Süpermarketler konusunda bir karara varamadım

“Adam haklı” diye geçirdim içimden.

*

Fakat sonra şöyle bir baktım:

*

Akaryakıt fiyatları stabil, döviz stabil...

Yani “girdi fiyatlarındaki inanılmaz yükselişler” cümlesini kurmayı gerektiren bir durum yok.

Ancak buna rağmen...

Marketlerde en temel gıdaların fiyatları maşallah günden güne artıyor da artıyor.

*

Bre aman!

Bu iş, ne iştir?

*

Enflasyon mudur bunun nedeni?

Enerji fiyatlarının yüksekliği midir?

Yoksa daha fazla kâr hırsı mıdır?

*

Galip Aykaç’ı dinliyorum. İkna olur gibi oluyorum.

*

Fiyatlardaki artışa bakıyorum. “Bu kadar da olmaz” diye öfkeleniyorum.

*

Sonuçta bir karara varamıyorum.

GALİP AYKAÇ’A ÜSLUP UYARISI



BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç, konuşmasının bir yerinde şöyle diyor:

*

“Biz bu ülkenin temel taşlarıyız. Bu temel taşları yerinden oynatmaya bunların güçleri yetmez. Bre ahlaksızlar. Bre densizler.”

*

Bu üslup, çok kötü bir üslup.

Hiç hoş değil.

*

İşin tam bu noktasında Galip Aykaç...

“Ama bize karşı konuşanların üslubu? Onların üslubu ne olacak?” diye bir cevap verebilir.

*

Ama bu cevap kurtarmaz.

Çünkü süpermarketlere karşı konuşanlar, yekpare değil. İçlerinde üslupsuzluk yapanlar da var, gayet temiz bir üslupla eleştiri getirenler de var.

Tümüne birden “Bre ahlaksızlar. Bre densizler” demek, hiç uygun değil.

*

Alkışlı bir toplantıda söylüyor bunu Galip Aykaç.

Her zaman söylerim:

Alkış, alışık olmayanlar açısından çok tehlikelidir.

KARIŞIK KURUŞUK İŞLER

TEMEL Karamollaoğlu’nun verdiği bilgiye göre...

- Altılı Masa’daki genel başkanlardan bir “Eşgüdüm Kurulu” oluşturulacakmış.



- Seçilecek cumhurbaşkanı, ülkeyi bu kurulla birlikte yönetecekmiş.

Falan...

*

Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği bilgiye göre...

- Seçimde oylar cumhurbaşkanı adayına istenmeyecekmiş.

- Oylar, Altılı Masa’nın oluşturduğu güçbirliğine istenecekmiş.

Falan...

*

Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de seçmen...

Basit olsun ister. Sade olsun ister. Anlaşılır olsun ister. Net olsun ister. Kolay olsun ister.

*

Oysa Altılı Masa’nın öngördüğü her şey...

Fazlasıyla karışık kuruşuk.

*

O kadar ki...

Basitleştirilmesi, sadeleştirilmesi, anlaşılır hale getirilmesi, netleşmesi, kolaylaştırılması neredeyse imkânsız gibi.

*

Hepimiz biliyoruz, Altılı Masa’nın çok sorunu var.

Ama bu karışıklık kuruşukluk...

En büyük sorunu. Yani sorunlarının anası.

ENGELLERİ AŞMANIN FİLMİ

‘BUĞDAY Tanesi’ diye bir film.

Başrolde Kutsi var.



Bu film, engelli milletvekili Serkan Bayram’ın hayatını ve mücadelesini anlatıyor.

*

Küçük yaşta geçirdiği kaza sonucu engelli olan Serkan Bayram, hayatı boyunca haksızlıklar yaşamış, ötekileştirmeye maruz kalmış. Ama yılmamış. Büyük bir cesaretle mücadele etmiş. Hukuk okumuş. Avukat olmuş. Sivil toplum kuruluşlarında çalışmış. Milletvekili seçilmiş.

*

Bu film, hem engelli vatandaşlarımız açısından cesaret aşılayıcı hem de engelli olmayan vatandaşlarımız açısından umut verici.

*

Bu hafta gösterime giren ‘Buğday Tanesi’ filmini hararetle öneriyorum.

YUNAN ALFABESİYLE ADIMIN YAZILIŞI

TARAFSIZ Bölge’de Mete Yarar, “Milli Muharip Uçak” olgusunu anlatmıştı.



Ben de Mete Yarar’a sorular soruyordum.

*

Programın işte bu bölümü, bir Yunan televizyonunda konu edilmiş.

*

Şöyle bir baktım.

Tek bir şey dikkatimi çekti:

*

“Ahmet Hakan” kelimelerinin Yunan alfabesindeki yazımı.

“Axmet Xakan” diye yazılıyormuş benim adım.

*

İyi oldu bunu öğrendiğim.

Yunan adalarına gittiğimde satarım ben bu bilgiyi.