Tayyip Bey’e bir acı mektup

SEVGİLİ Tayyip Bey...

Bilmem bilir misin? "Bizim Yozgat"ta senin durumunu gayet iyi anlatan bir tabir vardır: "Zırı kırıldı" der Yozgatlılar...

Evet, evet... Zırın kırıldı.

"Efsanevi Tayyip şansı" masal oldu.

Sen artık o eski "Ballı Tayyip" değilsin...

"Su içse yarıyor" ya da "İlahi yardım alıyor" söylenceleri yere çakıldı.

İşte, her canlı gibi sen de -yavaştan da olsa- geriye doğru gitme trendini tattın...

Partinin genel merkezinin önünde alışkın bir gayretkeşlikle bir araya gelen davulcular ve zurnacılar susup kaldı.

Balkondan selamlama yapacak ne takatin vardı ne de toplanan ahali...

Ama yine de "tarihi balkon konuşması"nı çağrıştıran bir açıklama yaptın gecenin geç vakti...

Dedin ki: "Sonuçlar beni tatmin etmedi."

Ardından da kendini sorgulayacağını ima ettin.

Madem eski dostuz, o zaman sana bir kıyak yapayım Tayyip Bey...

Seçim öncesi "buradan nasıl göründüğü"ne dair bir "korsan bildiri" attırayım da, "muhasebe süreci"nde benim de tuzum bulunsun...

* * *

Seçimden önce orantısız abanıyordun Tayyip Bey...

Yandaş basınınla, aşırı şımarmış taraftarlarınla, burnundan kıl aldırmaz adaylarınla, şişkin egonla, patlayan özgüveninle, antipatik sloganlarınla, çatışmacı tavrınla, amansız kibrinle...

Abandıkça abanıyordun...

Kucaklamıyor, dışlıyordun... Umut vermiyor, korkutuyordun... Uzlaşmıyor, kavga ediyordun.

Üstümüze üstümüze geliyordun...

Valilerinle geliyordun, seçmece televizyon programlarınla geliyordun, kömür çuvallarınla geliyordun, gıda torbalarınla geliyordun, buzdolaplarınla, çamaşır makinelerinle geliyordun, seçime beş gün kala açıklanan "Ergenekon İddianamesi" ile geliyordun, "asit kuyusu" şovlarınla geliyordun, çıkardığın yapay gerilimlerinle geliyordun, vergi cezalarınla geliyordun...

Kutsal Kitap’ın dilinden söyleyecek olursak, "Yeryüzünde böbürlenerek çalımlı yürüyor" idin...

Acayip kibirlenmiştin.

Hadi itiraf et, aslında tek emelin vardı: Yine çıkıp "sandık sandıklar içinde çok şanımız var" şarkısını terennüm etmek...

"Yüzde 50’nin üzeri" idi beklediğin...

Hani bağırıyordun ya avazın çıktığı kadar: "Bunlar yüzde 47’yi de beğenmiyorlar... Ama cevabı millet verecek... Milletim ’Siz yüzde 47’yi beğenmiyor musunuz? Alın size yüzde 50’ diyecek."

Bak, işte millet konuştu...

Ama biraz değişik konuştu...

"Akıllı ol" dedi... "Yeter söz milletin" dedi... "Artistlik yapma" dedi... "Böbürlenme" dedi... "Senden büyük Allah var" dedi...

Dedi oğlu dedi...

* * *

Madem açık konuşuyoruz... O zaman öğütlerimiz de açık olsun...

Sevgili Tayyip Bey...

Eğer bundan sonra "Tayyip neylerse güzel eyler" anlayışından vazgeçersen... Tahammüllü olma temrinleri yaparsan... Putin’e öykünmek yerine Şeyh Edebali öğütlerine kulak vermeyi tercih edersen... Büyük düşünmek yerine kendini başkalarının yerine koyarak düşünmeye başlarsan... Ahalinin "zart - zurt"tan hazzetmediğini idrak edersen... "2009 model tek parti yönetimi"ni inşa etmeye kalkmazsan... Senin gibi yaşamayanların güvenini kazanamazsan...

Bitmezsin bitmemesine ama...

"Yüzde 47"yi falan rüyanda bile göremezsin... Benden söylemesi.

İmza: Acı konuşan bir eski dost...

Tek soru tek cevap

SORU: Beyaz şehir ahalisinin önemlice bir kısmı, "istikrar" adına AKP’ye oy vermişti. Fakat... Bu sefer... Vazgeçtiler... Neden?

CEVAP:
Korktular... Korktular... Korktular... Baktılar ki: Bir parça fazla oy alınca Tayyip Bey sert yüzünü göstermekten çekinmiyor... İktidarı sonuna kadar kullanıyor... Hatta bu uğurda kural ihlalleri yapmaktan bile geri durmuyor... Tiranlaşıyor... "Eyvah" dediler... "Böyle giderse işin rengi değişir, yaşam tarzımız tehlike altına girer" dediler... "Durmak var yola devam edilemez" dediler... Bu yüzden oy vermediler.

Bundan sonra ne olur

KABİNEDE REVİZYON- Şunu yazın bir kenara: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan gidicidir... Ahsen Yenge’nin "Rabbime sordum / Cleveland dedi" açıklaması, "Mahdum Abdullah Bey"in gemlenemeyen ticari hırsı falan Tayyip Bey’in tepesini attırmış durumda... Hazır elde "sağlık sorunları" gibi "mis" gibi gerekçe de bulunuyorken, Kemal Abi bir kenara konacak... "Türkiye’de mutlu bir Londralı" gibi dolaşan Mehmet Şimşek’in de üstünün çizildiğini söylemeliyim.

İHSAN ARSLAN GRUBU- Diyarbakır’ı kazanayım derken eldeki kalelerden olan Tayyip Bey, "Kürt sorunu"nun duble yollarla ve sosyal yardımlarla çözülemeyeceğini idrak edecektir... Bu durumda "İhsan Arslan Grubu"nun yeni dönemde daha da etkili olacağını tahmin etmek zor değil...

AB’YE TUTUNMA- Şehirlerin beyaz ahalisinin gösterdiği kırmızı karttan kurtulmanın tek yolunun Avrupa Birliği’nden geçtiğini fark eden Tayyip Bey, "Orta Doğu’nun yiğidi" olmak hevesinden vazgeçip, "Brüksel’in kahramanı" olmak hedefine kilitlenebilir.
Yazarın Tüm Yazıları