Paylaş
Bunların hiçbirini eşitlemeden, hiçbirini aynı zeminde görmeden, hiçbirini aynı potada eritmeden, hiçbirini benzer noktada değerlendirmeden... Hepsine ayrı ayrı sesleniyorum:
SEN EY PKK!
7 Haziran seçiminde sana yakın parti HDP, son 50 yılın en büyük siyasi başarısını göstermişti.
Ne oldu da bulduğun ya da bulmadığın ilk fırsatta...
Hain suikastlarla, alçak tuzaklarla yoksul Anadolu çocuklarının canına kıyıyorsun?
Seni hangi gizli el, harekete geçirdi?
Kimin maşasısın?
Kim adına kan döküyorsun?
Kim adına tuzak kuruyorsun?
Kim adına hainlik yapıyorsun?
Döktüğün bu kanın üzerine neyi inşa edebilirsin ki?
Planın ne? Hesabın ne?
SEN EY HÜKÜMET!
Daha düne kadar hepimize “Dolmabahçe’de buluştuk, her şey yolunda” mesajı verdin.
Kendisine sonsuz kredi açtığın ve meşruiyet tanıdığın parti, seçimde 80 milletvekili çıkardı.
Ne oldu da birdenbire bu partiyi, PKK’dan bile daha tehlikeli ilan ettin?
PKK’ya demediğini neden bu partiye demeye başladın?
Eğer bu partinin PKK’dan farkı yoksa...
Neden bu partinin en önemli isimleriyle hem sen hem de devletin yetkilileri aylarca müzakereler yürüttü?
Neden bizi kandırdın?
Neden bize bu partinin “o kadar da cici” olmadığını söylemedin?
Daha düne kadar “Şehit cenazeleri gelmiyor, oy kazanıyor” deniyordu senin için...
Ne oldu da “Şehit cenazeleri geliyor, oy kaybederiz” diye kaygı duymuyorsun?
Nedir bu işin sırrı?
Her seçim öncesi “Aman şehit cenazeleri gelmesin” diye İmralı’ya koşardın.
Bunca şehide rağmen neden İmralı’ya koşmuyorsun?
Neyi bekliyorsun?
SEN EY HDP!
Bize barış türküleri söyledin.
Bir kardeşlik ormanına davet ettin tüm Türkiye’yi.
Cesurdun, kararlıydın. “Seni başkan yaptırmayacağız” türü zekice bir sloganı, zekice bir formatta sundun. Ve kazandın.
Görüp görebileceğin en büyük desteği aldın.
“Seni başkan yaptırmayacağız” diyebilecek kudretteki zekânı, şimdi neden PKK’ya karşı sergilemiyorsun?
Neden PKK’ya karşı şöyle çok süper bir çıkış yapmıyorsun, yapamıyorsun?
Dosta da düşmana da parmak ısırtacak bir çıkışa imza atamıyorsun?
Dilini mi yuttun?
Yeteneğini mi kaybettin?
Zekân mı örselendi?
Nedir?
SEN EY DEVLET!
En tependeki isim açıkladı.
Dedi ki:
“Çözüm sürecinde bu adamlar her tarafa mühimmat yığmışlar.”
Kör müsün?
Böyle bir şeye nasıl izin verdin?
Neden göz yumdun? Neden safa yattın? Neden “Dur” demedin?
Neden bu hazırlığın nelere mal olacağını öngöremedin?
Çocuk musun? Aldatılmaya bu denli yatkın mısın?
Öngörüsüz müsün?
Ferasetten uzak mısın?
SEN EY AKİL İNSAN!
Aylarca çalıştın, çabaladın.
Barış gelsin diye şehir şehir dolaştın.
Bu mutluluk ve kardeşlik projesinin gerçekleşmesi için elinden geleni yaptın.
Eleştirilere, karalamalara, çekiştirmelere aldırmadan yaptın bunu.
Bak, bütün emeklerin heba oluyor.
PKK katlediyor, anti-Kürt bir hava yayılıyor, 90’ları bile aratacak bir atmosfer her yanımızı sarıyor.
Ayağa kalksana!
Açıp kollarını “Burası çıkmaz sokak” diye bağırsana.
Devletin yönlendirmesini beklemeden kendi inisiyatifini ortaya koysana.
“Sivil” olan adına layık bir çıkış yapsana.
SEN EY TÜRKİYE TOPLUMU!
