Paylaş
SAYIN Demirtaş!
Geçen gün yaptığınız bir açıklamada şöyle dediniz:
“Barış cesaret ister.”
Gerçekten de öyle.
Barış, cesaret ister.
*
Sayın Demirtaş!
Hadi gelin ilk cesur adımı siz atın.
Yüzünüzü “dağlar”a dönün...
Ve başlayın haykırmaya:
-“Çek elini tetikten” deyin.
-“Kalleşçe cinayetleri durdur” deyin.
-“Akıttığınız kanda boğulacaksınız” deyin.
-“Kan akıtarak benim hakkımı savunamazsınız” deyin.
-“Ben siyasetle çözeceğim, bana bırak bu işi” deyin.
-“Bildiğiniz tek şey öldürmek mi?” deyin.
-“Yaptığınız her katliamla insanlıktan çıkıyorsunuz” deyin.
-“Ne kadar da meraklıymışsınız öldürmeye” deyin.
-“Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz” deyin.
-“Bir damla daha kan dökerseniz karşınızda bizi bulursunuz” deyin.
-“Size polis, asker öldürtmeyeceğiz” deyin.
-“Size kafaya kurşun sıktırtmayacağız” deyin.
-“Size kan döktürmeyeceğiz” deyin.
*
Çok kuvvetli, çok net, çok tartışmasız haykırın.
Hiçbir boşluk bırakmadan.
Ezberleri bozarak.
Hatta yumruğunuzu sıkarak.
Hatta köprüleri atmayı göze alarak.
*
Sayın Demirtaş!
İktidar karşısında, Davutoğlu karşısında, Erdoğan karşısında muhalefet yaparken sergilediğiniz kararlı tutumun bir benzerini “dağlar”a karşı sergilemediğiniz müddetçe...
Yaldızınız dökülecek, size kulak verenlerin sayısı azalacak, yaktığınız umut meşalesi sönecek, inandırıcılığınız tükenecektir.
Haberiniz olsun.
*
Sayın Demirtaş!
Korkmayın. Çekinmeyin. Cesur olun.
Sizin de dediğiniz gibi:
Barış, cesaret ister.
Arınç, edep ve kadın
MECLİS’te “Bir kadın olarak sus” diyen Bülent Arınç’ın sorununu şöyle özetleyebiliriz:
-Edep denilince aklına öncelikle kadınlar gelir Bülent Arınç’ın.
-Erkeklere edepsizliğin bir ölçüde yakıştığını ama kadınlara asla yakışmadığını düşünür Bülent Arınç.
-Bülent Arınç’a göre... Erkek adam laf atar, söz keser, babalanır... Ama kadın bunları yapamaz.
-Erkeğe yakıştırdığını kadına yakıştıramaz Arınç...
-Hiçbir kutsal kitapta edep bakımından erkek ile kadının ayrı tutulduğu görülmediği halde... Kutsalın tersini yapar Arınç.
-Onun en önemli sorunu da işte buradadır.
Erdoğan savaş istiyorsa
EĞER gerçekten de...
Tayyip Erdoğan savaş istiyorsa...
Ve bu yolla AK Parti oylarını arttırmayı düşünüyorsa...
PKK, yaptığı saldırılar ve işlediği cinayetlerle...
Erdoğan’ın planının tıkır tıkır işlemesini sağlıyor.
Barometre neden böyle oldu
-BAŞBAKAN Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı’nın yönlendirmesi olmadan koalisyon kurulmaz” dedi.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin’den Endonezya’ya geçerken
çok kuvvetli bir erken seçim vurgusu yaptı.
-Böylece erken seçim ihtimali arttı.
-Küçük de olsa AK Parti ile MHP arasında bir seçim hükümeti kurulması olasılığı belirdi.
Söz söyleyen söz işitir
SELAHATTİN Demirtaş şöyle demiş:
“Suruç katliamı, Saray’a bağlı gladyonun işi.”
Erdoğan da buna karşı şöyle dedi:
“Abisi malum dağda yetişmiş, kendisi de fırsatı bulduğunda herhalde oraya koşar.”
Sözün özü:
Elinde hiçbir belge yokken desteksiz sallarsan...
Sana da aha böyle sallarlar...
İki tuhaflık
TUHAFLIK BİR: MHP ile AK Parti arasında... Uzlaşma, bağlantı, ortak tutum, ortak yönelim açısından... Muazzam bir birliktelik var. Fakat buna rağmen... Koalisyon görüşmesi... AK Parti ile CHP arasında sürüyor. Ne iş?
TUHAFLIK İKİ: “Terör araştırılsın” diye verilen önerge Meclis’te AK Parti ile MHP oylarıyla reddedildi. AK Parti ve MHP “Terör araştırılmasın” derken, CHP ve HDP “Terör araştırılsın” dedi. Ne iş?
Öcalan ve sopa
YALÇIN Akdoğan’dan enteresan bir çıkış:
“Abdullah Öcalan bu HDP’lileri yakalasa... Sopayla kovalar.”
Sayın Akdoğan...
Bunun bir denemesini yapmaya ne dersiniz?
Salın Öcalan’ı...
Verin eline sopayı...
Bakalım kovalayacak mı, kovalamayacak mı?
Tatil günlüğüm
BİRİNCİ GÜN: Kesin kararım şu: “Hiç gazete okumayacağım, hiç televizyon izlemeyeceğim.” İlk günden bu kararı uygulamaya başladım. Uzaklara gittim. Fişi çektim.
İKİNCİ GÜN: Telefonuma mesaj geldi. “Çabuk Twitter’a gir, Melih Gökçek sana laf çakıyor”. Twitter’ı açıp baktım. Yine kötü Melih Gökçek esprileri... Hiç sallamadım ve kapattım.
ÜÇÜNCÜ GÜN: Tatil kafasıyla uyandım. Telefona mesaj yağmış: “Suruç’ta katliam”. Sosyal medyaya bakıyorum: Laf çakan çakana... Herkesin dilinde aynı cümle: Böyle bir günde tatile mi çıkılır?
DÖRDÜNCÜ GÜN: Bu kez gazeteler elimde, gözüm televizyonda: Teröristler polis katletmiş. Ağlayan analar, düştüğü yeri yakan ateş...
BEŞİNCİ GÜN: Hem IŞİD’e hem Kandil’e bomba... İki cepheden savaş... Laf çakanların sayısında büyük artış: Savaş çıktı savaş, sen hâlâ tatilde misin?
ALTINCI GÜN: Masa devrilmiş durumda... “Çözüm süreci”ne laf edenlerin anında “hain” ilan edildiği günlerden, “Çözüm Süreci devam etsin” diyenlerin anında “terörist” ilan edildiği günlere hızlı bir geçiş. Allak bullak olmuş durumdayım.
YEDİNCİ GÜN: Yeniden işe başlamaya hazırım. Tatile çıktığım günden çok daha yorgun, çok daha karamsar, çok daha bitkin, çok daha moralsiz biçimde...
Paylaş