Paylaş
Muharrem İnce önce Ankara’da miting yaptı.
Acayip kalabalıktı. Ankara gibi kalabalık toplamanın çok zor olduğu bir şehirde on binler akın etmişti mitinge.
*
Muharrem İnce sonra İzmir’de miting yaptı.
İzmir zaten kendi mahallesi sayılırdı. Kalabalık olması beklenirdi. Ama orada bile beklenenin çok üzerinde büyük bir kalabalık vardı.
*
Muharrem İnce en son İstanbul’da miting yaptı.
İşte bu hepsini solladı. Akın etti insanlar Maltepe Meydanı’na. “Yok böyle coşku” dedirtti. Fotoğraflar paylaşılıyor, sosyal medya yıkılıyordu.
*
Sonuç?
Muharrem İnce’nin oyu yüzde 30’u biraz aşabildi.
*
O gün bugündür...
Süper kalabalık, devasa, büyük, coşkulu mitinglere bakarak...
Seçimin sonucuna dair bir tahminde bulunmamaya bir yemin ettim ki dönemem.
KEMAL KILIÇDAROĞLU ADAYLIĞA ÇOK YAKIN
- Ekrem İmamoğlu, tamamen devre dışı kalmış durumda gibi.
*
- Mansur Yavaş ihtimali hâlâ var ama çok güçlü değil.
*
- Meral Akşener de razı gibi Kemal Bey’in adaylığına.
- Mırın kırın edenler olsa da artık hiç kimse ilk günkü kadar yadırgamıyor.
*
Bugün itibarıyla...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına...
100 üzerinden bir puan versem... 73 derim.
RESTORANLARDA MÜZİK TERÖRÜ
DÖRT arkadaş, bir restorana akşam yemeğine gitmişiz.
Saat daha erken.
Hava kararmamış.
Biraz muhabbet çevirip yemek yiyeceğiz.
*
Ama o da ne?
“Dım tıs dım tıs” son ses bir müzik.
Sanki alışveriş yapıyoruz da müziğin ritminin etkisiyle daha fazla alışveriş yaptırmaya çalışıyorlar gibi bir durum.
Kimse kimseyi duyamıyor.
Bağırarak konuşmaya çalışmaktan bir hal oluyoruz.
Yemeği alelacele bitirip kendimizi zor atıyoruz dışarı.
*
Sonuç:
Kulak çınlaması, baş dönmesi, bütün gün inşaatta çalışmış gibi bir yorgunluk.
*
Restorancı, mekâncı arkadaşlar!
Romalılar!
Ne olur şu müzik sesine abanmayın.
Sakin bir akşam yemeği yemek için gelen müşterilerinizi düşünün.
Yemek bitsin, hava kararsın, o zaman açın şu müziğinizi.
Biz zaten o saate kadar kaçmış oluruz.
DARK TURİZM MODASI ÇIKMIŞ
BİR arkadaşım anlattı.
Turizmde yeni moda şuymuş:
*
Karanlık, kasvetli, biraz da tehlikeli yerler seçiliyormuş. Güney Amerika’nın çeteleriyle meşhur tekinsiz yerleri mesela... Ya da Pakistan/Afganistan sınırında belalı bir kasaba... Hatta Donbas gibi maceranın tam göbeği...
*
“Dark turizm” diyorlarmış buna.
*
Biraz korkulu, azıcık sefalet yönü olan, birazcık da tehlike içeren bir tatil.
*
“Yok, yok. Ben almayayım” dedim.
Ardından da ekledim:
“Viyana, Roma, Venedik, Londra, Berlin... Benim için şahane.”
*
“Ama bu çok demode” dedi arkadaşım.
“Dark turizm modasına kapılacağıma evimin balkonunda güneşlenmeyi tercih ederim” dedim.
Kapıyı çarptığım gibi çıktım.
ÇOK YAKIŞMIŞ AMA...
MERAL Akşener’i hep döpiyes içinde görmeye alışmıştık.
Son günlerde giyim tarzını değiştirdi.
Deri montlar, kotlar falan...
*
Bu yeni tarzı, kendisine acayip yakışmış.
*
Fakat şöyle bir sorun var:
*
Döpiyes, tam da sağ bir partinin liderini yansıtıyordu.
Bu yeni tarz ise...
İsveç ve Finlandiya tarzını yansıtıyor.
*
İsveç ve Finlandiya tarzı...
Güzeldir, hoştur, medenidir, müreffehtir, gençtir, dinamiktir falan ama son günlerde Türkiye açısından biraz antipatik kaçmaktadır.
CAİZ Mİ
DİNDAR bir kişi, ilmine irfanına güvendiği bir hocaya...
“Hocam, Survivor yarışmasına katılmak caiz midir?” diye sorabilir.
*
Hoca da “Caizdir” ya da “Caiz değildir” diye cevap verebilir.
Bunda yadırganacak hiçbir şey yoktur.
*
Bu tamamen soru soran ile soruya cevap veren hoca arasındaki bir iletişimdir.
Üçüncü kişileri, uzaktan yakından alakadar etmez.
*
Soruyu soranın sorma hakkı vardır.
Soruyu soranın hoca seçme hakkı vardır.
Cevap veren hocanın İslam’dan anladığına dayanarak cevap verme hakkı vardır.
Uymak isteyenin hakkı vardır.
Uymak istemeyenin hakkı vardır.
*
Yani her “caizdir” ya da “caiz değildir” hükmünü görünce...
Büyük bir şaşkınlık içine girerek haber yapmanın alemi yoktur.
Paylaş