Paylaş
- Hangi diziyi açsam bu havayı dağıtırım acaba?
*
- Merih’i haksız ve adaletsiz biçimde men etmeselerdi farklı bir sonuç olur muydu acaba?
*
- Fakat Ferdi ne koşuyor abi.
*
- Top Arda’nın ayağına geldiğinde yüzüm nasıl da gülüyordu.
*
- Bir suçlu arıyorum. Galiba Montella’ya yükleneceğim biraz.
*
- Epey bir süre öndeydik ya... O dakikalar acayip zevkliydi.
*
- En ateistlerimizin bile inceden nazara inanmaya başladığı bir gece.
*
- Manşet atar gibi mırıldanmaya başladım: Sizinle gurur duyuyoruz çocuklar.
BİLAL ERDOĞAN’IN GOL SEVİNCİ
Hollanda’ya gol attığımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl sevinmiştir diye merak ettim.
Sonra bir video gördüm.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ayakta.
Mutluluklarını ve sevinçlerini alkışlarla yansıtıyorlar.
Bilal Erdoğan ise yerinde duramıyor.
Bana çok sempatik geldi bu içtenlikli sevinç gösterisi.
*
Ve yorumum şu oldu:
“Bu tipik Türk tipi sevinmedir. Biz Türkler, eğer Cumhurbaşkanı değilsek sevincimizi işte böyle hoplayıp zıplayarak gösteririz” dedim.
BOZKURT
Hadi itiraf edelim:
Bozkurt işaretine en uyuz olanlarımızda bile bir bozkurt işareti sempatisi oluştu.
Artık bozkurt işaretini gördüğümüzde...
Takip edeceğimiz izlek şöyle olacak:
Ergenekon’dan çıkışla başlayacağız.
Atatürk’e bozkurt denmesiyle devam edeceğiz.
Merih Demiral’le olayı tamamlayacağız.
DUYGUDAŞ OLMAYANLAR
Futbol şampiyonası gösterdi ki...
Duygudaş olmayan iki kesim var:
- BİR: Apo’yu filozof sanıp ona kul köle olanlar.
- İKİ: FETÖ’nün kirli mendillerini koklayanlar.
*
Bu iki kesim dışında çok şükür milletçe bir duygu birliği yakalayabiliyoruz.
ENTEL BİR FRANSIZ FİLMİNDEN ALINTIDIR
“Kurgu dışı” adlı Fransız filmindeki karakter şöyle dedi:
*
“Eskiden daha az kitap yayınlanırdı ama daha çok okur vardı. Artık daha çok kitap yayınlanıyor ama daha az okur var.”
TANRI ÇEKİL DERSE
BIden’a “çekil” diyorlar.
O da şöyle cevap veriyor:
*
“Ancak Tanrı isterse çekilirim.”
*
Tanrı’nın isteğini iletmesinin tek yolu var:
Azrail’i göndermek!
ALDIĞIN O ŞIK VE PAHALI ÇANTA
DIor ve Armani’ye bir yıl süreyle kayyum atandı.
Gerekçe şu:
*
İş gücü sömürüsü.
*
Bunun anlamını şöyle açıklamak lazım:
*
Mesela Dior marka pahalı ve şık bir çanta satın aldığında...
Uzun süre çalışsınlar diye fabrikalarda uyumaya zorlanan işçilerin kahırlarını da satın almış oluyorsun.
Saati iki dolara kaçak çalıştırılan Çinli işçilerin yaşadıkları zulümde zalime ortak olmuş oluyorsun.
*
Bir daha düşünün yani.
MURAT KURUM’UN BAKANLIĞI
Murat Kurum...
Tuttuğunu koparan, odaklandığı işi tamamlayan, çok çalışkan, çok çabalayan, gecesini gündüze katan bir bakanlık performansı sergilemişti.
Buna dayanarak İstanbul’a belediye başkan adayı yapıldı.
*
İki önemli nedenden dolayı seçimi kaybetti Murat Kurum:
*
- BİR: AK Parti aleyhine esen kuvvetli rüzgâr.
*
- İKİ: Kurum’un siyasetten gelmemesi.
*
Murat Kurum’un seçimi kaybettikten sonra unutulmaya terk edilmesi hiç de adil bir tutum olmayacaktı.
*
Çalışkanlığından, işe odaklanma potansiyelinin yüksekliğinden, odaklandığı işi bitirme yeteneğinden yararlanılmasında ülke için fayda vardı.
Üstelik Kurum’un bakanlıkta sergilediği performans, genel olarak beğenilen bir performanstı.
Bu nedenle Kurum’un yeniden bakanlık görevine getirilmesi iyi oldu.
ÇOK BÜYÜK HATA
Geçen gün şöyle bir cümle kurmuşum yazıda:
*
“Ne dününde ne bugünün de böyle bir utanç yok.”
*
Dikkatli okurum Murat Altuğ uyarınca fark ettim.
Tabii ki doğrusu şöyle olmalıydı:
“Ne dününde ne bugününde böyle bir utanç var.”
*
Ne / Ne’li cümleler konusunda hata yapmamaya azami gayret gösteriyorum. Ayrı yazılması gereken de’ler konusu ise kırmızı çizgimdir.
Bu işler böyledir işte. Hayatta her zaman en iddialı olduğunuz yerlerden vurulursunuz.
*
Kendime öğütler:
Kibirden uzak dur. Aştım taştım havasına girme. Çalakalem yazma. Dikkati ve kontrolü elden bırakma.
Paylaş