Çözüm sürecine yüzde 75’lere varan destek verdin.
Yeter ki barış olsun, evlatlarımız ölmesin diye çırpındın durdun.
Bak, barış avuçlarımızdan kayıyor.
Evlatlarımızı kaybediyoruz.
Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Neden ayağa kalkmıyorsun?
Neden “Yeter artık” demiyorsun?
Neden “Edi bese” demiyorsun?
Neden “Barış, hemen şimdi” diye haykırmıyorsun?
Neden?
AK Parti seçimden sonra darbe mi yapacak?
AK Parti Milletvekili Abdurrahim
Boynukalın, Hürriyet’in önünde haykırdı.
Dedi ki:
“1 Kasım’daki seçimden sonra ne çıkarsa çıksın... Seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız.”
*
Abdurrahim Boynukalın’a soruyorum:
-Ne yapacaksınız Abdurrahim Boynukalın?
-Milli iradeyi yok mu sayacaksınız?
-Seçim sonuçlarını tanımayacak mısınız?
-Fiili bir darbeyle Erdoğan’ı “başkan” mı ilan edeceksiniz?
-Polisi ve askeri kullanarak yüzbinlerce insanı hapse mi tıkacaksınız?
-Plan tamam da galeyana gelip ağzından mı kaçırdın?
-Tanklar, panzerler, stadyumlar falan hazır mı?
Selahattin Eş hakkında
STAR gazetesinde yazmaya başlayan Selahattin Eş için Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu bir yazı yazdı.
Dedi ki:
“Selahattin Eş babamın katilidir.”
Korkunç bir suçlama.
*
Selahattin Eş, bu suçlamaya gayet olgun, gayet vakur, gayet anlayışlı bir cevap yazdı. Kendisinin bu işle bir ilgisi olmadığını belirtti. Mahkemesi sürüyor sanırım. Ne çıkacağını hep birlikte göreceğiz.
*
Ancak söylemeden geçemeyeceğim: Selahattin Eş’i eskiden beri izlerim. Tanıdığım kadarıyla düzgün ve vicdanlı bir İslamcıdır.
O kadar ki onun ahlakı, yazarı olduğu Akit gazetesine seksen gömlek fazla gelmişti de Akit kendisine kapıyı göstermişti.
*
Selahattin Eş, umarım Star’da da aşağılık tetikçilere karşı ahlak bayrağını yükseltecek cesareti gösterir.
Kapımıza dayanan vandallar hakkında
SÜREKLİ vandalizmden şikâyet eden iktidar partisinin bir milletvekili, toplayıp teşkilattan adamlarını kapımıza dayandı.
Yapılan vandallıktan başka bir şey değildi.
Cam çerçeve indirmeler, kapı kırmalar, taş atmalar, sopayla içeriye dalmaya çalışmalar falan.
Hani “Gitti canım canım camlar” falan diyorlardı ya bir zamanlar.
Gördük ki... Ellerine fırsat geçtiğinde “canım camları” falan zerre kadar takmıyorlarmış.
*
6-7 Eylül olaylarının yıldönümünde acıklı fotoğraflar yayınlayıp Kemalizme lanet
eden bu adamlar, Hürriyet’e yaptıkları baskınla, içlerinde barındırdıkları 6-7 Eylül potansiyelini sergilemiş oldular.
Hayırlı olsun.
*
Gel kapıma. Siyah çelenk bırak. Sloganını at. Medeni tepkini göster. Demokratik hakkını kullan. Alkışlayalım. “Başımın üstünde yerin var” diyelim.
Ama sırtını egemenlere dayayıp cam çerçeve indirmek de neyin nesi?
*
Türk siyasi hayatında ilk kez bir milletvekili, toplamış teşkilattan 150-200 kişi, bir saldırganlık organize ediyor.
Tehditler savuruyor. Hedef gösteriyor. Terör estiriyor.
O böyle yaparken...
Sosyal medyadaki aşağılık troller, “Hürriyet’i Madımak’a çevirelim, hepsini öldürelim, bunların cezalarını biz verelim” falan diye mağara döneminden kalma çığlıklar atıyorlar.
Üç kişi bir araya gelince cop ve gazla dalan polis ise, söz konusu “teşkilattan vandallar” olunca gayet hoşgörülü.
*
Ama yağma yok. Burası dağ başı değil ve siz burayı dağ başı yapamayacaksınız.
Paylaş