Paylaş
- Mansur Yavaş zaten geride duruyordu. Ekrem İmamoğlu da birkaç adım geride durmaya başladı. Bu iki ismin aday olma ihtimali, gitgide daha da zayıflamış durumda.
*
- Kemal Kılıçdaroğlu aday olacak... Meral Akşener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu da bakan adayları olarak Kılıçdaroğlu’nun arkasında yer alacaklar. Plan bu.
*
- Yani Kılıçdaroğlu, tek başına aday olmayacak. Miting meydanlarında, “Ben cumhurbaşkanı seçilirsem Meral Akşener cumhurbaşkanı birinci yardımcısı olacak” diyecek.
*
- “Cumhurbaşkanlığı birinci yardımcılığı”, eski sistemdeki başbakanlığa karşılık gelecek şekilde şekillendirilecek. Meral Akşener’in, “Ben başbakan olacağım” diye ifade ettiği arzusu, böyle yerine getirilmiş olacak.
*
- Seçime şöyle bir tabloyla gideceğiz: Bir tarafta Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan... Bir tarafta da Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde altılı masanın tüm sakinleri... Seçim yarışı böyle yapılacak.
*
- Peki ya HDP? İşin bu kısmı belirsiz. Ama şunu söylemek mümkün: Altılı masa, HDP’nin oyunu “çantada keklik” görüyor ve HDP’nin bir arıza çıkarmayacağını öngörüyor.
*
- Bugün itibarıyla benim siyasette çektiğim fotoğraf böyle. Ama bu fotoğraf, bugünün fotoğrafıdır. Yarın, öbür gün, bir ay sonra, üç ay sonra ne olur? Tabii ki bilmiyorum. Ne diyordu büyük Türk büyüğümüz? Şöyle diyordu: “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.”
BEŞ DAKİKASINA BİLE KATLANAMADIĞIM FİLMLER
- “Arınma Gecesi” temasını baz alan her türlü film.
*
- İçinde zekâya dayalı tek bir espriye bile yer vermeyen son dönemin bazı Türk komedi filmleri.
*
- Bunalımlarla, hafakanlarla, iç yolculuklarıyla dopdolu... Ağır tempolu, bezdirici, sıkıcı, ruh daraltıcı... Her türlü film.
*
- Hayaletli, cinli, yaratıklı, perili her türlü korku filmi...
*
- Muhteşem bir öyküyü aksiyonla anlatan değil de sadece ve sadece aksiyona abanan filmler.
*
- Yeterli bütçe ayırmadan, gerekli parayı harcamayı göze almadan... Epik ve tarihi filmler yapmaya soyunan filmler.
REKLAMCIYLA SİYASET YAPMANIN HANDİKAPLARI
- Dikkat çekersin ama yüzeyde kalırsın.
*
- Atraksiyon yaparsın ama inandırıcı olmazsın.
*
- Destansı videolar çekersin ama rolün üstüne oturmaz.
*
- Meydan okursun ama ayakların yere basmaz.
*
- Bıçkın bir imaj çizersin ama ağırbaşlılığın gider.
*
- Ortalığı sallarsın ama sadece birkaç saatliğine.
*
- Herkesi şaşırtırsın ama şaşkınlık işine yaramaz.
ÖZETLEMESENE OĞLUM BENİM YAZDIĞIM YAZIYI
KAÇ kere çağrı yaptım şu internet sitelerine... “Özetlemeyin oğlum benim yazımı” diye. Nafile! Laf dinlemiyorlar. Dün yine özetlemişler.
*
Dün yaptıkları özet şu: “Ahmet Hakan: Bu iktidarın konser düşmanlığı, sanatçı düşmanlığı gibi bir tutumu yok; bu gidişe ‘Dur’ demek gerekir.”
*
Yazının ortasından bir cümleyi al ve cımbızla. Yazıdan bir cümleyi de sona ekle. Al sana özet! Ne demiş, nasıl demiş, neye işaret etmiş, maksadı neymiş falan... Hiçbiri yok. Özeti böyle yapıyorlar. Çünkü yazı okumaya bile üşenen gözü dönmüş cemaatlerinin anında lince yöneleceğinin domuz gibi farkındalar.
*
En kibar şekilde yazıyorum: Namussuzluktur bu. Alçaklıktır. Çakallıktır. Yavşaklıktır. Kalleşliktir.
SUSUN! DELİ KONUŞUYOR
BİR ara şu cümle, çok meşhurdu sanal alemde:
*
“Susun. Deli Konuşuyor. Konuş deli.”
*
Bazı tipler var.
Ali Koç’un yükselişine, Ekrem İmamoğlu’nun düşüşüne aparat olan.
Bu tipleri “Susun. Deli konuşuyor. Konuş deli” yaklaşımıyla dinlediğinizde... Eğlenmeniz mümkün olabilir. Aksi takdirde terliği ekrana fırlatmak zorunda kalabilirsiniz.
SADAT VE SANDIK
27 Mayıs, sandığa karşı yapılan alçaklığın ilk adımıdır. Daha sonra bunun devamı gelmiştir.
*
Böyle bir günün yıldönümünde bir SADAT’çı, “Bu vatanı sandıkta teslim etmeyiz” türü bir laf etmiş.
Gerçi sonradan “Ben, sandıkta oy vermeyerek vatanı teslim etmeyiz demek istedim” demiş olsa da... Laf ağızdan çıkmış oldu bir kere.
*
Açık söylüyorum:
Sandıkça teslim etmeyiz kafası, 27 Mayıs Darbesi’ni yapan kafanın aynısıdır.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat falan... Hepsi, “Bu vatanı sandıkta teslim etmeyiz” denilerek yapılmıştır.
Yine açıkça söylüyorum:
Bu kafa, milli irade düşmanı bir kafadır.
*
20 yıldır sandıktan başka hiçbir meşruiyet kaynağı olmayan bir iktidarın, bu SADAT’çıya, “Bizden uzak dur be hey milli irade düşmanı” diye haykırması şarttır.
Paylaş