurmak”, günümüzün en geçer akçesi oldu, o halde ben de bir hayal kurayım.
Olmaz ya...
Diyelim ki oldu.
Diyelim ki...
Şu meşhur “Çılgın Kanal Projesi”ni Tayyip Erdoğan değil de Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı.
Ne olurdu?
* * *
Ne olacak?
“Projeyi gerekçesiz yerin dibine batıranlar” ile “gerekçesiz göklere çıkaranlar” yer değiştirirdi.
- CHP yandaşları “İşte çılgın Türk” diyerek Kemal Bey’i kutsarlardı. “Modern Türkiye’nin modern projesi” başlıkları atılır, “İşte bir cumhuriyet çocuğunun dizginlenemez hayal gücü” türü yorumlar yapılırdı.
- AK Parti yandaşları ise hücuma geçerdi: “Atma Kemal, din kardeşiyiz” derlerdi. “Rantçılara gün doğdu” yorumunu yaparlardı, “deprem ne oldu deprem” diye sorgulama yaparlardı, “kanalı bırak metroya bak” diye laf çakarlardı.
* * *
Şunu demek istiyorum:
Siz bakmayın gerekçesiz göklere çıkaranlara da, gerekçesiz yerin dibine batıranlara da...
Onları “proje” değil, fanatizm motive ediyor.

Haberin Devamı

Camiyi bırak, fermana bak/images/100/0x0/55eb2106f018fbb8f8ad0b5b

ESKİŞEHİR ’de CHP’li Tepebaşı Belediyesi’nin himayesinde açılan sergide, “İnsanlık Anıtı” adlı heykelin yıkılmasına tepki göstermek amacıyla yapılmış resimlere yer verilmiş.
Sergide yer alan resimlerden biri, “cami” ile “ucube” arasında paralellik kurmaya kalkıyor.
Bir başka resimde ise çarşaflı bir kadının ağzının iç çamaşırıyla kapatılması resmedilmiş.
İkisi de saygısız... İkisi de rencide edici...
Heykel karşıtı, heykeli yıkarken tekbir getirir.
Heykel yanlısı ise, heykelin yıkılmasına tepkisini, camiyi “ucube” olarak göstermeye kalkarak dile getirir.
Sanki ortada bir “cami / heykel” çatışması varmış gibi...
Oysa ortada bir “ferman” var ve o ferman doğrultusunda yıkılan bir heykel var.
Kafayı kutsal değerlerle bozmuş olanlara şunu söylemek isterim:
Camiyle uğraşacağına fermanla uğraşsana...

Haberin Devamı

Cevapsız kalmaya mahkûm bir soru

DÜNÜN İslamcısı, bugünün muhafazakar demokratı, 70’lerin sağcı dilini benimseyivermiş.
Şöyle diyor:
“Adnan Menderes buldozerlerle Vatan Caddesi’ni açtığında, bunlar ‘Bu kadar büyük caddeye ne gerek’ var diyerek karşı çıkmışlardı.”
İyi de güzel kardeşim... Sen ki...
“Harakani Hazretleri’nin makamı gölgeleniyor” diye heykel yıkan anlayışa alkış tutuyorsun.
İnsaf edip biraz da...
Adnan Menderes’in Vatan Caddesi’ne buldozerlerle girdiğinde kaç tane türbenin, kaç tane tarihi eserin, kaç tane caminin, kaç tane makamın yıkıldığının hesabını yapsana...

Yazarın Tüm Yazıları