Paylaş
- Patırtıyla çözülmez.
*
- Öfke nöbetleriyle çözülmez.
*
- Meydan okumalarla çözülmez.
*
- Bağırmalarla, çağırmalarla çözülmez.
*
- Kimsenin kimseyi dinlemediği bir atmosferle çözülmez.
*
- Galeyanla çözülmez.
*
- Sloganlarla çözülmez.
*
- Karşılıklı keskin tavır almalarla çözülmez.
*
- Sıkılmış yumruklarla çözülmez.
*
- Gerçeklerin arasına sıkıştırılan yalanlarla çözülmez.
*
- Sorunu siyasi atlama taşı haline getirme gayretleriyle çözülmez.
*
- Meselenin gerçekçi fotoğrafından kaçmalarla çözülmez.
*
- Anlayışsızlıklarla çözülmez.
*
- Yakınanların yakınmalarına kulak tıkamalarla çözülmez.
*
- İnsanlıktan uzaklaşmalarla çözülmez.
*
- Meselenin sadece bir yönüne tutunmalarla çözülmez.
*
- Kısacası... Türkiye’de şu anda yürütülen kaotik tartışmalarla çözülmez.
PROVOKASYONA SONSUZ AÇIK, TEHLİKELİ BİR ORTAM
BAYRAMDAN bu yana...
Sığınmacılar konusunda...
Öyle bir ortam, öyle bir iklim, öyle bir atmosfer oluşturuldu ki...
Aman Allah korusun...
Bir kıvılcım yetip de artacak bile.
*
Etki ajanlarının ağızlarının suyunu akıtacak bir ortam bu. Memleket düşmanlarının arayıp da bulamadığı türden bir ortam.
*
İstihbarat örgütlerinin, örtülü örtüsüz her türlü operasyonu gerçekleştirebileceği bir iklim bu. Kışkırtmaya sonsuz açık bir iklim.
*
Tehlikeli tuzaklara epey elverişli, düğmeye basmalara son derece uygun, karışıklık çıkarmaya süper elverişli bir atmosfer bu. Tekinsiz bir atmosfer.
*
Vatanını, milletini, ülkesini, çoluğunu, çocuğunu seven herkese çağrımdır:
*
Ne olur şu sonsuz provokasyon ortamını, iklimini, atmosferini üzerimizden atalım.
*
Koşuyorsak yürüyelim.
Yürüyorsak duralım.
Ayaktaysak oturalım.
10’dan geriye doğru sayalım.
Derin, depderin nefesler alalım.
Sakin olalım.
Hep duygulara değil, biraz da akla abanalım.
Bağırıyorsak sesimizi alçaltalım.
Konuşuyorsak azıcık susalım.
Bir bardak su içelim, bir kediyi okşayalım.
İçerideysek dışarı çıkalım.
Dışarıdaysak içeri girelim.
Hep aynı tarafa kulak veriyorsak biraz da öbür tarafa kulak verelim.
Hepimiz aynı anda üç adım geri çekilelim.
*
Etki ajanlarını, istihbarat elemanlarını, alçak plancıları, sinsi kumpasçıları...
Elleri böğründe bırakalım.
GÜNDELİK TARTIŞMAYA GİRMEDEN İKİ KAVRAM
- ESFELİ SAFİLİN: Kuran’da geçen bir tabir. Tam karşılığı: Sefillerin en sefili... “Esfel”, bildiğimiz “sefil” kelimesinin Arapçadaki çoğulu.
*
- BEL HUM ADAL: Bu da Kuran’da geçen bir tabir. İdraksiz, hikmetsiz ve azgınlar için kullanılır. Tam karşılığı: Hayvandan da aşağı.
JOHNNY DEPP DE TARZ SAHİBİ DEĞİLSE
RİVAYET odur ki...
Amber yengemiz, Johnny Depp dayımıza şöyle demiş:
*
“Ne? Gucci ile bir projede mi çalışacaksın? Ayol senin bir tarzın mı var ki Gucci’yle çalışacaksın?”
*
Johnny Depp dayımızın bir tarzı yoksa...
Biz ölelim valla.
KÜLTÜR VE TURİZMDE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR
- Michelin yıldızı geliyor Türkiye’ye.
*
- Dev gemilerle anlaşmalar yapıldı, Galataport merkez liman.
*
- Beyoğlu Kültür Yolu projesi, daha da renklenerek ilerliyor.
*
- Başkent Kültür Yolu da geliyormuş. Daha sonra da Diyarbakır Kültür Yolu.
*
- Turizmde sessiz ve derinden gidiliyor. Patlama olasılığı yüksek.
*
Velhasıl-ı kelam, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, tam anlamıyla atağa kalkmış durumda. Aman ayağını gazdan kesmesin.
KAYITSIZ KALDIĞIM EVRENLER
- Marvel evreni.
*
- Twitter evreni.
*
- Nagehan ve otobüs evreni.
Paylaş