Paylaş
Sinan Aygün kim? CHP’den milletvekilliği yapmış ve halen CHP’de...
Yani izlediğimiz olay, tam olarak şudur:
İki CHP’linin “rant” ve “rüşvet” üzerinden kapışması!
Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş’ı sever mi?
Sever.
Kemal Kılıçdaroğlu, Sinan Aygün’ü sever mi?
Sever.
*
İki sevdiği birbirlerini “rantçı/rüşvetçi” diye suçlarken...
Bu hiç de yabana atılmayacak karşılıklı suçlamalarla ilgili olarak Kemal Kılıçdaroğlu ne yapacak acaba?
İki sevdiğinden hangisinin yanında yer alacak?
Olayın üzerine mi gidecek?
Yoksa kırılan kolun yen içinde kalmasını mı sağlayacak?
*
Gelelim işin bir başka boyutuna...
*
Melih Gökçek’le kapışırken Mansur Yavaş’ın işi gayet kolaydı.
Alıyordu arkasına Melih Gökçek’e diş bileyenleri... Haklı da olsa, haksız da olsa... Yükselen dalganın üzerinde gayet keyifli bir sörf yapıyordu, yapabiliyordu.
*
Ama sıra Sinan Aygün’e gelince...
Mansur Yavaş’ın işi o kadar kolay olmaz, olamaz, olmamalı.
Çünkü Sinan Aygün... FETÖ’nün Ergenekon’dan hapse tıktığı adamdır.
Çünkü Sinan Aygün... CHP’den milletvekili yapılmıştır.
Çünkü Sinan Aygün... Kemal Kılıçdaroğlu’nun dostlarındandır.
*
Mansur Yavaş’ın böyle bir adama ağzını doldura doldura “rant baronu” demesi...
Şu soruların akla gelmesini kaçınılmaz kılmakta:
İyi ama bu rant baronunun senin partinde ne işi var?
İyi ama bu rant baronu senin partiye nasıl milletvekili oldu?
İyi ama bu rant baronu nasıl oluyor da CHP adına sana adaylık teklif edebiliyor?
İyi ama bu rant baronu, senin genel başkanına nasıl yakın durabiliyor?
*
Herkes tarafını seçmiş durumda.
Bir taraf... “Sinan Aygün’den Mansur Yavaş’a şok rüşvet suçlaması” cümlesinin üzerinde duruyor.
Öbür taraf da... “Mansur Yavaş’tan Sinan Aygün’e rant baronu suçlaması” cümlesinin üzerinde duruyor.
*
Oysa asıl üzerinde durulması gereken cümle şudur:
İki CHP’li birbirlerini rüşvet ve rant gibi yüz kızartıcı suçlamalarla suçlarken...
Koca CHP neden ölü taklidi yapmakta?
HALK TV’NİN BAŞINA GEÇEN GÜL’E YAKIN BİR İSİM Mİ?
HALK TV’ye yeni bir genel müdür atandı: Gazeteci Sedat Bozkurt.
*
CHP çevrelerinde yayılan bir söylenti var.
Deniliyor ki:
Sedat Bozkurt iyi bir gazetecidir ama herkes bilir ki Abdullah Gül’e yakındır. Sedat Bozkurt’un Halk TV’nin başına geçmesiyle parti tabanı Abdullah Gül’e ısındırılacak. Yeni süreçte mutabakatın merkezinde Abdullah Gül olacak.
*
Yine CHP çevrelerindeki söylentiye göre...
Sedat Bozkurt’u Halk TV için öneren Abdullah Gül’ün çevresiymiş.
*
Bir değil, iki değil, üç değil... O kadar çok CHP’liden duydum ki bu dedikoduyu... Tartışmaya açmadan edemedim.
KARTONDAN ÇİN SEDDİ’NİN MALİYETİ ÇOK YÜKSEK OLDU
URFA’da Çin’in Sincan-Uygur politikalarını protesto etmek için İHH öncülüğünde bir araya gelen bir grup, kartondan kutuları yan yana dizerek oluşturdukları temsili Çin Seddi’ni yıktılar.
*
Dizi dizi sıralanmış kartondan kutular. Çin Seddi’nin Ç’sine bile benzemiyorlar. “Yıkıyoruz” deniyor. Bir salisede yıkım gerçekleşiyor. Yıkanlar bile temsili yıkım bittikten sonra “Biz neyi yıktık” diye şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyorlar. Tabii sosyal medya da yıkılıyor. Mavralar, kafa bulmalar, matrak geçmeler falan...
*
Yaptığın eylemin amacı: Çin zulmüne dikkat çekmek...
Ama eylemi öyle bir yapıyorsun ki, eylem bittikten sonra bir Allah’ın kulu bile Çin’in zulmünü konuşmuyor, onun yerine kartondan Çin Seddi’ni konuşuyor.
Böyle eylem yapacağına hiç yapmasan daha iyiydi be!
BOMBANIN İRONİSİ Mİ OLUR?
AKİT TV’de Cumhuriyet gazetesi eleştiriliyor. Çıkmış adamın biri, “el bombası” üzerinden güya ironi yapmaya kalkıyor. Ne ironisi anlaşılıyor ne de yaptığı ironinin beş paralık değeri var.
Hepsini geçtim...
İroniyi bomba üzerinden yapan bir kafadan kime ne hayır gelir?
SADECE BENİ Mİ RAHATSIZ EDİYOR?
“Sıkıntı yok, intikal ediyorum, çıkış yaptı” falan gibi cümleler...
Üç litre suyun kaç bardak suya karşılık geldiğini hesap etmek zorunda kalmak...
Plaza dili ve edebiyatı dediğimiz dil ve edebiyat...
Şapka uçuran rüzgârlar...
Azıcık empatik bir yaklaşımı görünce “duyar kasma bana” denmesi...
“Hayır” cevabı işitildiği halde ısrara kıyamet gibi devam edilmesi...
SADECE BENİ Mİ RAHATSIZ EDİYOR.
ATLARI SALARLARMIŞ
ATLARIN canlarını çıkarıyorlar. Gram merhametleri yok. Zavallı atlar, bunların elinde ancak iki yıl yaşayabiliyor. Bakımsızlıktan, açlıktan heder olmuş atlar... “Biz ne yapıyoruz, bu yaptığımız ayıptır, bu yaptığımız zulümdür” demiyorlar. Faytona sürülmüş atların can verirken ortaya çıkan görüntüleri bile bunları zerre ırgalamıyor. Zulüm sektörüne dönüştürdükleri faytonculuğu düzeltmek için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Böyle gelmiş böyle gitsin istiyorlar.
*
Gelen haklı tepkiler karşısında da...
Alenen ve resmen tehdit ediyorlar:
“ATLARI SALARIZ HA!”
*
Ama suç bunlarda değil!
Suç, her seçim öncesi “Fayton sorununu çözeceğiz, atlara yönelik zulmü ortadan kaldıracağız” diye söz verip seçim bittikten sonra kıllarını kıpırdatmayanlardadır.
Çünkü faytoncu esnafını bu derece pervasız yapan, bu derece küstah yapan...
İşbaşına gelenlerin bu vurdumduymazlığıdır.
*
Adalar ve İstanbul belediye başkanları, bu zulüm sektörünün pervasız idarecilerine...
“Siz kimi tehdit ediyorsunuz kardeşim, kimsiniz siz” falan demediği müddetçe...
Bunlar bu pervasızlıklarını sürdürürler.
Paylaş