Paylaş
İyi ama...
- İktidar yumuşak mı?
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yumuşak mı?
- AK Parti sözcüleri yumuşak mı?
Hayır! Asla!
*
Normal şartlar altında baktığımızda söylemem gereken şudur:
*
Kemal Kılıçdaroğlu, sertliğe karşı sertlik stratejisi uyguluyor.
*
Ama durun bir dakika!
*
İşin tam bu kısmında şöyle bir durum çıkıyor ortaya:
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sertlik stratejisi, kendisine yarar getirirken... Kemal Kılıçdaroğlu’nun sertlik stratejisi, kendisine yarar getirmiyor.
*
Yani ben diyorum ki:
*
Gerilim varsa... Sertlik varsa...
- Erdoğan kazanıyor.
- Kılıçdaroğlu kaybediyor.
*
Gerilim yoksa... Sertlik azalıyorsa...
- Erdoğan’ın kazanma ihtimali azalıyor.
- Kılıçdaroğlu’na meyil artıyor.
*
Neden böyle oluyor?
*
Çünkü Erdoğan’ın CHP’ye yüklenme stratejisi, geniş sağ kesimler üzerinde “birleşme” etkisi yaratıyor.
Erdoğan, CHP’ye vurunca...
AK Parti ve cumhur ittifakı etrafında bir kenetlenme oluyor.
*
Buna karşılık...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok yıkıcı bir yüklenme stratejisi uygulaması, sadece aşırı muhalif kesimleri ve CHP tabanını süper mutlu ediyor.
İktidarın aşırı politize olmamış geniş tabanını ise iktidara doğru itiyor.
*
Diyeceksiniz ki:
*
Ne yani?
Erdoğan en sert açıklamaları yapsın, Kemal Kılıçdaroğlu da yutkunsun mu?
Ama bu hiç adil değil.
*
İki şey söyleyip bırakacağım:
*
Hayat, bazen hiç adil olmayabiliyor, bir...
*
Zafere giden yol, bazen yutkunmaktan geçebiliyor, iki...
WHATSAPP'ÇILAR, BİP'ÇİLER, TELEGRAM'CILAR, SIGNAL'CILAR
WHATSAPP'ÇILAR
BİRAZ SADIK, BİRAZ GAMSIZ, BİRAZ DA TİRYAKİ MEŞREPTİRLER
Alışkanlıkları bozulunca huzurları kaçar. Hep aynı kafeye giderler. Hep aynı masaya otururlar. Tiryaki meşreptirler. Hep aynı arkadaşlar, hep aynı mahalle, hep aynı yemek, hep aynı tarz... Sadakatleri alışkanlıklarınadır. Ayrıca gamsızdırlar. Aldırmazlar. Hayat felsefeleri şudur: “Aman ne olacak canım... Başımıza taş yağmayacak ya!”
TELEGRAM'CILAR
BİRAZ HERCAİ, BİRAZ TEPKİSEL, BİRAZ DA UYAROĞLUDURLAR
Hercai gönüllülerdir. Her çiçekten bal alırlar. Kalabalıklara uyarlar. Hayat felsefeleri şudur: “Sürüden ayrılanı kurt kapar.” Hep yeni yerler görmek isterler, hep yeni deneyimler peşindedirler. Buzdolaplarının kapısında gittikleri şehirlerden getirdikleri magnet sayısı arttıkça gururlanırlar. Herkes nereye, onlar da orayadırlar. Bu yüzden kamera şakalarına bile kurban giderler.
SIGNAL’CILAR
BİRAZ MÜTEREDDİT, BİRAZ AYKIRI, BİRAZ DA DİDİKLEYİCİDİRLER
Emlakçı emlakçı gezip bir türlü aradıklarını bulamayanlar vardır ya... Hah, işte bunlar onlardır. Popüler markalardan kaçarlar. Sokak aralarındaki kahve dükkânlarını göklere çıkarırlar. Hep tereddüt ederler. Hep farklıyı tercih ederler. Didiklerler. Devrimcidirler. “Gün doğdu, siperlere dayandık” marşını severler. Hayat felsefeleri şudur: “Paranoya, sevgilim.”
BİP’ÇİLER
BİRAZ MİLLİCİ, BİRAZ GARANTİCİ, BİRAZ DA ‘ABİLER NE DİYOR’CUDURLAR
Hayatta risk almazlar. Hayat felsefeleri şudur: “Aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey.” Devletçidirler. Devletin hikmetinden sual eylemezler. Telefonlarının kapak resmi Türk bayrağıdır. Türkü severler. Bozlak okurlar. Kafeye değil kahvehaneye giderler. Pizza değil pide yerler. Menemene soğan katarlar. Azıcık yeşil alan gördüklerinde akıllarına mangal gelir.
BAŞÖRTÜLÜ BOĞAZİÇİLİ VE DE EYLEMCİ
MADEM başörtüsü üzerinden önyargılar geliştirmeye karşıyız.
*
Madem başörtülülerin, tornadan çıkmış gibi aynı olmadıklarını söylüyoruz.
*
Madem “Başörtüsü, bir siyasi parti aidiyetine indirgenemez” diyoruz.
*
Madem başörtüsünün kişisel bir tercih olduğunu vurguluyoruz.
*
Madem başörtüsünün normalleştirilmesi gerektiğini savunuyoruz.
*
O zaman bırakalım da...
Bazı başörtülüler de...
Boğaziçi Üniversitesi’nin eylemcileri olsunlar.
*
Onları bir kategorinin içine hapsedersek...
Söylediklerimizle çelişiriz.
*
Onlara “Minnet göster, minnetsiz” dersek...
Özgürlük alanını genişletmeyi değersizleştiririz.
Paylaş