Paylaş
90’lı yıllardı.
“Kıbrıs sorunu” konuşulurken şu tür cümleler havalarda uçuşurdu:
*
- Çözümsüzlükten beslenenler var.
- Çözümsüzlüğü çözüm olarak görüyorlar.
- Çözümsüzlük çözüm değildir.
*
Biz şimdi bunları İstanbul’un taksi sorunu için söylemeye başladık.
Çünkü taksi sorunu, resmen ve alenen çözümsüzlüğe terk edilmiş gibi.
*
Ortada taksilerle ilgili devasa sorunlar var:
*
Vatandaş taksi bulamıyor. Taksici müşteri seçiyor. Taksicinin eğitimi ve niteliğiyle şikâyetler devam ediyor. Turistler kazıklanıyor. Plaka ağalığı sistemine neşter atan yok. Taksi sayısı artmıyor.
*
Bütün bu sorunların oturulup konuşulması gerekiyor.
Bunun için öncelikle tüm paydaşların “sorunu çözmek” amacıyla samimi bir şekilde olaya el atması şart.
Bir araya gelecekler, oturacaklar ve soruna köklü, radikal, akılcı, kalıcı, vatandaş odaklı bir çözüm bulacaklar.
*
Fakat heyhat!
Buna dair en küçük bir umut, bir işaret, bir istek görmüyoruz.
*
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul’un depreme hazırlığı için samimi adımlar atmaya başladı.
Kimseyi dışlamadan sorunu çözme iradesi gösterdi.
Benzer bir iradenin taksi sorununun çözümü için ortaya konması gerekiyor.
*
Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi... Bir araya gelmeliler ve bu sorunu çözmeliler.
Sorunu çözmenin şerefini de ortaklaşa paylaşmalılar.
TAMER KARADAĞLI ŞENLİKLERİ BAŞLADI
Önümüzdeki üç beş günün gündemi belli oldu:
Tamer Karadağlı.
*
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olarak atanması üzerine her kesimde acayip bir dinamizm, enerji falan.
Aşağılayanlar, beğenmeyenler, alay edenler.
Var gücüyle savunanlar, iyi oldu, şahane oldu diyenler.
Herkes politik saflaşmasına göre tutumunu alıyor ve konuya dalıyor.
*
Bu arada herkes yeni bir tartışma konusuna kavuşmuş olmaktan da fazlasıyla memnun.
*
Bir tek kişi bile “Bu adam bu göreve layık mı? Tahsili nedir? Müktesebatı nedir? Tiyatroyu bilir mi? Bu görevi layıkıyla yerine getirir mi?” tartışması yapmıyor.
Beğenmeyenler ile beğenenler arasındaki kör dövüşü herkese yetip de artıyor bile.
*
Neredeyse iki taraf da “Reis bize konu çıkardın, çok sağ ol” diyecek.
Tamer Karadağlı
ATATÜRK’Ü CANLANDIRAN OYUNCU BUNU MU DER
Aras Bulut İyinemli iyi bir oyuncu.
Sanatçı özelliğini ve kişiliğini beğenirim.
Disney’in sansürlediği meşhur dizide Atatürk’ü canlandırıyordu.
*
Sansür kararıyla ilgili bu zamana kadar konuşmamasını yadırgıyordum.
Nihayet konuşmuş.
Ama keşke hiç konuşmasaymış.
*
Sade suya tirit bir açıklama yapmış.
Okudum söylediklerini.
Hiçbir tavır göremedim söylediklerine.
Yavan, tutumsuz, tavırsız bir açıklama.
Sansür kararı alan platforma tek bir kelime bile etmiyor.
“Diaspora lobilerine boyun eğilmesi kabul edilemez” falan türü bir çıkış bekliyorsunuz ama yok.
*
“Geldikleri gibi giderler” cümlesini söylemiş ve bunun gereğini yapmış bir büyük lideri canlandıran oyuncuya hiç yakışmadı bu tatsız tuzsuz açıklama.
Aras Bulut İyinemli
ELON MUSK MI? MARK ZUCKERBERG Mİ?
İki teknoloji milyarderi, kendilerini aniden taş devrine ışınlayıp kafes dövüşü yapacak. Şaka sanıyordum ama iş bayağı ciddiye döndü. Gladyatör kapışması gibi bir şey olacakmış. Antik Roma’ya selam sarkıtılacakmış. Bense hangisini destekleyeceğimi şaşırdım. İkisi arasında gidip gelmekteyim.
*
- Bazen “Şu Elon’ın sağlam bir dayağa ihtiyacı var. Umarım ihtiyacı giderilir” diyorum.
Elon Musk
*
- Bazen de Mark Zuckerberg’in kibirli bilmişliğine kıl olup “Umarım yenilir” diyorum.
Mark Zuckerberg
*
- Bazen “Yesinler birbirlerini, çekirdek çitleyerek izleyelim” diyorum.
*
- Bazen de ikisi arasında mutlaka taraf olmam şartmış gibi havaya giriyorum.
YAŞAMSAL TAVSİYELER
- Hayranı olduğunuz kişilerle tanışmak için çırpınmayın. Tanıştığınızda sizi çok büyük bir hayal kırıklığı bekliyor olabilir.
*
- Politikalarının belirlenmesinde payınız olmayan hiçbir siyasi partiyi delice savunmayın. O parti yenildiğinde siz de yenilmiş sayılırsınız.
*
- Sosyal medyada size yönelik herhangi bir linç harekâtına karşı hemen kamerayı açıp videolu cevap vermeyin. Düşüne düşüne yazdığınız yazılı bir açıklamayla yetinin.
*
- Serdar Ortaç’ı çok fazla ciddiye almayın. Son açıklamalarıyla sanırım biraz kafayı sıyırmış durumda.
ATANAMAMIŞ MISIROĞLU
Halil Konakçı adlı bir hoca var.
Atanamamış Kadir Mısıroğlu gibi davranıp dikkat çekmeye çalışıyor.
Halil Konakçı
Sürekli lüzumsuz tartışmalar çıkarıyor. Gündemde kalmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Son yaptığı çıkış ise Hatay’la ilgili. Yanlış anlamaya müsait bir sürü şey söylüyor.
*
Kendisine sadece şu hatırlatmayı yapmak isterim:
*
Hangi bağlama oturtursan oturt... Hangi meseleyi açıklıyor olursan ol... Hangi mesajı vermeye çalışıyorsan çalış... Hangi konuya ağırlık veriyorsan ver...
İşgal kuvvetlerini şirin gösterecek ya da böyle anlaşılacak sözler söyleyeme.
*
Unutma! En fazla Fransız işgalciden nefret etmedikçe delikanlı olamazsın.
Paylaş